Şimdi mahkemeymiş, bütün siyasi sanıklara beraat verilmiş falan bırakalım bunları, şöyle bir durumla karşı karşıyayız:
Erdoğan’a gak dediği için hapis cezası alan 16 yaşındaki liselinin yaşadığı ülkede Erdoğan’a ana avrat sövmeyi bırakın, yargılanacaksından idama kadar her türlü tehditleri savuranlar, kasetlerini biz yayınladık daha elimizde yayınlamadıklarımız var diyenler serbest kalacak öyle mi? Zaten serbesttiler de tescillenecek beraatleri. Çıktıktan sonra kuzu gibi olup Erdoğan’a methiye düzmelerini, tatlı su muhalifliklerini ciddiye almayın cemaatten ne kadar nefret ediyorlarsa AKP’den de o kadar nefret ederler. Pek tabi Erdoğan da bilir bunu. Kendi darbe senaryona Marmaris’ten asker gelmeden 2 saat önce kaçış yazıp 15 dakika ile kurtuldum dersin de bu arkadaşlar olsaydı Aksaz’dan girip senin otelden çıkarlardı, ülkede yer yerinden oynarken torunla pek ders çalışamazdın. Enişteni bile senden önce alırlardı.
Trump’ın bu son arayışım rahibi yanımda istiyorum demesinden sonra neredeyse tek başına bir terör örgütü kadar suçlaması olan Amerikalı rahip ceza almasına rağmen elini kolunu sallayarak ülkeden gidecek, Merkel’le basın toplantısında yakında tahliye olur dendikten ertesi sabah Deniz Yücel tahliye olacak, özel uçakla gidecek ve sadece iki küçük örneğini verdiğim yargı, kendi insiyatifi ile Yargıtay’dan zaten mesajı içinde gelen dosyayı kendi başına kapatacak öyle mi?
Elbette hayır. Siz mahkemede falan beraat etmediniz. Koalisyon gereği, pazarlıkların bir gereği olarak davanız kapatıldı.
Kumpas dedikleri davaların hepsi bu şekilde kapanmıyor nedense. Erdoğan bazı davaları bunların tepesinde bekletiyor. Ama istanbul seçimlerinden sonra Ergenekon davasında bu gelişme koalisyon güçlerindeki güç dengesi adına elbette fikir verici. Ergenekon artık daha bir içten nerede kalmıştık demiştir.
Şimdilik bu kısım beklesin, buraya geri döneceğiz.
Karşımızda yine şöyle bir durum var:
Yargıtay’da bozulup bazılarının davasının ayrılmasından sonra 235 sanığa düşen dünkü davayı ele alalım. 5 Ağustos 2013 tarihinde açıklanan ilk kararda 275 sanıktan vefat ve beraat edenler düşüldüğünde yaklaşık 250 kişi ceza almıştı. Rakamlar değiştiği için bunlara takılmayın. Bir dava var herkes ceza alıyor, dava yeniden başlıyor herkes beraat ediyor. Bu çok basit iki şeye delalet eder; ya dava sanıkların iddia ettiği gibi kumpastı ya da davanın üstü örtüldü ve kapatıldı. Herhalde bu kadar sanıklı davada herkesin ceza alıp, yine herkesin birden beraat etmesini bu şekilde yorumlamaya kimse itiraz etmez. Aynı şekilde bugün fetö davalarında ev hanımlarından öğretmenlere uydurma gerekçelerle herkesin minimum 6’a 3 alması gibi.
Ergenekon davası başlayana kadar muhteşem bir yargımız vardı da bu davaya gelince tökezlemedi. Güvenilir hukuk insanların işaret ettiği hatalara ve elbette gerçekten de derin devletle hiç ilgisi olmayan ya da dava konuları ilgili bir cürüm işlememiş olanlar olabilir. İlk kararda beraat eden 20 kişiden hariç olarak haksızlığa uğrayanlar da.
Bunları tornistana hazırlık için söylemiyorum tam tersine yer altından fışkıran cephaneliklerden dinci örgütlere sızan subayların yönlendirdiği eylemlere, Danıştay cinayetinden emirle açılan AKP kapatma davasına, misyoner cinayetlerinden mafya liderlerinin paşalarla kankalığına, elden ele dolaşan darbe planlarından Örnek’in günlüklerine gün gün yazdığı cuntacılığa, silah-bayrak üzerine yemin edip adam öldürmekten bahseden adamlardan Sedat Peker ve bilimum mafyavari tipin içinde yer aldığı lümpen genliğin örgütlenmesine, Cumhuriyet çalışma grubundan davanın içeriğindeki buraya almadığım onca şeye kadar bir tane bile örgütlü bir suç çıkmamış buna inanmamız bekleniliyor öyle mi?
Bu kadar masum tertemiz bir yapıydı da siz içerdeyken faili meçhuller bıçak gibi kesildi, terör eylemleri bitti bu da epey enteresan.
Bir de mahkeme görüntülerini yayınlayıp pehlivan hikayeleri anlatan arkadaşlara. Ne güzel mahkeme salonu öyle değil mi. Keşke düşmanlarınıza da böyle salonlar ayarlayabilseniz. Giren çıkan belli değil, başkana atarlananlar, tehdit savuranlar, 150 saat-72 saat savunma yapanlar. Gerçekten kumpas tabir edilen bir dava için oldukça çelişkili görüntüler.
Siyah bir transporterla alınıp 5 ay nerede olduğunuzun bilinmemesi, siz içerdeyken eviniz basılıp eşinizin de tutuklanmaması, yeni doğmuş bebeğinizin hapiste emeklememesi, ne sorguda ne cezaevinde hiç işkence görmemeniz, çoluğunuzun çocuğunuzun nehirde boğulmaması…Gerçi bunlar sizin projelerdi ben kime ne anlatıyorum ne yazacağımı da unuttum kaldı cümle öyle.
Ergenekon davasında beraatler bir şeyin sadece kronolojik tescili. Zaten belli bir karardı. Çok da şey değil. Ortak düşman ortadan kalkınca birbirlerini yemeye ne zaman başlayacaklar sorusuna, yakında cevabı sadece. Bakalım kim milli orduya kumpas kurmuş kim milli iradenin ırzına geçmiş. Yakında öğreniriz.
Genelde bu tür konulardaki hatırlatmayı yeniden yapalım. Mesele mili irade ise 27 Nisan’da hükümete muhtıra verenler hakkında neden bir dava yok? Başbuğ ve adamları hükümet aleyhine web sayfası kurmaktan da yargılanıyor. İnternetten muhtırayı veren adam madalya aldı. Ne garip bir ülke ya ordu mevcut hükümeti karalamak için web sitesi kuruyor. Zulüm olmasa, masumlar yanmasa netfilix’i iptal et otur seyret bunları.
Ergenekoncuların Atatürk makyajı ve Atatürkçülerin Ergenekon güzellemelerine yer kalmadı. Ülke bir kez daha kendisini tekrar edecek gibi duruyor.
Nasıldı o efsane, hani ihtiyaç diye Cumhuriyet’in ilk devrinde üretilen. Adı şimdi aklıma gelmedi. Koskoca Selçuklu ve Osmanlı’da kimsenin bilmediği. Hani bir Kurt dağda sıkışanlara yolu göstermişti, bakalım kurt şimdi nereye doğru yol alacak.