Birkaç gündür düşündüğüm konuyu nihayet kelimelere dökmeye karar verdim.
Oturdum yazının başına.
Tam, “Mansur Yavaş icraatıyla konuşuluyor, Ekrem İmamoğlu tatiliyle..” diye yazıyordum ki.. hatta yazmıştım.
İmamoğlu çıktı ve AKP destekçisi vakıflara ödenen 357 milyon lirayı iptal ettiğini açıkladı, tam listesini vererek.
Sadece TÜGVA’ya 56.5 milyon TL “ulaşım+yeme içme” için ödenmiş, düşünebiliyor musunuz..!
**
Konuya dönelim:
Önceki yazıyı, “İmamoğlu ve Yavaş’a şimdiden geçmiş olsun” satırıyla bitirmiştim.
İstanbul ve Ankara’ya “kayyım” geliyor, eli kulağında.
Bakın medya havuzuna görürsünüz şeytanlaştırmayı.
“Terörle iltisaktan” işlem yapacaklar, belli.
İmamoğlu’nu sel baskınları ve Bodrum tatili ile yıpratmaya başladılar.
Hoş, Bodrum tatili büyük hata.
Henüz seçilmişsin, makama oturalı 2 ay olmamış.
Dinlenecekse bunu kısa aralıklı, gözlerden uzak yapmalıydı, Erdoğan ve avenelerinin yaptığı gibi.
**
Belediyecilik elbette ekip işi de vatandaş onu anlamaz, başına bir dert geldiğinde başkanı yanında görmek ister.
O yüzden nerede bir afet olsa liderler “hizmetleri aksatma” pahasına bölgeye gider, görüntüyü verir ve döner.
**
Erdoğan, İstanbul ve Ankara’nın kaybını hazmedemedi.
Demokratik tüm çıkışları tuttuğunu zannettiği bir seçimle kaybetti bu illeri.
Ve ilk fırsatta antidemokratik yolla ele geçirecek, fırsat kolluyor.
İstanbul valisinin, İmamoğlu yokluğunda sel mağdurlarını ziyaret etmesi, “yaraları saracağız” mesajı önemli.
Vali biliyor ki “sefer görev emri” yakındır.
**
Daha güçlü seçenek ise şu:
Ankara ile başlayıp tepkilere göre İstanbul’la devam edecekler.
Başkan düşürülecek ve muhtemelen AKP+MHP’nin çoğunluk olduğu belediye meclisine yeni başkanı seçtirecekler.
Diyarbakır, Mardin ve Van’da vali atayıp meclisi fesh ettirmişlerdi.
Çünkü HDP, meclislerde de üstündü.
Bu defa meclise başkan seçtirip eyleme “demokratik bir kılıf” bulacaklar.
**
Mansur Yavaş, sakin dikkatli adımlarla yürüyor.
Deneyimi var.
Önceki seçimde hakkının gasp edilmesinin yarası var.
Belli ki Ankara’ya iyi hazırlamış kendini.
**
İmamoğlu ise İstanbul’u düşlerken bir anda “Türkiye liderliği” misyonunu yüklendi.
Henüz mazbatasını bile almamışken…
“Cumhurbaşkanı adayı mısınız” sorularına muhatap oldu.
Zor bir misyon.
Kolay psikoloji değil.
Taraftarları İstanbul’a odaklanması, önce burada başarılı olması şansı vermedi.
Bu acelecilik, görüntüde İstanbul’u ıskalamasına yol açtı.
Elindekini avucundakini yitirmekle karşı karşıya.
O açıdan:
Vakıflara ödenen paraları açıklaması mühim hamle.
**
Her iki başkan da yarın sabah koltukları altlarından alınacakmış gibi güne başlamalı.
Şu gün söylenebilecek en iyi şey bu ne yazık ki.