İçişleri Bakanlığı kayyım açıklamasını üç dilde yaptı. Türkçe, Kürtçe ve İngilizce. Kürtçe artistlikten, sözde bölge halkına anlatma ayağı. Ana dil hassasiyeti sadece el koyarken.
İngilizce de AB için, ne kadar haklı gerekçelere, terörle mücadele kapsamında gibi yasak savma kabilinden. Zaten evrensel hukuka dayalı kendine güvenen bir karar olsa bunu anlatmak içn hiç tercümeye ihtiyacın olmaz. Zaten o da Dışişlerinin görevi.
Gerginlik lazım, düşman lazım. Zaten bunu Erdoğan bir çok kere ifade etti.
Kendi gündemleri sadece iktidarın devamı olduğu için yatıp kalkıp düşünülen tek şey hanedanlık nasıl devam edebilir, nasıl bir ortam hazırlanabilir de seçimle ya da seçimsiz ömür uzatılabilir. O sebeple ülkede yaşanan her olaya bu gözle bakmak icap ediyor.
MHP ile ittifaktan beri süregelen İslamcılık ve milliyetçilik sentezi diğer bir ifade ile dincilik ve ırkçılık üzerine kurulu oyun planının devam edeceği bir kez daha aşikar hale geldi. Ayrıca yapılan diğer gizli ittifaklarda da devletçi ve şiddet yanlısı politikaya kimsenin bir itirazı yok. Hele hele Türkiye’yi batıdan tamamen koparma niyeti taşıyan Avrasyacıların yerli olanları da yabancı olanları da Türkiye’nin Kürtlerle devamlı olarak çatışmasında son derece memnun.
Zaten devlet devlet olsa ya da öyle bir aklı olsa bu sorunu yıllar yıllar önce çözmüş olur, bölgedeki Kürtler’le hem müttefik olurdu hem de güvenliği için bugün konuşulan güvenli bölgeye ihtiyacı kalmadan kendi hinterlandında bu işi halletmiş olurdu. Bugün hala demografik ve sosyolojik bütün unsurlara ters bir söylemi dayatamadığımız gibi hala yanlışlarda ısrar devam ediyor.
Muhalefet derseniz her seferinde “HDP eşittir PKK, ben HDP’ye ne yaparsam yapayım sesini çıkarırsan terörle destek vermiş olursun” sopasını yiyor. Bir kez İstanbul’da yemedi sonucu gördüler ama bütün Türkiye için cesaretleri yok. Çünkü bütün konvansiyonel medya araçlarını hediye paketi yapıp Erdoğan’a sundular. İYİ Parti zaten buna teşne. MHP ile ayrıldığı tek nokta zamanında parti için muhalefetten dolayı yolların ayrılması. Eğer başarabilselerdi MHP’de kurultayı kazanabilselerdi herhalde bugün Erdoğan Bahçeli’ye değil Akşener’e ev gezmesine gidecekti. Ama kader muhalefet olunca zoraki tavır almalar devam ediyor. Ama Kürt meselesinde değişen bir şey yok. Halbuki PKK sopası ile dayak aslında en çok İYi Parti’ye zarar verecek. Aslı varken kim ne yapsın fason ırkçıyı.
CHP ise yıpranan ve iktidardan düşecek gibi gördüğü Erdoğan’ı İstanbul’da olduğu gibi yeneceğini ve zamanın Erdoğan’ın aleyhine ve kendi lehlerine döndüğünü düşünüyor ve aracın -artık sağlam neresi kaldıysa- tamamen duvara vurmasını bekliyor. Yakında yine milli güvenlik vs gibi konular zirve yapsa Erdoğan çağırsa koşa koşa Saray’a gideceklerinden herhalde kimsenin şüphesi yok.
Bütün bunlar yaşanırken dün aslında gündemi alt üst etmesi gereken bir gelişme yaşandı. Türkiye’nin Kuzey Suriye’de gözlem noktasına doğru yol alan konvoyu saldırıya uğradı. Saldırı derken de öyle etraftan pusu falan değil. Hava saldırısı… Resmi olarak vuran Suriye Hava Kuvvetleri. Elbette Rusya’nın talimatı ya da kendisi. Milli Savunma Bakanlığı açıklamasında Rusya’ya haber vermiştik dedi. Yani durum çok daha vahim. Ruslara anlaşma gereği askeri hareketlilik olduğunu ve konvoyumuzun geldiğini ve koordinatları haber veriyoruz ve belki de pilotu Rus uçaklar gelip bizim konvoyu vuruyor ve 3 kişi hayatını kaybediyor. Ruslardan çıt yok. Suriye kaynaklarına baktığınızda biz zaten Türkiye’nin askeri unsurlarına ateş ederiz demiştik diyor ve Türkiye’nin kendi resmi jargonlarıyla güç kaybeden teröristlere destek götürdüğü iddia ediyor.
Rejimini düşman kabul ettiğimiz bir ülkede askerimizin olacağı kadar iddialıyız. Girip bayrak çektiğimiz ve de facto yönettiğimiz yerler var. Ancak orada bir saldırıya uğradığımızda da hemen tornistan ve geri adımlar.
Ruslar bunu daha öncede yapmıştı hatırlarsınız. Uçaklarının vurulduğu senenin devriyesinde askeri noktaya saldırmış 3 asker şehit olmuştu. Orada olmamanız gerekiyordu demişlerdi. Yine El bab’da benzer gerekçelerle yine 3 şehit vermiştik.
ABD ile süren temaslardan sonra bu olayın yaşanmış olması da bunun bir mesaj olup olmadığı ihtimallerini artırıyor tabi ki.
Kayyım meselesinde sahada aktör olarak PKK’nın nasıl bir tavır alacağı gidişatı belirleyecek. Daha önce Karayılan’ın kayyımları vururuz açıklaması olmuş ancak bu yönde bir eylem olmamıştı. Bu sefer PKK’nın şiddete yönelebileceği ve bunun da Saray tarafından zaten istenen olduğu şeklinde yorumlar var ki şaşırtıcı olmaz.
Genel başkanı uzun süredir hapiste, daha önce belediye başkanlarının bir çoğunun görevden alındığı ve hala içeride olanların olduğunu düşündüğümüzde kayyımın jakuzisiydi, çereziydi bunlarla uğraşırken yarın kayyım sokakları deterjanla yıkamış ve halkın hizmet geldi röportajlarını izliyor olabiliriz. Yani 3-5 gün sonra her şey unutulabilir.