ENES CANSEVER-HAFTANIN YORUMU
Arap Bahar’ının en somut neticesi, İslam coğrafyasındaki bazı diktatörlerin bu bahar rüzgarıyla devrilmesidir.
Her ne kadar bu yalancı bahar, Orta Doğu halkı için bir hazana dönüşse de, diktatörlerin gitmesine katkı sağladığı da bir gerçek.
Birkaç yıl önce diktatörleri kaleme getirirken, kendi ülkemin de dikta bir rejime doğru savrulacağı aklımdan geçmemişti.
Bu durumu öngörememenin bir saflık olduğunu kabullenmeli hiç kuşkusuz.
Hani, ‘Gülme komşuna gelir başına’ hesabı…
Lüks, debdebe, şatafat ve limitsiz harcamalarla ortak bir hayat tarzı tuttururlar.
Vatandaşa, fedakârlık ve sabrı tavsiye eder, kendileri deveyi amuduyla götürürler.
Diktatörlük yer-yurt, zaman-zemin yoklamaz ve coğrafya tanımaz.
Orta Doğu’dan, Orta Asya’ya; Anadolu’dan Afrika’ya…
Güçlü popülist bir tarz, hipnozun her türü… Algıyla oynayıp, zihinleri felç etme…
Mazlumların sesi olma vaadiyle iktidara gelir; zalimin ta kendisi olurlar, mazlum inim inim, onlar kendi hayhuylarında günlerine gün eklerler.
İşte belli başlı anlı şanlı diktatörler!
Hitler,
Mao Zedong,
II.Nikolay
Mussolini,
Toju,
Çavuşesku,
Stalin,
Esat,
Saddam,
Kaddafi,
Mübarek,
El Beşir,
Miloseviç,
Kerimov’…
Listeyi uzatmamız elbette ki mümkün.
Bu yolda emekleme dönemini yaşanları, listeye şimdilik ekmekedik.
Görüldüğü üzre, çoğu doğu yakasından.
Doğunun cebbarlarla imtihanı bir başka pek tabii…
Sıraladığımız isimlere, bu yolu tutturanları, bu ceberutça yolun yeni heveslilerini de katabiliriz.
Anlaşılan o ki, diktatörlükler daha çok doğu yakası mesken tutsa da pek coğrafya dinlemez, müsait her yerden uç verebilirler, yüzlerini gösterebilirler.
Hırsızlık, yolsuzluk ve israf, zulümleriyle atbaşı…
BAZILARI DİPLOMA BOLLUĞU BAZILARI İSE YOKLUĞUNU YAŞIYOR!
Önceki gün Afrika’nın en yaşlı diktatörü Zimbabwe eski Devlet Başkanı Robert Gabriel Mugabe 95 yaşında öldü.
Çok ilginç, Mugabe 7 diplomalı. Sözümona, bazıları ise yokluğunun sınavını veriyor.
İrat ettiği nutuklar ve uzun konuşmalarıyla meşhur, kara Afrika’nın kara bahtına taht kurmuş bir diktatör…
Uzun nutuklarına yakalananların aktardığına göre, Mugabe bir ramazan günü uzunca nutuk atar, iftarı ancak gece yarısı açabilir hazirun… Eee nutka gelince diktatör, neylesin paryalaştırdıkları, korkunun esirleri?
1980’de halkına demokrasi ve uzlaşı umudu vermişti Mugabe.
Ama altın, elmas, tarım ülkesi olan Zimbabwe yaklaşık 40 yıl şiddete, yolsuzluğa, ekonomik yıkımlarla derbeder oldu. Geride büyük bir yıkım bırakmıştı Mugabe…
Diktatörlerin kendi sonları berbat, ülkelerinin sonu da berbat, hazin son, tamiri yılları alacak yıkımlar… Toplumsal facialar, enkazı fareleri bile barındırmayacak bir ülkeler…
Mao Zedong,İnsanlık tarihinin en kanlı diktatörüdür. Çin Komünist Devrim’i lideri, iktidara geldiği ilk beş yılında 5 Milyondan fazla insanı idam ederek veya işçi kamplarına göndererek öldürdü.
Saddam Hüseyin; 24 yıl iktidarda kaldı, parçalanan Irak’ın içler acısı halini hep beraber gördük, görüyoruz.
Hafız Esad; 30 yıl boyunca ülkeyi elinde balyozla yönetti, oğul Esad babasının yolunu yol diye belleyince, geriye Suriye diye bir ülke kalmadı nerdeyse…
Muammer Kaddafi; 41 yıl Libya’yı yönetti, parçalanan Ömer Muhtar’ın memleketi içimizi acıtıyor.
Hüsnü Mübarek; Enver Sedat’tan sonra ülkesini 30 yıl yönetti. Ardında bıraktığı Mısır yaralı, bereli, darbeli…
Sisi darbesine maruz kalan ülke, evlatlarını dar ağacına yollamakla meşgul… Zindanlar labeleb…
Piramitler ülkesine ne zaman gün doğar? Meçhul…
Sudan’da 30 yıl iktidar olan devrik başkan Ömer Hasan El Beşir, demir parmaklıkların arkasında.
Tutuklanırken, kasasından 351 milyon dolar, 6,7 milyon euro ele geçirildi.
Ali Abdullah Salih; 32 yıl Yemen’i yönetti. Yemen kan revan…
Yemenli bebekler, duyarsız dünyandan ses ve merhamet bekliyor.
Ürdün’de Kral 2. Abdullah, babasından devraldığı koltuğu hala bırakmış değil.
Suud’un Fahd Ailesi’nin devam eden iktidarları ve ülkenin durumu hepimizin malumu…
Abidin Bin Ali; 23 yıl yönettiği Tunus’tan kaçarak, Suudi Arabistan’a sığınmak zorunda kaldı.
65 yıldan fazla ülkeyi aynı dar kafa ve demir yumrukla yönetti.
İslam Kerimov; Özbekistan’ı 27 yıl polis gücüyle yönetti.
Beyin kanaması sonucu 78 yaşında öldü. Kızı tutuklandı, bir devrin hesabına kızı muhattap…
Diktatörler şatafatı çok sever,
Tevazu ile mesafelidirler,
Mesela, yıllarca ülkesinde hizmet etmiş masum eğitimcileri, mafaya usulüyle Türkiye’deki hukuk tanımaz bir iktidara teslim eden Malezya’nın mahkum eski Başbakanı Necip Razak..
Evinde, eşine ait hediyelik eşyalar, günlerce ancak sayılabildi..
Rezak’ın eşine ait, 567 el çanta, 400’ü aşkın saat, 1400 kolye, 2200 yüzük ve 14 taç tespit edildi. 1,6 milyon dolar değerindeki kolye, tespitli hediyeliklerin arasında.
DİKTATÖRLERİN ORTAK ÖZELLİĞİ!
Pekti diktatörlerin ortak özelliği nedir?
-Ailece ülkeyi yönetmeye talipler,
-Seçimlere bin bir türlü fesat ve hile karıştırırlar,
-Dinlemeyi pek sevmez, dinlemezler…
-Bilakis çok konuşurlar ama her konuda…
-Karşıdakinin ne düşündüğü veya söylediğinin hiçbir önemi yoktur onlar için…
-Yüksek sesle öfkelenerek, konuşurlar,
-Her fırsatta öfke nöbetine tutulurlar, yegane ses onlarındır, volumlerinin sınırı yoktur.
-Akla mantığa aykırı en büyük yalanları büyük bir ustalıkla, rahatlıkla hem de utanmadan söylerler.
-Asla hata yapmazlar!
-Hayâ nedir bilmezler,
-Hatalarını kabul etmez, hiç özür dilemezler,
-İnsanlığın başına gönderilmiş seçilmiş nadir kişilik oldukları zehabındadırlar,
-Alternatifleri asla yoktur, her yerde onların namı yürür, isimleri ser-levha yapılır, bundan da büyük haz duyarlar.
-Yalnızdırlar,
-En yakın dava arkadaşlarını kendi iktidarları için bir tehdit olarak görür sinsince tetikte olurlar,
-Toplumun ahlak bekçisi onlardır,
-Etrafları yalaka ordusundan geçilmez,
-Eleştirilmeyi hiç sevmezler,
-Her vesileyle kendilerini görünür kılar, görünmekten ölesiye zevk alırlar.
-Medya onların boy aynasıdır,
-Gülmeyi, güldürmeyi ve mizahı hiç mi hiç sevmezler.
-Sanatı, sanatçıyı ve kültürü hor görür aşağılamayı karakter haline getirirler.
-Özgürlükleri sevmez, kontrol edemedikleri onların kabusudur her daim,
-Hür sosyal alanları, sosyal medyayı nüfuzu zor bir alan gibi görür, twitter kuşu ve emsali özgür kuşlardan rahatsız olurlar,
-Hukuk ve bağlayıcı hukuksal normları ayak bağı görürler,
-Hukuksal metinleri gönüllerince yontmayı sever, bu heveslerin hiçbir zaman uzak durmazlar,
-Mahremiyet ve özel hayat bilmez, olur olmaz burunlarını her yana sokmaya heveslidirler,
-Çeşitlilik, çok renklilik onları rahatsız eder, tek cinsten hoşlanır, tekçiliği felsefe olarak kabul ederler,
-Çokkültürlülülük mü, aman ha!
-Etnik meseleleri kurcalar, din duygularla oynamayı marifet bilirler,
-Güce taparlar, devlet gücünü kendi güçleri beller, etrafa amansızca saldırırlar,
-Her zaman kalabalıklardan güç alır ve diktatör olmadıklarını sık sık ifade ederler.
DİKTATÖRLERİN HAZİN ORTAK SONLARI!
Tüm yetkileri kendilerinde toplayan, vatandaşına her türlü acıyı yaşatan, ülkelerini cehenneme çeviren diktatörlerin ölümleri de hayatları gibi oluyor.
İşleri karanlık olunca, encamları kapkaranlık oluyor.
Normal bir ölüm nasip olmuyor.
Ya intihar, ya idam edilir veya sürgünde ölürler.
Mesela Hitler, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Sovyet askerlerinin Berlin’e girişinden kısa bir süre sonra 1945’te, sevgilisi Eva Braun’la birlikte, sığınağında intihar etti.
30 yıldan fazla Kremlin’in ev sahibi, Sovyetlerin bir numaralı ismi Stalin, 1953’te beyin kanamasından öldü.
1922 ile 1943 arasında İtalya’yı yöneten Mussolini, Almanya’nın hezimetini takiben İsviçre’ye kaçarken, kendisini tanıyan İtalyan partizanlarınca 1945’te, vurularak öldürüldü.
24 yıl Romanya’yı yönetin, meşhur Saray’ıyla bilinen Çavuşesku, devrildikten birkaç gün sonra, eşi Elena ile 1989’da askerlerce kurşuna dizilerek idam edildi.
Lahey Uluslararası ceza mahkemesince savaş suçlusu ilan edilen, ‘Bosna Kasabı’ lakabıyla bilinen Yugoslavya eski Başkanı Miloseviç, 13 yıl önce hücresinde ölü bulundu.
Üç milyon Rus’un ölümüne neden olan II.Nikolay, evinin bodrum katında öldürülürken, 5 milyonun ölümüne neden olan Japon Hideko Tojo, intiharı akim kalınca, Saddam gibi idam edildi.
Hoşça yaşamak, şu kubbede hoş bir sada bırakarak bu dünyaya veda etmek varken veya diktatörlük yolunun sonu böyleyken neden böylesi çetrefilli yollar tercih edilir?
Anlamak zor.
“Ba”de harab”ül Basra” deyimi boşuna söylenmemiş.
Ülkeler, gönüller, coğrafyalar harap olduktan sonra, bu zalimlerin gerçek yüzü anlaşılsa neye yarar ki?
Yoksa sizin de artık nur topu gibi bir diktatörünüz var da henüz farkında değil misiniz?
Diktatörlerden arınmış bir dünya dileğiyle.. .e.cansever@yepyeni.zamanaustralia.com.au