Geçen hafta yayınlanan, ‘Hadimlik mi Amirlik mi?‘ başlıklı yazıma, kaldığım yerden devam edeceğim.
İslami kaynaklar, Peygamber Efendimizin ortaya koyduğu gerçek liderlik olan Hadimlik Modeli ile alakalı çok zengin diyebileceğimiz eserlere sahiptir. Farabi’nin El-Medinetü’l-Fazıla’sı, İmam-I Gazali’nin Yönetim Sırları, Nizamülk Mülk’ün Siyasetname’si, Yusuf has Hacib’in Kutadgu Bilig isimli kitapları çok değerli kitaplardır.
Müslüman ilim adamları yaptıkları bu ve benzer çalışmalarda liderin sahip olması gereken liyakat, adalet, iffet, hitabet, ilim, hikmet ve marifet gibi vasıflarının yanında istişareye önem vermesi, sade ve gösterişten uzak bir hayat yaşaması, insanların sevgi ve güvenini kazanması, mütevazi olması, yandaşlık ve tarafgirlikten uzak olması gibi önemli hususlar üstünde durmuşlardır.
İslam tarihi Peygamberimizin yolundan yürüyen yüzlerce lider ve tarihi şahsiyete şahitlik yapmıştır. İnsanlık Hz.Ömer (R.A.) Efendimiz gibi ‘Fırat kıyısında bir deve helak olsa, Allah bunu Ömer’den sorar diye korkarım.’ diyecek kadar sorumluluk anlayışı olan bir lideri görmediği gibi Hz. Ali (R.A.) Efendimiz gibi halka hitap ettiği zaman dinleyenlerde derin etkiler bırakan, ikna kabiliyeti üst düzeyde olan bir lider de az görmüştür. O nasihatlerini kendisinin uyguladığını bilen insanlara ciddi tesir etmiş, bulunduğu meclislerde herkese söz hakkı vermiş ve gerekirse onların fikirlerinin de gündeme alınmasını sağlayarak örnek bir liderlik modeli ortaya koymuştur.
Nizamül Mülk, Selçuklu hükümdarı Melikşah’a hitaben yazdığı ‘Siyasetname’ isimli eserinde; ‘Devlet işlerini ehline danışarak yürütmeli, kendi başına iş görmemeli, herkesin zıt da olsa fikrini açıkça ortaya koymalarını sağlamalı’ tavsiyesinde bulunur.
İslamiyet’in iki kutsal şehri Mekke ve Medine’yi yönetimi altına alan Eyyubi Sultanı Selahattin-i Eyyubi kendisi için hadimü’l-harameyn unvanını kullandırmıştır. Yüzyıllar sonra Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim Mercidabık zaferinden sonra Halep’te hutbe esnasında kendine hakimül-haremeyn diye hitap edilince hadimü’l-haremeyn olarak düzelttirmiş ve bu geleneği Osmanlı’nın son zamanına kadar devam etmesinin önünü açmıştır.
YÖNETİCİLİKLE İLGİLİ TAVSİYELER
Bediüzzaman Said Nursi Hz.’leri liderlikle ilgili gerek eski Said dönemi olarak tarif ettiği dönemde gerekse de Risale-i Nurlar da hizmetkar liderlik anlayışı veya hadimlik modelinin nasıl olması gerektiği hususlarında talebelerine çok önemli dersler vermiştir. Çağını aşan bir şahsiyet olarak yaptığı ‘Evet, Avrupa’dan ahz u iktibasa muhtacız. İhtiyacımız, idare-i mülk (ülkenin yönetimi) ve tanzim-i kuva-i harbiye-i bahriyeden ve fünun-u sanayiden işimize yarayanlardır’ tespitiyle yönetmek ilmi temeli de olan bir sanattır, her ilim gibi yönetimi geliştirmek için bu alandaki bilgi nerede olursa olsun almak ve taklit etmek lazımdır, diyerek diğer ilim dalları gibi bu hususta da Batı dünyasında ki gelişmelerden istifade edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Talebeleri arasında Nur talebeliğinin bir şiarı olarak fenafil ihvan yani kardeşinde fani olma, kardeşlerinin sahip olduğu güzel meziyetlerle iftihar etme, anlayışının olması gerektiğini söylemiştir.
Üstad Hz.’lerinin liderlikle alakalı yer verdiği hususlara örnek olarak;
*Yönetenler yönettiklerinin hizmetkarıdırlar, yöneten kendi kendini denetlemeli,
*Beğenmişlik duygusundan arınabilmelidir,
*Yöneticiler örnek insan olmalı, yanlış yapmaktan korkmalıdır,
*Yöneticiler ehil insanlar arasından seçilmeli, salahatine ve maharetine bakılmalıdır.
*Yönetmeye talip olmak mahsurlu değildir ama yönetimde kalmakta ısrarcı olmak mahzurludur, ifadelerini verebiliriz.
Fethullah Gülen Hocaefendi günümüz dünyasında hem Batıda hem Doğuda kabul görmüş bir İslam Alimi ve liderdir. Yaşantısıyla ve fikirleriyle milyonlarca insana ilham kaynağı olmuş, yazılı ve sözlü yüzlerce eser ortaya koyarak geleceğin dünyasında da arkasından gelenler için aydınlık bir yol açmıştır. Yüzlerce akademik çalışmaya konu olan Hocaefendi gerek yaşantısıyla gerekse de eserlerinde ortaya koyduğu yaklaşımlarla Peygamber Efendimizden bugüne kadar gelen Hizmetkar Liderlik veya Hadimlik hususunda önemli prensipleri bir araya getirmiştir.
LİDERDE OLMASI GEREKEN VASIFLAR
Hocaefendi 1990’da kaleme aldığı Lider başlıklı yazıda günümüz İslam dünyasının gerçek manada bir lidere sahip olamadığını vurguladıktan sonra ortaya koyduğu liderlik prensipleri haddi zatında Hizmetkar Liderlik Modeli veya Hadimlik için sayılabilecek vasıfların çok güzel bir özetidir.
Hocaefendiye göre lider:
*Gönüllerde yaşamasını bilen şahsiyettir,
*Lider emniyet ve güven tesis eder,
*Güler yüzlü, saygılı, ciddi ve alabildiğine vakur, aynı zamanda bir şefkat abidesidir.
*Hasbi ve diğergamdır, çevresi için bir ümit kaynağıdır.
*Bir ahlak ve fazilet kahramanı, adil ama aynı zamanda merhametlidir.
*Lider, manevi hayatı, ihlas ve samimiyeti ile bir temsil insanıdır.
Hocaefendi hak karşısındaki konumunu belirleyemeyen bir insanın zamanla ‘hadim’ ve ‘talebe’ olduğunu unutup hakim ve mürşid tavrına girebileceğini, böyle bir haddi aşmışlığın da insanı felakete sürükleyebileceği ikazını yapar.
Hazreti Üstad’ın talebeleri Albay Hulusi, Ahmet Feyzi, Tahiri Mutlu ağabeylerimiz gibi; ‘fevkalade büyüklükle beraber fevkalade tevazuu şahsında cem etmiş’ şahsiyetleri bir model olarak gösterir. (342.Nağme).
‘Sonsuz Nur ve Cemre Beklentisi’ isimli eserlerinde, farklı tarihlerde yapmış olduğu Bamteli sohbetlerinde Hadim Liderlik anlayışının nasıl olması gerektiğini konusunu Hocaefendi şöyle sıralıyor:
*Mesajları hayatla zıtlaşmamalıdır, tebliğinde ısrarlı olmalıdır,
*Kadrosunu çok iyi tanımalıdır, raiyetinin problemlerini çözmeye açık olmalıdır,
*Teklif, prensip ve direktifleri tatbik edilebilir olmalıdır,
*Ciddi bir iş ahlakına sahip olmalıdır, disiplinli hareket etmelidir, işkolik olmamalıdır,
*Hakiki bir lider muvazene kahramanı olmalıdır, beraberindekilerle laubali olmamalı, vakarını muhafaza etmelidir,
*Cemaatini anne ve babalarından daha öte sevmeli ve onlara şefkat duymalıdır,
*Yanlışında ısrarcı olmamalı ve hemen yanlışını telafi edebilmelidir,
*Her işinde istişareyle hareket etmelidir.
*Hadim, çalışanlarını dinlemeli, eleştiriye açık olmalı, ben değil biz diyebilmeli,
*Kadrosuna yeterli ve dürüst geri bildirimler yapmalı, kadrosunu motive edebilmeli,
*Tutarlı ve örnek davranışlar sergilemeli, herkesten fazla çalışmalı,
*Adil olmalı ve takdir etmeli, empati yapabilmeli, cimri, korkak ve zayıf olmamalı,
*Yakınlarını idari işlerden uzak tutmalı, sade bir hayat yaşamalıdır.
Hocaefendi şahsi yaşantısı ile tam bir hizmetkar lider modelidir.
FABRİKA AYARLARINA DÖNMEK
İzmir’e geldiği ilk yıllarda gerek idarecilik yaptığı Kestane Pazarı Yurdunda gerekse kendini tanıyan halktan insanlar üstünde derin etkiler bırakmıştır.
Birlikte kaldığı kişilere bir taraftan hocalık ve idarecilik yaparken diğer taraftan onların her ihtiyacı ile ilgilenmiş, gösterdiği anne şefkati ile gönüllerinde taht kurmuştur. Daha sonra bütün dünyaya yayılacak hareketin lider kadrosunu mütevazi Anadolu insanı içinden çıkararak, tarihte çok az görünen bir başarı sağlamıştır.
Sonuç olarak:
Hocaefendiyi yakinen tanıyanlar, aynı anda yurtta müdürlük ve camide vaizlik görevini yaparken gençliğin manevi yetişmesi için başlattığı doğa ile iç içe olan kamplarda da elinde kazma ile veya yemek yaparken kepçe ile görebilirdiniz, diye anlatıyorlar. Daha sonraki yıllarda da yaşantısındaki sadelikten taviz vermediği gibi toplumun her kesiminden insanları bir araya getirerek dünya çapında bir eğitim ve diyolog projesi için ilham kaynağı olmuştur.
Hizmetkar liderlik modeli ve hadimlik, günümüzde zor günler geçiren Hizmet Hareketi mensuplarının yıllardan beri bildiği, karşılaştığı ve yaşadığı bir kavram. Fabrika ayarlarına dönmek veya ihtiyaç duyulan değişimin gerçekleşmesi hiç de zor olmayacaktır.
hamzatoygar@outlook.com