Erdoğan rejimi artık payandalarla ayakta duruyor.
Payandalarsa deşifre olmaktan rahatsız.
Örtülü destek yılları bitti.
Sarayda açıktan “Söz konusu vatansa buradayız” konuşmaları başladı.
**
Barolar Birliği Başkanı…
2014, 10 Mayıs, Danıştay yıldönümünde…
Misafir olduğu halde konuşması 50 dakikayı aşınca Erdoğan’ın hışmına uğramıştı. Videoları halen çok canlı. Açın bakın.
(O günkü düşüncemi aynen koruyorum: Cumhurbaşkanı ve başbakan huzurunda, öyle ders verir gibi 1 saate yakın nutuk atmak, sabır küpünü çatlatır. Erdoğan’ın yaptığı da yanlıştı, Gül’ün onun peşine takılması da. Yanlışlar zinciri.)
**
O güne kadar düşünmediyse bile…
Ondan sonra, Erdoğan için yüksek yargıya ve paydaşlarına esaslı bir ayar vermek kişisel mesele oldu.
-Adli yıl açılışı olmalı mı, olmamalı mı?
-Dünyada hangi ülkelerde var?
-Adli tatil diye bir şey olur mu, başka konu.
Saray, açılış törenlerini 15 Temmuz’la birlikte kendi evine taşıdı.
Yargıtay, Danıştay vesaire, iyi çay topladıkları sınıfı çoktan geçmişlerdi.
Barolar ise Saray’ı protesto ediyordu.
2016, 17, 18 böyle geçildi.
Ve bu sene, pazarlıklar sonuç verdi, Barolar Başkanı gitti.
Konuşma yapacağı garantisi de verilmişti, 18 dakika konuştu, belli ki bu da kararlaştırılan bir süreydi. (Hoş, Erdoğan’ın buna dahi tahammül edemediği görüntülerden anlaşılıyor, ne çare pazarlık pazarlıktır.)
Metin Feyzioğlu’nu 81 vilayetin olduğu ülkede 55 baro başkanı yalnız bıraktı.
Tıpkı Erdoğan gibi büyükşehirleri kaybetti ve onun arkasındaki destek de azınlık artık.
**
Asıl büyük komedi, gönderilen davetiyeler.
Feyzioğlu, Hürriyet’in Ankara temsilcisine demiş ki:
“Tören Cumhurbaşkanı himayesinde yapılmadı. Davetiyede yazmıyor. Ev sahibi Yargıtay.”
Gerçekten de öyle, davetiyede aynen şöyle yazıyor:
“Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit 2019-2020 Adli Yıl Açılış Törenini onurlandırmanızı diler.”
**
KOMEDİ BİR:
Yargıtay başkanı bir tören düzenliyor, adres Saray.
Otobüslerle oraya taşınan davetliler, girişte detaylı aramadan geçiyor, bunun için uzun süre kuyrukta bekliyor, filan.
KOMEDİ İKİ:
Barolar Birliği Başkanı kendini bununla savunuyor, “Tören Erdoğan’ın himayesinde değil” çarpıtmasıyla.
KOMEDİ ÜÇ:
Hürriyet’in Ankara temsilcisi yazısına şu başlığı atıyor, “Salon devlete ait.”
**
Bütün bu kıvırtmaların yanında, Erdoğan’ın “Bu mekan şahsıma ait değil” sözü, teferruat bile değildir yani.
Vatan söz konusu ise gerisi teferruat mı, değil mi tartışılıyor.
Şurası net:
Söz konusu hukuksa asıl bu tipler teferruat!