İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Güngören’deki pazar ziyaretinin ardından Emirgan’da gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.İmamoğlu, “Diyarbakır ziyaretiniz olmuştu. Sonrasında da bazı gelişmeler oldu. Tutuklanmalar oldu. Değerlendirmeleriniz nedir” sorusuna “Ben, aynı yerdeyim. O zaman da savunduğum şeyler… Cümle cümle bakılabilir. Hepimiz bir seçime girdik. Hatta demokrasi adına birtakım olayların yaşandığı bir seçime girdik ki, bunun en net örneği İstanbul’da yaşadığımız sıkıntılar. Dünyanın bize dönük negatif bakışı ve sonrasında halkın bunu tamir edişi. Güneydoğu’da da insanların bir tercihi var ve oy kullanıyorlar. Birini seçiyorlar. O seçecekleri birini de devlet uygundur diye onay veriyor. Bir insan hangi partiden olursa olsun, devlete başvuruyor, seçime uygun mu, değil mi diye, YSK karar veriyor. Burada sicil araştırması yapılıyor, uygun olup olmadığı konusunda bütün araştırmalar yapıldıktan sonra onay veriyor. Baktığınızda HDP’li arkadaşlar, devletimizin ilgili kurumundan onay almış insanlar. Yani kanunen, hukuken, sicil olarak hiçbir sorun yoktur denen ve seçime girmiş insanlar. Toplum da seçmiş. Seçtikten sonra da görevden alıyorsunuz; ortada bir gerekçe yok. Şimdi de tutuklama oluyor. Bu bir gerekçe olduğu düşünülebilir; ama ortada sadece bir iddia var. Yine gerekçe yok” diye yanıt verdi.
Tutuklamaları sıkıntılı buluyorum
“Bu ülkede insanlar, iddialar üzerinden tutuklanıp, hayatlarını kaybettiler. İnsanlar tutuklanıp yıllarını kaybettiler. Biz, terörün yüzde 1 milyon karşısındayız. Bu ülkede terörü asla istemiyoruz. Terör örgütlerini de istemiyoruz. Ama biz, bu ülkede fikrini, zikrini, hal ve tavrını beğenmediğimiz, muhalif olduğunu düşündüğümüz insanlara karşı böyle bir tavır geliştirirsek, ülkemizde demokrasiyi yaralarız. Hatta bu ülkede, ‘Demokrasi var mı’ sorusunu hareketlendiririz. Bu bakımdan gelişmeleri ne yazık ki doğru bulmuyor, bu tutuklamaları bu anlamada sıkıntılı buluyorum. Zira bir iddia varsa, bu iddia olgunlaştırılır. Hak ettiği ceza varsa, buna hukuk yoluyla da karşılık verilir. Aksi takdirde, gerçekten fikriyle, zikriyle insanları göz altında tutmuş oluruz ve o bölgede milyonlarca oy veren insanların da demokrasiye olan inancını da sıkıntıya uğratmış oluruz. Bu da nerede olursa olsun, hangi siyasi görüşte olursa olsun, ülkemize, devletimize karşı güven noktasında zafiyet yaratır. Ben, bunu istemiyorum. Ben, memleketimde en güçlü kurumun devletimin olmasını istiyorum.”
O şirketi dikkate almıyorum”
İmamoğlu’na, “Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının verildiği şirketten bir açıklama yapıldı. Sürecin daha tamamlanmadığını, bu süre zarfında yapılan açıklamaları karalama kampanyası olarak gördüklerini belirtmişler ve komisyonu da etkileme olduğu için suç teşkil ettiğini altını çizmişler…” sorusu da yöneltildi. İmamoğlu’nun bu soruya yanıtı şöyle oldu:
Ben, o şirketi dikkate bile almıyorum. Benim dikkate alacağım bir şirket değil. Emeksiz, alın teri olmadan 6 ayda, bir yılda böyle basamaklar yukarı çıkılmaz. Ben ticarette emek vermiş bir insanım. Altı ayda, 1 yılda böyle basamaklar yukarı çıkılmaz. Ben, 30 yıl ticaret yaptım. Doğduğumdan beri alın terinin, çalışmanın, emeğin ne olduğunu iyi biliyorum, çünkü. Hak etmeden kazanmanın milyonlarca insanı nasıl etkilediğini de biliyorum. Böyle yol alan insanların sözü, lafı, adresi bile düne kadar belli olmayan, interneti bile olmayan bir kişinin açıklamasının, benim zihnimde, bütün vicdanımda cevap verilecek tek bir kelimelik itibarı ve değeri yoktur.”