Erdoğan: Bizi Amerika’ya sokmama gibi şeyler var. Ticari bazı yaptırımlar var. Yani bunlar herhalde insan tanımıyorlar. Böyle bir sıkıntıyı yaşıyoruz. Ben Sayın Trump’a da bunları ayrıca söyledim. Bir taraftan da bizi ayın 13’ünde ABD’ye davet ediyorlar.
Suriye’nin kuzeyine yönelik Barış Pınarı Harekatı ile ilgili konuşan AKP’nin genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ateşkes ilan edin, diyorlar. Bizler asla ateşkes ilan edemeyiz.” açıklamasında bulundu. Erdoğan ayrıca, “Münbiç ve Kobani konusunda da Ruslarla ve Amerikalılarla görüşmelerimiz devam ediyor.” ifadelerini kullandı.Erdoğan, Azerbaycan dönüşünde uçakta beraberinde götürdüğü yandaş medya temsilcilerine açıklamalarda bulundu.
Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
“Barış Pınarı Harekatının bugün 7’nci günündeyiz. Harekat planlandığı gibi başarıyla yürüyor. Dördüncü günde Rasulayn, beşinci günde Tel Abyad’ı teröristlerden arındırarak buraları güven altına aldık. Bugün itibarıyla yaklaşık 32 kilometrelik derinliğe ulaştık. M4 Karayolunu kontrol altına aldık. Bu süreçte sivillerin zarar görmemesi için azami gayret gösterdik, gösteriyoruz. Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetlerimiz de elinden gelen her türlü gayreti gerçekten gösteriyor. Karşı taraf acımasız. Yaklaşık 700 havan topu, roketi bizim tarafımıza atmaları suretiyle birçok sivil hayatını kaybetti. Bunun içinde Suriyeli 9 aylık Muhammet yavrumuz da var. Bunun yanında da 18 sivil ve 3 askerimiz de şehit oldu. Bunlardan bir tanesi bu sabah Münbiç’te şehit oldu. Rejimin oraya top atışlarıyla olan bir netice. Buna karşı bizim yoğun atışlarımız oldu. Bunun karşılığında da bunun bedelini rejime çok ağır bir şekilde ödettik.
TRUMP, ‘PEKİ NE YAPARSINIZ’ DEDİ
İlginç olan bir şey daha var. DEAŞ’lıların kaldığı cezaeviyle alakalı olarak Sayın Trump’ın, “Peki biz bu cezaevini sizlere bırakırsak bu konuda burayı alır mısınız?” teklifine, ben kendisiyle yaptığım telefon görüşmesinde “Arkadaşlarımızla görüşmelerimizi yapalım, birlikte bu adımı atarız ve biz bunları alırız” dedim. “Peki ne yaparsınız?” sorusuna, “Kendi ülkelerine gitmek isteyenleri kendi ülkelerine göndeririz. Burada yargılanması gerekenleri de burada yargılarız.” dedim.
“ABD VE RUSYA İLE GÖRÜŞÜYORUZ”
PYD-YPG’nin gündeminin ne olduğu bellidir. Düne kadar ABD ile hareket eden bu terör örgütü şimdi rejimle anlaşmanın yollarını arıyor. Bu örgüte müttefikimiz diyen Batılı ülkelerin burada durup düşünmesi gerekiyor. O zaman ben soruyorum; “Sizin gerçek müttefikiniz kim? Türkiye mi yoksa PYD-YPG veya DEAŞ mı?” Artık biz DEAŞ’ı da sorabiliriz. Cezaevinden DEAŞ’lıları çıkaran bunlar ve buna ses çıkarmayan da sizsiniz.
“BİZLER ASLA ATEŞKES İLAN EDEMEYİZ”
Arabuluculuk teklifi Trump’tan mı geldi?
Evet. Şimdi de Trump’a bir teklifimiz oldu. Biz dedik ki bir heyet gönderin. Çünkü “Ateşkes ilan edin” diyorlar. Bizler asla ateşkes ilan edemeyiz. “Sizin teklifiniz vardı 20 mil, öbür tarafında Irak sınırına kadar. Biz şu anda bu 20 mil teklifinizi, Irak sınırından da 444 kilometre batıya olan bu bölgeyi tamamıyla boşaltmanın gayreti içerisindeyiz. Kimden? Terör örgütünden. Bunu boşaltana kadar bizim ateşkes ilan etmemiz mümkün değil. Çünkü biz burayı güvenli bölge olarak ilan ediyoruz. Burayı güvenli bölge haline getirdiğimiz zaman ülkemizdeki bunca o toprakların sahiplerinden arzu edenlere kendi topraklarına gidebilme imkanını da sağlamış olacağız. Ve onların lojistik desteğini, korumasını da biz temin edeceğiz. “Bu da sizinle daha önce yaptığımız görüşmedir” dedim. Çünkü bunların hepsi bizim bilgisayar kayıtlarımızda da var. Sayın Trump benim bu teklifim üzerine, önce Mike Pence ve Ulusal Güvenlik Danışmanı O’Brien’ı Türkiye’ye gönderiyordu. Fakat daha sonra galiba Pence’i gönderme kararını aldılar. Bu akşam Ulusal Güvenlik Danışmanıyla da İbrahim Bey bir görüşme yapacaklar. Ve büyük ihtimalle yarın bu heyet Ankara’da olacak ve görüşmeleri gerçekleştirilecekler.
“BİZİ AMERİKA’YA SOKMAMA GİBİ ŞEYLER VAR”
PYD/YPG hızla mevzi kaybediyor. “Harekatı durdurun” diye bize baskı yapıyorlar. Yaptırımlar açıklıyorlar. Bizim hedefimiz belli. Bizim herhangi bir yaptırım konusunda endişemiz yok. Biliyorsunuz bu yaptırımların içerisinde şahsım da dahil olmak üzere üç tane bakan arkadaşım ve bize vize koymak suretiyle bizi Amerika’ya sokmama gibi şeyler var. Ticari bazı yaptırımlar var. Yani bunlar herhalde insan tanımıyorlar. Böyle bir sıkıntıyı yaşıyoruz. Ben Sayın Trump’a da bunları ayrıca söyledim. Bir taraftan da bizi ayın 13’ünde ABD’ye davet ediyorlar.
MÜNBİÇ VE KOBANİ İÇİN RUSYA VE ABD İLE GÖRÜŞMELER DEVAM EDİYOR
Dün akşamki konuşmada 13’ündeki davet yinelendi mi?
Ona girmedik. Başka konular vardı. Bizim hedefimiz belli. Teröristlerin 32 kilometrelik alanın dışına çıkması ve bu hattın Fırat Nehri’nden Irak sınırına kadar tarafımızdan güven altına alınmasıdır. Münbiç ve Kobani konusunda da Ruslarla ve Amerikalılarla görüşmelerimiz devam ediyor. Bu arada Putin ile yapacağım görüşmeden sonra belki günü birlik ikili bir görüşmeyi bu ara yapma durumum olabilir. Münbiç biliyorsunuz Amerikalıların daha önce bize “90 gün içerisinde tamamen boşaltıp teslim edeceğiz” dedikleri yerdi. Şu anda ise rejimin Münbiç’e çok ciddi bir baskısı var. Ama terör örgütü içeride. Onları boşaltarak değil. Boşaltıp da oraya girmiş olsa bizim de diyecek lafımız yok, ‘burayı gerçek sahiplerine teslim ettiler’ diyebiliriz. Ama böyle bir şey yok. Yine YPG orada. O zaman ne farkı var bu işin. Sadece etiket değişiyor.
Dün sayın Trump’a ifade ettiğim gibi bizim Kobani veyahut başka bir yere saldırmak, Kürtleri ve sivilleri hedef almak gibi bir hedefimiz yok. Buraları güven altına almayı hedefliyoruz. Çalışmalarımızı da bu çerçevede yürütüyoruz. Tabi burada da bir çelişkiye dikkat çekmek istiyorum. ABD hem buralardan çekiliyor hem de bize “buralara girmeyin” diyor.
ALMAN DIŞİŞLERİ BAKANI ÇIKMIŞ, HADDİNİ BİLMEZ ADAM
Münbiç’e rejimin girmesi benim için çok çok olumsuz değil. Niye? Sonunda bunların kendi topraklarıdır. Ama burada terör örgütlerinin kalmaması benim için önemli. Yani bizim onlara söylediğimiz “Burada YPG/PYD kalacak mı kalmayacak mı?” Sayın Putin’e de ben bunu söyledim. Eğer terör örgütlerinden Münbiç’i temizliyorsanız, buyrun buranın bütün lojistiğini siz sağlayın veya rejim sağlasın. Ama yok bunu böyle yapmayacaksınız, oradaki aşiretler bize ‘gelin bizi kurtarın’ diyor. Çünkü Münbiç’in tamamına yakını yüzde 85-90’ı Arapların. Kürtlerin değil. Fakat şu ana kadar böyle bir şeyin cevabını ne Sayın Putin’den aldık ne de rejimden bize böyle bir şey ulaştı. Kobani’ye gelince, biliyorsunuz daha çok Kürtlerin bulunduğu bir yerdi.Alman Dışişleri Bakanı çıkmış, haddini bilmez bir adam, ‘Türkiye’ye silah satmayacağız’ diyor. Aman yandık! Ben kaybetmem siz kaybedersiniz.
Hasan Ruhani açıklama yapsa da İran sokaklarında PKK’ya destek var?
Görmedim. O işin altında yatanı tahmin edebiliyorum. Ruhani ile görüşeceğim. Çünkü dünyada herkes İran’ı tek başına bıraktığı zaman yanındaydım. ABD yine karşısındaydı. Obama bana o zaman “Sizden bir ricam olacak. Bu işe onay ver” dedi. Biz geçici üyeydik. Kusura bakmayın biz tükürdüğümüzü yalamayız. Biz sizin belirlediğiniz esaslar dairesinde bu adımı attık. Biz bu adımı bu şekilde attık. O zaman da “Lübnan’ı uyarsanız, o zaman o çekimser kalsa…” Lübnan çekimser kalsa ne olur kalmazsa ne olur. Zaten daimi üyeler olarak karar verdiniz mi iş bitiriyor. Bunları komple bir karar çıkarma alışkanlıkları olduğu için. Şimdi bunu Ruhani’ye hatırlatacağım.
Putin’in bakış açısı… PKK ile Kürtleri aynı görüyor Rusya medyası?
Bu akşam görüşeceğim. Bunlar işi yanlış yorumluyorlar. Batı nasıl verdiğimiz mücadeleyi Kürtlere karşı yapıyormuş gibi veriyorsa, demek ki o medya bu işin aynısını uyguluyor. Halbuki hiç alakası yok. Bu örgütün içinde Fransalı, Hollandalısı var. Bunlar Kürt mü?
Trump IŞİD’lileri Türkiye’nin devralmasını istiyor?
Bu DEAŞ’lıların olduğu cezaevleri sadece Rakka’da değil. Kuzey tarafta da var. Bunları alırız. Kaldıkları cezaevlerine cezaevi demek zor. Yabancı savaşçıları kendi ülkelerine göndeririz. Tutuşacaklar. Fransa diyecek “göndermeyin”, Almanya diyecek “göndermeyin”. Ondan sonra cezaevlerinde kuracağımız mahkemelerde bunları yargılamaya geçeceğiz. Bu sınırdakilerin dışındakileri ABD düşünsün.