CEMİL TOKPINAR
Bilmiyorum, hep bana mı rastlıyor, yoksa siz de fark ediyor musunuz? Namazını kılan kardeşlerimizin neredeyse yüzde 99’u Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin düzenlediği uzun tesbihatı beş vakit yapmıyor.
Hatta bazıları kısa tesbihatı bile ihmal ediyor.
Oysa özellikle 1970’li, 80’li yıllarda iman ve Kur’an hizmetiyle tanışan herkes her fırsatta Risale-i Nur’u okur, namaza dört elle sarılır ve namazın arkasındaki uzun tesbihatı ve duayı tavizsiz bir şekilde yapardı.
Yıllar geçtikçe ihmaller başladı.
O kadar ki telefon konuşmaları ve mesajları, derken sosyal medya hesaplarıyla uğraşmak her şeyin önüne geçti.
Öyle bir duruma geldik ki uzun namaz tesbihatı sadece kandillerde, okuma kamplarında, manevî gecelerde yapılır oldu.
Ben uzun namaz tesbihatının faziletini anlatıp teşvik ederken bir de ne göreyim! Kısa tesbihatı ve namaz duasını bile ihmal edip hemen aynı mekânda dost muhabbetleri başlıyor.
Bu gidiş nereye dostlar?
Henüz Üstadımızı gören binlerce Nur Talebesi aramızdayken, ömür boyu uzun namaz tesbihatını ihmal etmeyen Hocaefendi sağ iken böyle olursa, gelecek yıllardaki ihmalleri hayal bile edemiyorum.
Gelin şu gidişe bir dur diyelim ve namaz tesbihatını tavizsiz yapmanın yollarını bulalım, hatta bununla kalmayıp çevremize anlatarak insanları, eşimizi dostumuzu teşvik edelim.
Uzun namaz tesbihatını ihmale götüren sebepleri ve bunları aşma yollarını kısaca yazmak istiyorum. Ki problemin çıkış noktalarını tespit edip tesbihatı yapmadaki engelleri ortadan kaldıralım.
- Tesbihatın önemini bilmemek
Kısa namaz tesbihatı ve namazdan sonraki dua, sünnet-i müekkededir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) neredeyse hiç terk etmemiş ve sahabe efendilerimize de tavsiye etmiştir.
Üstad Hazretleri ise ayet ve hadislerden istifade ederek uzun tesbihatı düzenlemiş, kendisi yaptığı gibi talebelerini de devamlı teşvik etmiştir. Hatta namaz tesbihatında tembellik gösteren bir talebesi vesilesiyle özel bir mektup yayınlamıştır. Kastamonu Lahikası’nda yer alan bu mektupta, namaz tesbihatını tarikat-ı Muhammediye (s.a.v.) olarak nitelendirmiş, bütün evradlardan üstün olduğunu belirtmiştir.
Tesbihatın önemini hakkıyla bilirsek, daha şevkle yapar, asla terk etmeyiz. Bu konuda daha önce yayınlanan “Namaz tesbihatı evradların en faziletlisidir” başlıklı yazımızı ara sıra okumanızı ve çevrenizle paylaşmanızı tavsiye ediyorum. [İlgili link]
- “Çok uzun, zamanımız yok” düşüncesi
Namaz tesbihatına engel olan sebeplerden birisi, “Uzun tesbihat çok zamanımızı alıyor, oysa acil işlerimiz var” düşüncesidir.
Böyle düşünen kişi birçok boş, faydasız ve gereksiz işlerde kaybettiği zamanı düşünsün. Namaza ayıracağı zamanı planlarken tesbihat ve duayı da hesaba katsın. Çünkü yemek, çay, sohbet, gereksiz konuşmalar ve sosyal medya meşguliyetlerine uzun zaman ayırıp namaz ve tesbihata gelince zaman darlığından söz etmek gerçekçi olamaz.
Ayrıca namaz tesbihatı ve duası, sanıldığı kadar zamanımızı almaz. Bu konuda nefsimizin itirazlarını ve şeytanın vesveselerini susturmak için namaz tesbihatının çeşitli bölümlerini kronometre tutarak hesap edebiliriz.
Mesela, 33’er defa Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahüekber demek bir dakika tutmaktadır. Uzun tesbihatı ilave edersek, öğle ve yatsı için üç dakika, ikindi ve akşam için sekiz dakika, sabah namazı için on dakika ayırmak gerekir. Tabiî ki bunlar kişinin okuma hızına göre değişebilir.
Yaklaşık yarım saat vererek beş vakit uzun tesbihatı tavizsiz yapmak mümkündür. Bunu bir anda olmayıp beş parçaya bölerek yapmak ise ayrı bir kolaylıktır.
- Tesbihat yürürken ve çalışırken de yapılabilir
Bazen zamanını çok iyi düzenleyenler bile bazı namaz vakitlerinde sıkıntı yaşayabilirler. Okulda, iş yerinde veya işe gidip gelirken belirli saatlerde yoğunluk olabilir.
Bu gerekçe de namaz tesbihatını engelleyemez. Çünkü mümkünse kısa tesbihatı namaz kıldığımız yerde yapıp uzun tesbihatı yolda yürürken, araba kullanırken, evde veya iş yerinde bir işle uğraşırken de yapabiliriz. Eğer zaman bakımından çok sıkışıksak kısa tesbihata da aynı formülü uygulayabiliriz. Elimiz meşgulse kısa tesbihatımızı dilimizle sayabiliriz. Her üç tesbihten sonra bir, iki, üç… diye sayarız, 11 olduğu vakit 33 kez demiş oluruz.
Hatta araba kullanırken veya iş görürken tesbihatın CD’sini açıp kendimiz de tekrar ederek dinleyebiliriz.
Tam zamanında yapamıyorsak bile diğer vakit girene kadar ne zaman müsaitsek namaz tesbihatını yapabiliriz. Hatta diğer vakit girse bile henüz onun namazını kılmamış isek, iş ve yol hemen kılmamıza da engelse, önceki vaktin tesbihatını yapmamız mümkündür. Böylece Rabbimizi unutmadığımızı, sadece elimizde olmayan sebeplerden dolayı geciktirdiğimizi göstermiş oluruz.
- Tesbihatı besteli bir şekilde yapmak şart değildir
Tesbihatı terk etmenin sebeplerinden birisi de mutlaka besteli ve müzikli bir şekilde yapmayı istemektir.
Kur’an dâhil hiçbir dua, zikir ve tesbihin besteli ve makamlı yapılması şart değildir. Normal şekilde okumak sevap almak için yeterlidir.
Ancak zaman ve mekân müsaitse tesbihatı topluca ve müzikli bir şekilde okumak, ayrı bir aşk ve şevk vermekte, insanları coşturmaktadır. Böylece akıl ve kalp ile birlikte duygular da lezzet almaktadır.
Fakat zaman darsa tesbihat çok zaman alıyor diye terk etmek yanlıştır. Müzikli yapılınca normal okumanın bazen iki üç katı daha fazla zaman gitmektedir. Terk etmek yerine bir kişi müziksiz ve normal bir şekilde sesli okumalı, diğerleri de içinden tekrar etmelidir.
- Sohbet, ders ve istişare tesbihata mâni olamaz
Biz sohbetlerimizi ve istişarelerimizi, insanlar Rabbine ibadet etsin, namaz kılıp tesbihat yapsın, dua etsin diye yapıyoruz. Eğer ders ve istişare yüzünden tesbihat ihmal edilirse, amaç araca feda edilmiş olur.
Hizmetlerimizin kurucusu olan Üstad Hazretleri, sabah namazından sonra yaptığı Risale derslerinden önce tesbihat yoklaması yapar, talebelerine tek tek “Tesbihatını yaptın mı?” diye sorarmış. Bir kişi bile yapmamışsa yapmasını söyler, yaptıktan sonra derse başlarmış.
Acaba hangi dersimiz ve istişaremiz Üstadın dersinden daha faziletli, daha sevaplıdır? Ve hangimizin tesbihat yaparken geçen zamanı, Üstad hazretlerinin zamanından daha kıymetlidir?
Tesbihatımızı yaparsak, Allah’ın izni ve inayetiyle sohbet, ders ve istişarelerimize de feyiz ve bereket gelir, işimiz kolaylaşır, isabetli kararlar alınır, kayıp gibi gördüğümüz zaman belki de on katıyla bereket getirir.
- Sosyal medyayla meşguliyet tesbihatı engellememeli
Sosyal medya, dengeli ve isabetli kullanılırsa çok faydalı bir nimettir. Ancak gereğinden fazla zaman harcanır, bir tür umumî gıybet ve eleştirilerin vasıtası olursa zamanı israf eden bir canavara dönüşür.
Nitekim tesbihatı ihmal edip hemen telefondan sosyal medya hesaplarına girmek, bazen de tesbihat ve dua yaparken bile telefonla oynamak büyük bir kayıptır, Rabbimize karşı ciddiyetsizlik ve saygısızlıktır. Çünkü dua ve zikirle meşgulken başka bir şeyle ilgilenmek huşu ve huzurumuza mani olur, sevabını azaltır, belki de yok eder.
- Herkes kendi başına yaparsa ihmal edilebiliyor
Aslında namaz tesbihatını ve duasını geniş zaman ayırarak herkesin kendi başına yapması sünnete daha uygun olur.
Ancak bu düşünceyle tesbihat topluca yapılmazsa, maalesef terk etmeye sebep olabiliyor. Hep birlikte yapılmayınca ihmaller, sohbete başlamalar, çekip gitmeler baş gösteriyor.
Nitekim Osmanlı’dan beri camilerimizde müezzin ve imam eşliğinde yapılan tesbihat her ne kadar bid’a-yı hasene de olsa uygulamada netice almak bakımından en güzelidir.
Mekke ve Medine’de sünnete tam uymak adına fertlerin kendi başına yapmaları için topluca tesbihat yapılmadığı görülür. Ne yazık ki insanlar topluca yapmadıkları gibi kendi başlarına da yapmamakta, farzı kılan çekip gitmektedir.
Aynı uygulamayı cemaatle namaz kılan küçük büyük birçok grupta gördüm. Maalesef kendi hâline bırakıldığında insanlar tesbihat yerine başka meşguliyetlere dalmaktadırlar.
- Ezberlememek ihmale sebep olamaz
Bazı kimseler de ezberinde olmadığı için tesbihatını yapamadığını söylüyor. Oysa namaz kitapçığını yanımızda taşıyarak, telefon uygulamasından takip ederek pekâlâ yapabiliriz.
Ayrıca hiç anlamadığım bir husus da yıllardır hizmetin içinde bulunan, hatta vazifeli olan kimselerin hâlâ tesbihatı ezberlememiş olmalarıdır. Bazı kimseler de hepsini bildikleri halde “Sübhaneke yâ Allah” ve Ecirnaları ezbere bilmemektedir.
Tesbihatı ezberlemek çok mu zor? Asla! Tek yapacağımız, ezberlemek için gayret etmek. Beynini zorlayan birkaç günde ezberler. Ama ezberlemeye çalışmayan 50 yıl boyunca dinlemeye devam eder.
- Tek başına yaparken tesbihata odaklanmak gerekir
Eğer namazınızı yalnız kılmış veya cemaat dağılmaya başladığı için siz kendi başınıza yapmak zorunda kalmışsanız, hiç çevreyle ilgilenmeden tesbihata odaklanmanız gerekir. Etrafınıza baktığınız an, “Nasılsın ağabey?” diye uzatılan bir eli tutmak ve sohbete başlamak zorunda kalabilirsiniz. Laf lafı açar ve tesbihata elveda demiş olursunuz.
En iyisi tesbihata dalmak, etrafla ilişkiyi kesmek ve birkaç dakikada bu muhteşem hazineyi okumaktır.
Çünkü dost ahbap muhabbeti, Allah’la muhabbete engel olabilir. Oysa önce Rabbimize tesbihle dua yapılmalı, sonra dostlarla muhabbet edilmelidir.
Tesbihat Üstada talebeliğin şartıdır
Kısa ve uzun tesbihatı her gün beş vakit tavizsiz bir şekilde yapmak Bediüzzaman ve Risale-i Nur’a talebe olmanın da bir şartıdır. Çünkü o “dost, talebe ve kardeş” kavramlarının özelliklerini açıkladığı mektubunda, “Bu üç tabaka dahi beni manevi dua ve kazançlarında dâhil etmek şarttır” demiştir. Acaba tesbihatı bile yapmayan, Üstadına nasıl dua edecektir?
Kur’an’dan aldığı “acz, fakr, şefkat ve tefekkür” tarikini anlatırken talebeliğin şartlarını sıralamış, “Bilhassa namazı ta’dil-i erkân ile kılmak, namazın arkasındaki tesbihatı yapmaktır” ifadesini kullanmıştır.
Lütfen, burada saydığımız hususlara dikkat edip tesbihat ve duaya dört elle sarılalım, tavizsiz olalım, ebedî hayatımıza yatırım yapalım.
Eğer burada saydığımız noktaları faydalı buluyorsanız çevrenizle ve dostlarınızla paylaşın ki, salgın bir hastalık gibi herkese bulaşan tesbihatı terk etme illetinden hep birlikte kurtulalım.