Gazeteci Tuncer Çetinkaya, 15 Temmuz gecesi yandaş medyada tutuklanacak gazeteciler listesine yer alan isimlerden biri .
Memleketinde iken tutuklanıp cezaevine gönderilen Çetinkaya cezaevinde ciddi sağlık sorunları yaşadı ve bir çok defa hayati tehlikeler atlattı. Sağlık sorunları sebebiyle tahliye edilen usta gazeteci Almanya’ya göç etmek zorunda kaldı. 25 yıldır gazetecilikten başka iş yapmayan Tuncer Çetinkaya yaşadıklarını Almanya’nın saygın gazetelerinden Die Welt’e anlattı.
İşte Alman Die Welt gazetesinindeki röportajın tamamı:
Türk hükümetinin terörist olduğunu düşündüğü adam, masanın üzerine tereyağlı bisküvi koyuyor. Ayrıca çay demlemiş. Almanya’nın batısında bir yerde Anadolu misafirperverliği. Tuncer Çetinkaya’nın nerede yaşadığını kimse tam olarak bilmemeli. Kaçırılma ve Türkiye’ye geri götürülmesi ihtimalinden tedirgin kendisi.
Çetinkaya yaklaşık bir yıldır Almanya’da yaşıyor. Yeni bir binada küçük cazibeli bir dairede üç ev arkadaşı ile birlikte yaşıyor. Yeni ikamet ettiği yerde yapılacak çok şey yok, diyor: parmaklarıyla dört dükkan olduğunu gösteriyor. Boş zamanlarının çoğunu Almanca öğrenmek için değerlendiriyor.
Çetinkaya, Türkiye’deki yaşamının oldukça farklı olduğunu hatırlatıyor. Uzun yıllar boyunca İstanbul’da gazeteci olarak çalıştı, siyaset, terörizm, sosyal değişme üzerine haberler yaptı ve kitaplar yazdı. Bir dönem Antalya’da Anadolu Ajansı’nın Müdürü olarak görevini sürdürdü. Sonra darbe girişimi…
Ve Çetinkaya tutuklandı.
2016 yılının Temmuz ayında gerçekleşen askeri darbenin ardından, çoğu yeterli soruşturma yapılmadan “temizleme dalgası” kurbanı olan bu kişilerin arasında 300’den fazla basın mensubu da var.
Gülen hareketine veya başka terör oluşumlarına destek vermekle suçlandılar. Çetinkaya da – Türk hükümetine göre – bir darbeci. Bir yıldan fazla bir süre hapiste kaldı ve 2018 sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilince bunu ülke dışına kaçmak için bir fırsat bildi.
Hapiste yaşadıklarını anlatmakta zorlanıyor: “Aşağılandım, işkence gördüm ve ölüm korkusu. Beni ayakta tutan sadece iki şey vardı: inancım ve ailem.”
Türkiye’de işkence görmüş diğer mağdurlarla Karlsruhe’de (Alman Federal Savcılığına) Türk devletine karşı dava açtı. Evrensel yargı yetkisi kapsamında işkence gibi insanlığa karşı işlenen suçlar, Almanya’da işlenmemiş olsa dahi, yargı konusu olabiliyor.
Çetinkaya İngiliz rekor sahibi futbol şampiyonu Manchester United’ın logosu olan koyu renkli polar giyinmiş. Gazetecinin hapishane yatağında oturduğunu gösteren bir fotoğrafı var. Saçları kısa, cezaevinde 30 kilodan fazla kaybetti. Bugün aklar düşmüş saçları geri taranmış, daha güçlü görünüyor. Batı Almanya’daki boş mutfakta oturan Çetinkaya’nın fotoğraftaki adam olduğuna inanmak güç.
Erdoğan Basın kuruluşlarını hedef alıyor.
Tutuklandığında 26 yıldır gazeteci olarak çalışıyordu Çetinkaya. Uzun bir süre ülkenin en fazla tirajlı gazetesi olan muhafazakar ve Gülen hareketine yakın olan “Zaman Gazetesinde”. Gazete muhalif yayınlarıyla öne çıkıyordu. İlk önce Gazeteyebaskı yapıldı ardında da 2016’da Kayyım olarak hükümet kendi adamlarını atadı.
Darbe gecesi Cetinkaya “Lanet olsun darbecilere” şeklinde bir yorum yazmış. 28 Şubat sürecinde de darbecileri bir kitabında ağır eleştirdiğini hatırlatıyor. Darbe ile hükümetlerin devrilmesi için meşru bir yol olarak kabul etmediğini açıkça söylüyor
Ancak, İstanbul ve Ankara’da jetler hala havada iken adını hükümüte yakın bir Twitter hesabından yayımlanan bir fişleme listesinde adı yayınlanmış. Tutuklanması gereken gazeteciler diye bir yazı ile. 23 Temmuz günü ise o vakit 47 yaşında olan Çetinkaya tutuklanıyor.
Hapishanede ilk günler en kötüler arasında. Çetinkaya’nın tarif ettiği de bu – pek çok diğer tutuklu gibi. BM İşkence Özel Raportörü bir raporunda Türk hapishanelerinde “falaka, dayak, tehditler ve çeşitli cisimlerle tecavüz” vakalarından bahsediyor. Özellikle darbeden sonraki ilk birkaç gün içinde Polis, kurulan geçici merkezlerde bu yöntemleri kullanmış.
Kısa bir sürede Çetinkaya üç farklı şehirdeki Cezaevlerine naklediliyor. Aksaray, Nevşehir ve Antalya. Avukatıyla görüştürülmüyor. Ailesi ile de. Hakkında hangi suçların istinat edildiği bilinmiyor.
“20 kişi ile birlikte 5m2 bir hücrede kaldık. Oturmak bile imkansızdı” diye hatırlıyor. “İçlerinden tek tek bazı mahkumları alıp gözlerini bağlayarak götürüyorlardı ve bınanın çatısına çıkarttıktan sonra aşağı atmakla tehdit ettiler” diye ekliyor Çetinkaya „Avazları çıkana kadar bağırıyorlardı, korkuyorlardı” psikolojik baskı yapıyorlardı yani.
Memurlar ifade almak ve başka muhalifleri hakkında itiraf almak için bu işkenceleri yapıyorlar. Ülkenin dört bir yanında bu metot uygulanıyor. Çok sayıdaki insan hakları kuruluşunca BM’ye iletilen ve Die Welt’in de ulaştığı raporlarda, darbe sonrasında sistematik bir şekilde işlenen işkencenin nasıl yapıldığı kaydedilmektedir.
Çetinkaya sessiz. Gazeteci olduğunu ve darbenin kim tarafından yapıldığını hukuki olarak araştıramayacağını belirtiliyor. Bilmiyor.
Abdullah Bozkurt Tuncer Çetinkaya’nın eski bir mesai arkadaşı. Bozkurt’ta İsveç’te sürgünde ve Die Welt ile yaptığı bir görüşmede şunları dile getiriyor: „Tuncer önemli bir gazeteci. Güçlüleri ve hükümeti eleştirmekten hiç çekinmedi ve bunların yasadışı işlerine ilişkin belgeleri bulması durumunda bunu yargıya taşımaktan geri adım atmadı hiçbir vakit. Muhalif olmanın bedelini ödüyor”
Çetinkaya yüksek tansiyon ve böbrek rahatsızlığı ile hapishanede bekliyor. İlk başta hiç ilaç verilmiyor. Daha sonra da düzensiz olarak alabiliyor ilaçlarını. Gardiyanlar ne olduğunu bilmediği ilaçları kendisine veriyor çoğu zaman. Sağlık durumu her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Çetinkaya’nın böbreği işlevini yitirmiş. Die Welt Gazetesinin elindeki doktor raporları da bu kayıtlı.
Çetinkaya: „En kötüsü psikolojik işkenceydi “
Cezaevi yetkilileri onun acısını görmezden geliyor. Çetinkaya “şok” diyor. Bütün o yıllar ülkesinde, hukuk devletine, Cumhuriyete inanmıştı. Oysa anlıyor ki: bunların hiçbirinin değeri yok. Gazeteci ilk defa hapishanede ölebileceğini düşünüyor.
Çetinkaya, “En kötüsü psikolojik işkencelerdi ” diyor. Tecrit. Hakaretler ve tehditler. Unutulma hissi. Bugün bile Çetinkaya bunların sonuçlarından mustarip. Almanya’da psikiyatrik tedavi görüyor, endişe hissi ve depresyonda. Elimizdeki bir doktor raporunda, cezaevindeki işkencelere işaret ediyor.
Gazeteci ailesinden ayrı yaşıyor, aile birleşimi kapsamında karısını ve çocuklarını Almanya’ya getirmeyi bekliyor. Güvenlik nedeniyle başka Türkiye dışına çıkmışlar. Çetinkaya’nın ailesi, vatanlarındaki özgürlüklerinden endişe ediyorlar. Hapsedildikten sonra kızı Rahime Gül, uluslararası medya kuruluşlarını duygusal bir mektup yazdı: bir yardım çağrısı. “Babam masum ve mahkemede kanıtlanacak. Ama babamın sağlığını nasıl geri getireceksiniz? Hapishanede daha fazla kalmamalı” dedi.
Çetinkaya hapishanede fıtık olunca günlerce yardım bekliyor. Doktor görmesine izin verilmiyor. Gardiyan bir seferinde: „Ağzından köpük gelirse doktora götürürüz, kameraya el salla“ diye alay ediyor. Sonra bir gün ansızın hastaneye götürülüyor. Herhangi bir bilgi verilmeden. Olacak ameliyattan ailesinin de bilgisi yok. Kelepçeleri ancak ameliyat masasında çıkartılıyor. O da doktor ve hemşirelerin işlerini daha rahat yapabilmeleri için. Askerler eşliğinde ameliyathaneye girmiş zaten. Ağır suç işlemiş bir mahkum gibi teşhir edilmiş. Sonra doktorlar işlerini yapıyor.
Kendine geldiğinde kanlı bir ameliyat önlüğü var üzerinde. Sonra kendini, hastanenin tutsaklar için ayrılmış aşırı soğuk bir odasının zemininde buluyor. Hareket edemiyor. Tuvalete sürünerek gitmek zorunda kalıyor.
„Beni ölüme terk ettiler “
Ameliyatın kendisine yardım edilmek için yapıldığına inanmıyor Çetinkaya bugün. Ameliyatın kendisini zayıf düşürmek için yapıldığını düşünüyor. ”Beni öldürmek istemiyor, beni ölüme terk ediyorlar” diye ekliyor Çetinkaya. Hapishanedeki ilk ölüm olmazdı bu. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının bir raporunda 2016 sonrasında Türk hapishanelerindeki 61 şüpheli ölüm vakası bildiriliyor.
2018’ın sonunda neden serbest bırakıldığını kendisi de bilmiyor. Bugüne kadar mahkemesi de sonuçlanmadı. Ama her an yeniden tutuklanabileceğini tahmin ediyor. Eğer öyle bir şey olması durumunda yaşayarak hapishaneden çıkacağına inanmıyor. Bu nedenle kaçmayı kararlaştırıyor. Detaylar hakkında bilgi vermek istemiyor. O dönem de Türk medyası kendisinin öldüğü haberini veriyor. Şubat 2019’da ise Almanya’da olmamasına rağmen burada olduğuna ilişkin haber yapıyorlar.
Haberler Çetinkaya’yı korkutuyor. Erdoğan’ın Almanya’da fanatik taraftarları olduğunu biliyor ve bunların muhalifleri hedef gözettiklerini biliyor. Daha önce Die Welt’in de yazdığı gibi, Türk İstihbaratı yurtdışında yaşayan en az 31 muhalifi operasyonla darbe sonrasında Türkiye’ye geri getirdi. Bu nedenle Çetinkaya, Human Rights Defenders derneği ve dört işkence gören kişi ile birlikte Federal Savcılıkta Türk hükümetine karşı işkence ve insanlığa karşı işlenen suçlar çerçevesinde dava açtı. Diğer iki kişi de WELT gazetesince biliniyor. „Ümit ile yaşıyorum “, diyor Çetinkaya ve ekliyor. „Bir gün adalet tecelli edecek”