Tarih 27 Eylül 2019’u gösterdiğinde, ‘Yunanistan’ın Sakız Adası açıklarında içinde 19 kişinin olduğu tekne battı’ haberi yüreklere kor gibi düştü.
ALİ MİRZA YAZAR- TR724.COM
Kazadan büyük oğlu Bedirhan’la birlikte sağ kurtulan Aslan Oğuz Zenbil, eşi Meltem Zenbil (40), 12 yaşındaki oğlu Mustafa Said ve kayınvalidesi Kevser Sezer’i (58) kaybetti. Ciğerparelerini Sakız Adası’nda toprağa veren Oğuz Zenbil, ’’Hamdolsun cenazelerini bulabildim. Defnedebildim. Mezarlarını yaptırabildim. Sevdiklerinin cenazesine kavuşamayanlar da var’’ diyecek kadar mütevekkil. ’’İnanıyorum ki şehit oldular. Rüyalarında güzel görenler var. Kadere rızamız sonsuz. Ancak bir daha göremeyecek olma hissi insanı hüzünlendiriyor, içini acıtıyor.’’ diyor.Belçika’nın Hasselt şehrinde açılan Tenkil Müzesi’nde eşi, evladı ve kayınvalidesine ait eşyaların sergilendiği bölümde Oğuz Zenbil ile konuşurken, röportajımız Zeynep Vildan’ın araya girmesiyle bölündü.
Takipçilerimizin Tr724’te yayımlanan hikayesinden tanıdığı Meriç’i protez ayaklarıyla 12 km yürüyerek geçen Zeynep Vildan, bastonuyla ağır ağır Oğuz Zenbil’in yanına geldi ve taziyede bulundu: ’’Onlar Rabbimin yanına gittiler. Rabbimin rızası için hicret eden insanlar yine Rabbimin rızası içinde vefat ettiler. Allahım acılarınızı azaltsın. Çok zor. Ben biliyorum.’’
Gözyaşlarıyla Zeynep Vildan’a sarılan Oğuz Zenbil, kendisine teşekkür edip dua istedi: ’’Gittikleri yer, durumları, şehitler yani. Bizimkisi onların vefatından öte ayrılık acısı. Onlara bir daha sarılamamak, insanın evladına sarılamayacak olması… bu yani. Onların hasreti… Sen de bizden dualarını esirgeme..’’
Yaşanan diyaloğa şahit olanlar ve Oğuz Zenbil gözyaşlarını tutamazken, Zeynep Vildan acılı babayı ’’Rabbim sana çok güzel bir yer verecek inşallah. Sabır edin. Cennetine alacak.’’’ ifadeleriyle teselli etti.Oğuz Zenbil’e, kendilerini bu yolculuğa zorlayan şartları sorduğumuzda, ülkede yaşanan kıyım sürecinin boyutlarını gözler önüne seren şu ifadeleri sıraldı: 15 ay hapis yattım, kayınvalidemin davası devam ediyordu. Büyük ihtimalle ceza alacaktı. Artık bir daha hapis yatmak, evlatlarımızı anasız babasız bırakmak istemiyorduk. Özellikle küçük oğlum Mustafa Said rahmetli ‘Baba ayrılmayalım, hep beraber birlikte olalım istiyorum.’ diyordu. Cep telefonunu karıştırırken bir not buldum. Orada bir şeyler yazmış 24 Mart 2019’da. Annesi de not etmiş: ’’Telefonlarınızla oynamayın, televizyona bakmayın. Çocuklarınızla beraber olun. Çocuklarınızla ilgilenin.’’ Çok duygusal bir çocuktu ve çok etkileniyordu. Eşimin 10 ay, benim 15 ay cezaevinde kalmam bu süreci doğurdu. İçerisi yaşanacak yer değil. Özellikle de kayınvalidem ve eşim ‘gidelim’ diye bir karar alıyorlar. 22 Eylül’de Bursadan ayrıldık. 26 Eylül’de saat 9:30 gibi yola çıktık. 27 Eylül’de 00:30-01:00 arasında bindiğimiz tekne alabora oldu. 19 kişiydik. 7 kişiyi kaybettik. 4’ü 12 yaşındaki oğlum Mustafa Said’den de küçük çocuklardı. 5. çocuk benim oğlum Mustafa Said’di. Tekneye binmeden önce o küçük bebeği babasıyla battaniyede sallayıp uyuttuk. Geri kalanlar sağ ama sözün bittiği nokta, çok da bir şey söyleyemiyorum. Çok da birşey anlatamıyorum. Bizimkiler bir kefaret olsun, diğer acıların önüne geçecek bir set olsun. Rabbim kimseye bir daha böyle bir acı yaşatmasın. Evlat acısı, aile acısı.
Youtube kanalındaki ‘Merhaba ben Said her zaman müsait’ anonsuyla hatıralarda kalan Mustafa Said’i anlatmasını istediğimiz Oğuz Zenbil, ‘bir daha ayrılmama’ sözü verdiği evladını şöyle anlattı: ’’Mustafa Said’in Oyuncakları adında bir kanalı vardı. Çok güzel origami yapardı. Kartonlardan çakılar, evler üretirdi. Legoları çok severdi. Saatlerce onlarla uğraşır değişik şekiller yapardı. En son gelirken de karar vermiştik, 3D yazıcı alacaktık. Hatta bütün malzemelerini nereden alacağımızı da öğrenmişti. Ne şekilde çıkarılıyor, nasıl programlanıyor, bunları da öğrenmişti. 3D yazıcılarla yaptıklarını kanalında tanıtacaktı. Nasip olmadı. Çok güzel şiir yazardı. Karate yeşil kuşak sahibiydi. Cem Karaca, Barış Manço hayranıydı. Gitar kursuna yazdırmıştım. Bu süreç başlayınca gidemedi. İnşallah yurt dışında diyordum. Çok güzel karikatürleri vardı, çizimi çok iyiyidi. Öğretmenleri çok severdi. En çok üzüldüğü şey okulundan ayrılması olmuştu. Biz ona seni orada iyi bir okula vereceğiz yine iyi okullarda okuyacaksınız diye ümitlendirirken nasip olmadı…”
Cenazelerini Türkiye’ye bakan bir alanda defnetiklerini belirten Oğuz Zenbil, cenazelerine kavuşmuş olmalarına şükrettiğini vurguladı: ’’Tesellimiz o. Cenazelerimizi bulabildik. Sevdiklerini bulamayanlar var. Çok şükür namazlarını kıldık. Defnettik. En son kabirlerini de yaptık. Bu konuda duyarlı olan Yunanistan’a teşekkür ediyoruz. Bizimle oradayken de çok ilgilendiler.’’
Oğuz Zenbil, bundan sonraki hayatı için ise şunları dile getirdi: ’’Büyük oğlum Bedirhan’la beraberiz. O okula başladı. Ben dil kursuna başladım. Artık buradayız. Bakalım şartlar ne getirecek. Yeni bir hayat kuracağız. Rabbimin takdir ettiği süreyi yaşayıp, onların yanına gitmeyi bekleyeceğiz.’’