CHP’li Meclis Başkanvekili Levent Gök’ün, Kazakistan’da ‘Fetö’cülerin iadesini istemesi, AKP Lideri Tayyip Erdoğan’ın ‘dişime göre muhalefet bulamadım’ açıklamasına denk geldi.
Laf aramızda Erdoğan yanlış biliyor; dişime göre, kolay lokma demektir. Tam da CHP’yi anlatan bir deyim. Levent Gök, sosyal medyada gördüğü tepki üzerine “15 Temmuz’da bombalanan Meclis’te bulunup darbeye karşı çıkan bir milletvekili olarak iki elim yakanızdadır” şeklinde ikinci bir twit attı.
‘El’ deyince benim aklıma 2018 anayasa değişikliklerini mimarı Bekir Bozdağ’la elele fotoğrafları geldi. Bugün artık AKP’lilerin dahi ülkeyi çöküşe götürüyor diye itiraf etmeye başladığı sistem değişikliğinin görüşüldüğü oturumdaki samimi görüntü tepki çekmişti. Gök, o kareyi savunmak için Bozdağ’ı uyarırken çekilmiş olduğunu öne sürdü. Bütün mesele de bu zaten; CHP’deki bazı isimler AKP ve Erdoğan’a muhalefeti Zeki Müren’e izafe edilen ‘Alçak düşman alsana bombe’ kıvamında yapıyor.
Önceden ‘despotizm dalgaları onların kıyıları dövmeye başlamadan uyanmayacaklar’ diye düşünüyordum. Zamanla bu da doğru çıkmadı. Bir parti düşünün ki Genel Başkanı organize biçimde linç edilmek istensin ve bunun bile hesabını soramasın. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ölümden döndüğü saldırıda Levent Gök de yaralanmıştı. Saldırgan tutuklanmadı, üstüne üstlük AKP’lilerin madalya takmadığı kaldı. Gök, illa birinin yakasını tutmak istiyorsa o yumduğu atanın, onu azmettirenin ve kahraman muamelesi yapanın yakasını tutsun
15 Temmuz’la ilgili de tutulacak çok yaka var. Meclis araştırma komisyonu kurdu. Normal demokrasilerde parlamento, gücünü kullanarak bazı gerçekleri ortaya çıkarıyor. Bizde aylarca AKP üye vermediği için çalışamadı. Sonra muhalefet partilerinin istediği hiç bir tanık komisyona getirilmedi. Olayın muhatabı Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan tenezzül edip konuşmadı. Erdoğan bir işaretiyle komisyonu dağıttı. AKP’li Başkan Reşat Petek’in basın önünde teslim ettiği rapor kayboldu. O eksik ve önyargılı raporda bile ağızlarından kaçırdıkları gerçekler vardı. Bu yüzden Erdoğan tarafından buharlaştırıldı. 15 Temmuz’a dair genel kurulda araştırmaya dair tek oturum yapamamış parlamentonun başkanvekili olarak önce kendi yakasına yapışsın. Astlarının ‘bir emirle darbeyi önleyebilirdi’ diye eleştirdiği Genelkurmay Başkanı’nın yakasını tutsun. Sekiz saat önce öğrendiği girişimi Başbakan ve Cumhurbaşkanına haber vermediği öne sürülen MİT Müsteşarını sigaya çeksin. Darbeyi öğrendiği saatle ilgili dört farklı zaman söyleyen, en azından görevi ihmalle suçlanabilecek bürokratlarını koruyup terfi ettiren cumhurbaşkanına ‘ağa bu çelişkiler ne iş?’ diye sorsun. Kazakistan’daki gariban öğretmene çemkirmek ucuz kahramanlık.
Bir başka CHP’li Özgür Özel de KHK’lıları kabülünde Cemil Barlas ve Cem Küçük gibi yandaş trollere taş çıkaracak şeyler söylemiş. Cezaevlerindeki bebekli anneler için ‘Talimatla hamile kalıyorlar’ sakızını troller çiğnedikten sonra şimdi muhalefetin ağzına vermiş. Bakın size tüyo vereyim, oyunu bozmak için hamile ve bebekli kadınları tutuklamayın, olsun bitsin. Zaten kanun da öyle diyor, onu çiğneyerek, suç işleyerek yaptığınız şeyi yapmaktan vazgeçin. Tuzağı boşa çıkarın.
Uluslararası insan hakları kuruluşları ispat etmişken ‘işkence yok’ demek nasıl bir ruh halidir. Hatta Anadolu Ajansı eliyle işkence fotoğraflarını paylaşıp gözaltındaki insanlara gözdağı verdiler. Erdoğan işkencecileri korumak için kanun bile çıkardı; Özel hâlâ inkar ediyor. Kadına şiddeti protesto etmek üzere toplanan kadınlara meydan dayağı atan polisin kimsenin görmediği hücrelerde ne yapabileceğini kestirmekten aciz mi? Sanmıyorum. Bu bakar körlüğün özel bir sebebi olmalı!