Benim için yepyeni bir tâbir, böyle bir tâbiri hiç duymamıştım, aklıma da gelmemişti, fakat “this is Amerika” burada bâzı şeyler “full time” yaşandığı gibi, demek ki “part time” da yaşanabiliyor.
Ee nede olsa özgürlükler ülkesi.
Fakât itirâf ediyorum, İslamiyet’in “part time” yaşanabileceği ve kabul edilebileceği aklımın köşesinden bile geçmemişti, ne diyeyim hayret ettim !
Mesele şu ; buraya ilk geldiğim dönemlerde aynı işyerinde berâber çalıştığım bir şahıs, kendini “part time Müslümân” sözü ile târif ediyor, yâni hayâtının bir parçasında Müslümân gibi göründüğünü, diğer “esas parça” da ise aslâ kendini Müslümân olarak kabul etmediğini söylüyormuş.
Gününün yahut hayâtının bir parçasında Müslümân gibi davranmaya mecbur kalan, giyim kuşam ve tavırları ile bu izlenimi veren fakat genel olarak bu şekilde yaşamayı kabul etmeyen, kalbî ve ruhî olarak aslâ İslâm’a teslim olmayan, istediğini dilediği şekilde yapan insanlar yok mu aramızda ?
Bugüne kadar teşhise çalışmamıştım, düşünmemiştim ama varlar, aramızda yaşıyorlar, sâdece biliyordum, biliyoruz.
Acaba ?
Sonra düşündüm ikilemli, ikircikli, duâl yaşanan İslâmiyet “part time” olarak tâbir edilebilir mi? diye.
Yada şöyle söylemek doğru mudur,
• keyfe mâ yeşâ yaşayıp,
• bâzen (göstermesi gerektiğinde) dinin emirlerine uyup,
• bâzen uymayan,
• neredeyse hayatını tam ortadan ikiye bölen, baskı ile aile çevresinde, bulunduğu grup içinde müselman görünüp baskının olmadığı alanda her şeyi salıveren
• kalben ve rûhen İslâmiyeti kabul etmeyip şekil-şemâl ile tepkiden kurtulmak,
• yâhut menfaât için “Müslümân” gibi görünen insanlar, ki biz bunlara istilâhi mânâda “münâfık” diyoruz, acaba def-i belâ kabilinden İslâm’ı “part time” yaşıyor denilebilir mi ?
Hayır.
Yanlızca kendilerini aldatıyorlar
Toplumu aldattıklarını düşünüyorlar ama kendilerinden başka kimseyi aldatamıyorlar, hele hele Cenâb-ı Hakkı aslâ ve kat’a.
İslâmiyet’i hiçbir şekilde yaşamıyor, kabul etmiyorlar.
• Aslında inşâAllâh, mâşâAllâh ile çalan-çırpan,
• yanlız menfaati için yaşayan,
• Müslüman’ın helâl malını gasp eden,
• harâm yollarla etrâfını fakirleştirip kendi zenginliğini artıran,
• Kur’ânî tâbirle “müzebzebin”, bir oraya bir buraya zıp-zıp zıplayan,
• namâz kılıyor görüntüsü içerisinde, ama kesilikle namâz kılmayan,
• bâzen “rol icâbı namâz” ile insanları aldatan,
• ağzı (sâdece) iyi laf yapan,
• bakım-görümü, giyimi, kuşamı ile bir şeye benzeyen,
• göz boyayan,
• bununla övünüp, sevinen,
• ve içindeki inkârı ile, aklınca rahatça yaşayan,
bütün şahıslar, kendilerini islâmı “part time” yaşıyormuş gibi kabul edebilirler.
Ammâ ! bu büyük bir yanılgı, büyük bir aldatmaca ve dînin rûhu ile alaydan başka hiç birşey değildir.
Siyâseten Müslümân (!)
Sonra bu durum ve “Siyâsi İslâm” bağlamı aklıma takıldı.
Neredeyse yukarıda yazılan herşey “Siyâseten Müslümân” görünüp insanımızı dili ve “güyâ” namâzı ile aldatan insanlarda var.
Yıllar evvel kolayca tahmin edebileceğiniz bir partinin milletvekîli ile berâber iki günlük bir seyahât yapmıştık, beş vakit namâzlı bildiğim bu şahsa namâz vakti,
– Efendim namâzı kılsak, deyince
– Sıkma kendini hocam, akşam kaza ederiz, diyivermişti.
Oracıkta afallayıp, kıpkırmızı olmuştum.
• Camiye gelip-giden,
• bilerek geç gelip en arka saflardan en ön safa kadar insanları yarıp ilerleyen,
• herkes otururken namâz kılıyor poz ve fotoğrafı veren insanların, namâz kılmadığını yakın çevrelerinden öğrenince şaşırıp kalmıştım.
Ne olur aldanmayalım
Rabbimiz bizleri ;
• dîni kendisine sadece bir kılıf yapıp
• bir elbise gibi giyip çıkaran
• dîn ve dîne ait değerlere hiçbir şekilde (gerçekte) kıymet vermeyen
• inanmayan,
• ama dini istediği gibi kullanan
• dilinden bal suretinde zehir damlayan,
• inşâAllâh, mâşâAllâh ile çalıp çırpan
• bir de buna fetvâcı yamacısından fetvâ uyduran,
• bizi aldatan
• yaptıklarının üzeri açılınca zulüm üstüne zulüm yapan,
• nasıl hesap vereceğim ? korkusuyla azdıkça azan,
• zâhiren insân-ı kâmil rolünde, ammâ bâtınında azman bir goril olan
• dünyâ belâsına ahiretini fedâ eden
• dışı süs içi pis, sûreti me’nus sîreti menhûs
bu insanlardan muhafaza buyursun.
Nitekim Müslümanız aldatmayız fakat aldanırız.
Ne olur artık aldanmayalım.
Rabbimiz bizlere bir an evvel bu nev’i ikircikli insanların sultasından kurtulup, maskelerini fark ederek, düşürmeyi nasîb eylesin.
mansurturgutk@gmail.com