Benim başörtülü bacıma saldırdılar diyorlardı…
Başörtülü bacılar darbeci çıktı, hem devlete, hem kendilerine saldırdı.
Kendi elleriyle kelepçe taktılar.
★
Senelerce başörtümüz yüzünden üniversiteye giremedik, suçlu muamelesi gördük, mağdur edildik diye oy istediler…
★
Meslek hayatı boyunca yakasında Atatürk rozeti taşıyan başhemşireyi hiçbir gerekçe göstermeden, ibret-i alem için görevden aldılar, onun yerine, yönetmeliğe aykırı şekilde türban üstü peruk takan hemşireyi atadılar, türban üstü peruklu hemşireye itiraz eden başhekimi görevden aldılar, sonra da türban üstü peruklu hemşireyi, kamu hastaneleri birliğinde terfilerden sorumlu müdür yaptılar…
O türban üstü peruklu hemşire f..ocu çıktı, kendi elleriyle tutukladılar.
★
En son…
Bağdadi’nin eşini, kızını, ablasını, gelinini yakaladılar.
Gururla dünyaya açıklıyorlar, övünerek fotoğraflarını yayınlıyorlar.
Hepsi türbanlı.
★
Allah’ın tokadı yok…
★
Türbanla iktidara geldiler.
Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en çok türbanlı tutuklayan hükümeti oldular!
★
Türbanı ebedi masumiyetin simgesi haline getirmeye çalışıyorlardı, adeta temiz sicil kağıdı, iyi hal belgesi, diploma haline getiriyorlardı, terfi alabilmek için eşinin mutlaka türbanlı olması gerekiyordu…
Şimdi her gün türbanlı tutuklamak zorunda kalıyorlar!
★
Hayır, amacım elbette başörtülü insanlarımızı rencide etmek değil.
Tam tersine…
“Başörtülü bacı” sömürüsüyle genelleme yapmanın ne kadar yanlış olduğuna dikkat çekmek istiyorum.
★
Çünkü sorun, kadınların saçının açık veya kapalı olmasında değildir.
Sorun daima, beyni haşemalı erkeklerdir.
★
Hazır her yapılan yanlış için rabbimden af dilenirken, günahı alınan başörtüsüz kadınlardan da özür dilenmesi gerekir.