Barbaros Şansal, eskilerin “nevi şahsına münhasır” dedikleri farklı bir kişilik. Başarılı bir modacı olmasına rağmen kendine “terzi çırağı” diyebilen, muhafazakar geçinen bir ülkede cinsel tercih farklılıklarını konuşabilen, eleştirilerini ve düşüncelerini de muhatabına çatır çatır söyleyen, pek çok erkekten daha delikanlı biri…
Geçenlerde Brüksel’de açılan “tenkil sergisi”ni gezerken basına söylediği sözler, yaptığı Türkiye eleştirileri ve kullandığı “hizmet hareketi” ifadeleri zaten bir hayli fazla olan düşman sayısını daha da artırmıştı.
Özellikle “Aynı inançta ve aynı görüşte olmasam da masum insanlara destek olmanın faydasına inanıyorum.” sözleri Türkiye’de birilerini çıldırtmaya yetti de arttı bile.
Ülke artık öyle bir hale geldi ki değil baştaki muhteris tescilli hırsızı, adiyattan bir Akmalı bile eleştirseniz hemen davalar etrafta uçuşmaya başlıyor. Hiçbir şey yapmasalar size Fetöcü yaftası yapıştırıyorlar.
Trump’ın ne mal olduğunu hemen anladığı gazeteci bozmasından kumar masasında boy boy resimleri çıkan tekaüt milletvekillerine kadar suçlama hep aynı.
Sadece bu yıl 6300 kişi hakkında ülkeyi yöneten hırsıza hakaret ettikleri iddiasıyla dava açılmış. 2500 kişi ceza alırken 700 kişi de bu suçtan hapse atılmış. Bunların 53 tanesi ise gazeteci…
Neredeyse her gün 20 kişi hakkında sözleri, paylaşımları ya da yazdıkları yüzünden dava açılan ve her gün 2 kişinin bu dandik suçlama yüzünden zindanlara tıkıldığı bir ülkemiz var…
Hukukun şirazeden çıktığı, hakim ve savcıların adeta borsa kurup para karşılığı adaleti sattıkları bu düzende tüm bunların müsebbibi olan dingil hakkında bir iki laf ettiniz mi yandı gülüm keten helva.
Bir de yeni bir suç icat etmişler “Zincirleme hakaret”! Anlayacağınız sövüp sayacağınız tüm lafları arka arkaya ekleyip sonra sahibine gönderiyorsunuz. Hani Oflu Hoca filminde bir türlü ettiği küfürü bağlayıp bitiremeyen bir dayı vardı ya, aynı onun gibi…
Verdiği karar hoşuna gitmeyince hakem hakkında “Elindeki düdüğün içindeki nohutu eken çiftçinin kullandığı traktörü tamir eden işçinin giydiği tulumu yıkayan çamaşır makinesinin çarkına tüküreyim.” gibi bir şey. Gerçi ben sonunu bağladım ama dayı bir türlü bağlayamamıştı küfürü…
İşte böyle dostlar, eğer Türkiye’de yaşıyor ve olup bitene canınız sıkılıp arada bir sallamak istiyorsanız sakin olun, aheste aheste, tek tek, yavaşça sallayın. Tümünü toptan söyleyince sonra sıkıntı çıkıyor. Siz bana bakmayın, benim tuzum kuru, deliler ülkesini terk edeli uzun yıllar oldu, o yüzden rahatça, bir ağız dolusu sevgilerimi iletebiliyorum, ne diyeyim darısı sizin de başınıza…
yilmazhepcakar@gmail.com