15 Temmuz öncesi yüksek yargı üyelerinin görevini sona erdiren yasa görüşmeleri sırasında protesto için cübbesini Danıştay binasındaki odasının camına asan eski Danıştay Üyesi Prof. Dr. Bülent Olcay, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında suç duyurusunda bulundu.
Yargılandığı davada 13 yıl 6 ay ceza alan Olcay, kendisini zamanında Danıştay üyeliğine bilgi ve talebi olmadığı halde atayan Abdulah Gül’ün de suçlu olduğunu belirtti. Gül hakkında Anayasa’nın 105. maddesi uyarınca soruşturma ve işlem yapılmasını talep etti.
‘Yusuf Metin’ isimli Twitter hesabı Bülent Olcay’ın dilekçenin özetini yayınladı. Dilekçede Olçay, Güvenlik Bilimleri Fakültesinde öğretim üyesi olarak çalışmakta iken, 3.3.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kararla CB Gül tarafından, bilgi ve talebi olmadığı halde Danıştay üyeliğine atandığını öğrendiğini, Yargıtay 9. Ceza Dairesinde tamamını reddettiği düzmece suçlamalar sonucu da hakkında “STÖ” (silahlı terör örgütü) iddiasıyla 13 yıl 6 ay ceza verildiğini, kararın Yargıtay CGK tarafından 1.11.2019’da onandığını belirtiyor.
Mahkûmiyet kararında delil kabul edilen hususların Danıştay üyeliğinden önceki tarihlere ilişkin olduğunu belirten Olcay, bir savcının kolayca soruşturup bularak delil gösterdiği unsurların atama öncesi CB tarafından soruşturulup tespitinin yapılmış olmasının bekleneceğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı’nın tek taraflı tasarrufu ve işlemiyle atanmış bir kişinin görevi bağlamındaki yargısal faaliyetlerin terör suçu kabul edilerek STÖ üyeliği ile mahkum edilmesi karşısında atamayı yapan Gül’ün de Anayasa m.105 kapsamında cezai sorumluluğunun bulunduğunu” ileri sürdü. Gül hakkında Anayasa 105. maddesi uyarınca soruşturma ve işlem yapılmasını talep etti.
Ankara CBS’nin dilekçe üzerine nasıl bir işlem yaptığı bilinmiyor. Olcay ise halen Sincan Cezaevinde hükümlü bulunuyor.
Aynı Twitter hesabı açıklamalarına şöyle devam ediyor:
7-Anayasanın 105. maddesi 21.1.2017 tarihinde 6771 S. Yasa ile değiştirildi. Olcay’ın dilekçesine de konu olan maddenin eski halinde sadece vatana ihanetten dolayı cezai sorumluluk öngörülüyordu. Yeni düzenlemeye göre Meclis soruşturması için “bir suç işlediği” iddiası yeterli.
8-Eski CB Abdullah Gül’ün bu kararlar karşısında ne düşündüğü de merak konusu.AYM’ye, Danıştay’a re’sen seçip atadığı üyelerden bazıları şimdi terör örgütü üyeliği ile yargılanıyor ve çok ağır cezalara maruz bırakılıyor; ama kendisinden bir çift söz çıkmadı bugüne kadar!?
9-Öte yandan Yargıtay CGK 1 Kasım’da mahkumiyet kararını onamasına rağmen, savunma tarafı henüz onama kararının gerekçesine ulaşabilmiş değil. Gerekçesi tamamlanmadığı halde karar alelacele yandaş basına servis edildi. Savunma tarafı kararın onandığını basından öğrenmiş.
10-Bu uygulama bu dosyaya has bir şey değil tabiki. Örneklerini çokça görmek mümkün. Anlaşılan o ki yargı mensupları nasıl “mücadele” ettiklerini bir yerlere gösterme ve ispat etme telaşı içerisinde.
11-Onama kararının gerekçesine gelince; biliyorum zor olacak onlar için. 14 Kasım tarihli flood’da belirttiğim gibi suçüstü hali yok, özel soruşturma usulü uygulanması gerekiyor ve 9. CD’nin ve Yargıtay CGK’nun yargılama görevi yok.
12-AİHM’in emsal teşkil eden Alparslan Altan kararı ortada. AİHM Yargıtay CGK’nun suçüstü halinin bulunduğuna ilişkin gerekçesine itibar etmedi ve “suçüstü hali yok ve özel soruşturma prosedürü uygulanmadı” diyerek tutuklamanın AİHS’e aykırı olduğuna hükmetti.
13-Bütün bu hukuksuzlukları, hak ihlallerini nasıl te’vil edecekler, merak ediyorum. Bir yolu var aslında: Çıkıp delikanlıca “sizi buraya getiren irade mahkûm olmanızı istiyor” demeleri yeterli. Gerisi lafı dolandırmak, milleti kandırmak olacaktır zira.