Türkiye’de 112 Acil Çağrı Merkezleri, Türkçe ile birlikte İngilizce, Arapça, Almanca ve Rusça hizmet veriyor. Çağrı merkezlerinin dil seçenekleri arasında Kürtçenin olmaması hem hak ihlali hem de ölümlere neden olacağı için tepkilere neden oluyor. Türkiye’de 20 milyon Kürt yurttaşın yaşadığını belirten Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, çok dilli hizmet veren Çağrı Merkezleri’nde Kürtçenin yer almamasını Meclis’in gündemine taşırken, Diyarbakır Tabip Odası (DTO) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi, 12 Acil Çağrı Merkezleri’nde Kürtçe’nin yer almamasının hastanın anadilinde kendini ifade edememesinin ölümlere neden olacağı uyarısında bulundu.
‘HASTA ÖYKÜSÜNÜ ANLATAMAZ İSE TANI KONULAMAZ’
Anadilde sağlık hizmeti almanın yaşam hakkı ile eşdeğer olduğuna dikkat çeken DTO Başkanı Mehmet Şerif Demir, “Tıbbi muayenede esas, hastanın öyküsünü almaktır. Bir hastanızın öyküsünü almadan onun tanısını koymanız ve tedavi etmeniz mümkün değildir. Şu ana kadar hiçbir laboratuvar, radyolojik yöntem, hastadan alınan öykünün yerini dolduramamıştır. Kendini anadiliyle ifade edememe, ağrısını, sıkıntısını, derdini anlatamamasının, hasta-hekim arasında etkili bir iletişim kurulamayacağı, hastanın bilgilendirilmesi ve tedavi hakkının engellenmesi sonucunu doğuracaktır” dedi.
‘HASTA ANADİLDE DERDİNİ ANLATAMADIĞI İÇİN TEŞHİS KONULAMADI’
Yaşanmış bir hikayeden yola çıkarak sağlıkta anadilin önemine değinen Demir, 40 yaşında bir kadının Türkçe bilmediği için doktora gittiğinde kendisine meme kanseri teşhisi konulamadığı ve kadının ölümle burun buruna geldiği anlattı: “Hastaya daha sonra meme kanseri teşhisi konulur. Yapılan biyopsi sonucu kanserin vücuda yayıldığı görülür. 3 ay önce daha erken safhada ve belki de tamamen iyileşme şansı varken, iletişimsizliğinin bedelini belki de hayatı ile ödeyecektir. Dolayısıyla doğru bir öykü alınmasının yolunun da hasta ile sağlıklı bir iletişim kurmaktan geçtiğini biliyoruz. Bu sağlıklı iletişim ise ancak hasta ile hekimin aynı dili konuşması ile ve tabii ki hastanın kendini en iyi ifade edebileceği dili ile mümkün olabilmektedir.”
‘KÜRTÇE SAĞLIK HİZMETİ VERİLMEMESİ AYRIMCILIKTIR’
Bölgede yaşayan insanların anadilinin Kürtçe olduğunu dile getiren Demir, “Birçok kişi Kürtçe dışında bir dil bilmemektedir. Dolaylısıyla Kürtçe sağlık hizmeti verilmemesi bir ayırımcılıktır ve hak ihlalidir. Sağlık hizmeti erişimde kısıtlılıktır. Sağlık hizmetini üreten biz hekimler; anayasal bir insan hakkı olan ‘sağlık hakkı’ için anadilde sağlık hizmeti almanın elzem bir durum olduğunu biliyoruz. Eşit, ulaşılabilir, nitelikli, parasız ve anadilde sağlık hakkını savunan meslek odası olarak; sağlığa ulaşım hakkını engelleyen anadillerin önündeki tüm engellerin kaldırılarak evrensel sağlık hizmetine ulaşımın önünün açılmasını talep ediyoruz” dedi.
‘YA HASTA TÜRKÇE BİLMİYOR YA DA DOKTOR KÜRTÇE BİLMİYOR’
SES Diyarbakır Şube Sekreteri Mehmet Nur Ulus da Kürt dili üzerinde yoğun bir baskının olduğunu belirterek, bunun sağlık alanından da kendini gösterdiğini söyledi. Hastayı tedavi etmek için hastanın dilinden anlamanın önemine değinen Ulus, “Doktor Kürtçe bilmiyorsa hasta kendini iyi bir şekilde dile getiremiyor. Hasta kendi dilinde kendisini daha iyi dile getirebilir, ancak ya hasta Türkçe bilmiyor ya da doktor Kürtçe bilmiyor. Sağlık alanındaki bu durum uzun süredir mevcut” ifadelerine yer verdi.Türkçenin yanı sıra İngilizce, Arapça, Almanca ve Rusça dil seçeneklerinin yer aldığı 112 Acil Çağrı Merkezleri’nde Kürtçenin olmamasının hasta hakkı ihlali olduğunu vurgulayan Ulus, bölgede bu 5 dillin değil Kürtçenin hakim olduğunu söyledi. Acil servisinde çalışan biri olarak hasta doktor ilişkisinde dilin önemine şahit olduğunu belirten Ulus, “Acil durumlarda özelikle hasta, hastalığını acil bir şekilde dile getirmeli ki acil bir müdahalede bulunulsun. Ambulans için de bu böyle. 5 dakikada müdahale edilmesi gereken hastaya dilden kaynaklı yaşanan sıkıntı, o hastanın ölümüne yol açabilir. Aslında Kürtçenin olmaması ölümlere de sebebiyet verebilir” diye konuştu.Kürtçeye yaklaşımın ‘bölücülük faaliyeti’ olarak görüldüğünü, bundan kaynaklı Kürtçe üzerine çalışan birçok kişinin ya görevden alındığını ya da tutuklandığını hatırlatan Ulus, bölge halkının dilinin her alanda olduğu gibi sağlık alanında da yer açılması gerektiğini söyledi. (Mezepotamya Ajansı)