“17/25 Aralık Hırsızlık ve Yolsuzluk Haftası” münâsebetiyle…
Sevgili kardaşım,
Selâm kelâmdan sonra,
Melmeketi sordun söyleyeyim.
Herkes, sinmiş, korkmuş, ürkmüş durumda, dehşet içinde, ama muhabbetten yanlış anlama.
Ülkede müthiş bir “Korku İmparatorluğu” kuruldu, kim demiş biz korkuyoruz diye.
Korkmuyoruz, yedi düvele meydan okuyoruz.
Meydanlar inliyor as de, asalım, kes de, keselim diye.
Dantelli kefenlerimiz bile var.
Devlet-i Şahâne-i Tayyib‘i kuran kişi, daha düne kadar okuduğu bir şiirden ötürü hapse atıldığını övünerek anlatıyordu, bilirsin.
Bugün ifâde özgürlüğü tavanları delen-rekorlar kıran ülkemizi yönetiyor, MâşâAllâh !
İfâde Özgürlüğü derken aklıma geldi, yazar-çizer takımı hücrelerinde mutlu, mesut, sorun yok.
Basın-masın özgürlükten mest-ü sermest halde havuzda yüzüp duruyorlar.
İşte “Yeni Türkiye” düzeni.
Nasıl mı ?
Başında “milli şef” yok, milli olduğu iddiasında bir “ahirzamân ireizi” var.
“Âdil Düzen” artığı reiz.
Hemde ne ireiz.
İyi huylu, büyük devletlere yahşı çeker, küçük gördüğünü tesbihe dizer gibi düzer.
Kahraman, “Yahûdi Üstün Cesâret Madalyası” sahibi.
Eğitimli, yüksek iktisâdi ne bileyim ticâri üniversite bitirdi diyorlar, amma ! emme diplomasını gören yok.
Hem asrın lideri, hem halîfe, anlamadım ama, hemde BOP eş başkanı, da ! kimse sallamıyor.
Vefâlıdır, Hocam dediği zatı itekledi yerine oturdu, zevkle mirasını yiyor, kahrından öldü adam.
Kabrine menfaati olmadan bir kere gitmemiştir.
Gittiyse de kameralar önünde Kur’an okumak için gitmiştir, gösterişi-riyâyı asla sevmez.
Kardeş canlısıdır, “Çankaya Noteri” olup, kardeşim dediği adamı gülüm-mülüm derken sildi süpürdü yok etti,
Vatan için.
Kardeşi, olanlara sadece “hayret ediyor” etrafın âh-u efgânını duymuyor.
Servi Bülendi, ağabeyim, sözcüm dediği “özgül ağırlık” sâhibi dil cambazı zâtı terâzinin kefesine bile koymadan mahvetti.
Sözcüsü şimdi, berhevâ olan özgül dili ile hâlâ susuyor, lâl kesildi konuşamıyor.
İlim sahibidir, bir diploma sahibi bile değilken birkaç üniversite bitirmiş, post doktora yapmış insanların cehlini hemen anlar.
Seviyemde değilsin der, seviyesini belli eder (?)
Sesi, şivesi, güzel vatan bölünemez parçalanamaz diye türkü okurken, halkı bi anda kürt, alevî, afedersin ermeni falan diye ayırıverir, hissetmezsin bile.
İyi dil bilir, valla ne diyim Davos’ta bir “One Minute” dedi, dünyayı salladı, sarsıntı hâlâ devâm ediyor, daha ne desin.
Bide âlim, dindârki sorma, hiçbir inhirâfı görülmemiş din adamlarını, içi boş âlim müsveddesi, yalancı peygamber olmakla yaftalar, imâm, müezzin, müftü alkıştan salonu yıkar.
Canım alkış ireize helâl, câmilerde inanmazsın Kâbe’ de bile, alkışlayıp tezâhürat yaptılarda, tevâzuundan yapmayın bile diyemedi.
Rabbimize saygısızlık olur diye düşündü zar.
Çok okur, iyi özet okur, öyle diyorlar. Esâsen bir kitap bile okuyamazken reizim, okuyanlara hakaretler yağdırır, Allâh inandırsın taa canına okur.
Hak peresttir, ne dediyse o, on dediyse on, yirmi dediyse yirmi, sevecendir, herkesi severek kucağına oturtuyor.
Tek rakibi irızâ, bilirsin acem oğlan, valla o oturtmuyor, herifçi oğlu, önüne geleni yatırıyor.
Çağlaya(n)rak, Güler-ek, Bağış yapar derler.
Ne bileyim şimdi Amerikancı olmuş.
İreiz, dedim ya “âdil düzen” artığıdır, dünyayı haksızca yönetenlere karşı mücadele eder,
Yalan, inanma ! bebelere, lohusa analara, hastalara musallat olduğuna, tek parayı sever.
Güçlüdürde, eski topçudur, güç sarhoşluğu içerisinde önüne geleni devirmeye gayret ediyor.
Ha bire Rusyaya gidişini boş sanma, Putin’den judo dersi alıyor.
Çalışkandır, hiç durmaz, hiç doymaz, çalaar çırpar.
Dünya hırsıyla, çalıp çırptıklarının hesabını verme korkusuyla, her geçen gün zulmünün trendini yükseltiyor, doğru.
Ama iyi niyetlidir, hesap veririm telaşı ile hareket ediyor, tabiki dalını kurtarmak istiyor, ne var bunda ?
Yalan ! ülkede iskence-mişkence yok, onlar tam, hukuki sorgulama yöntemi.
Sıdk ehlidir, konuşurken yalanı öyle söylüyor ki doğru imiş gibi, önce kendi inanıyor.
Kitleleri aldatıyor, yanıltıyor, kandırıyor.
Yalanı dolanı ortaya çıkınca da “aldatıldım” deyip kurtuluyor.
Nasıl bir durum ki,
Sihirbâz mübârek!
Kaybettiği sandıktan değnekle zafer çıkarıyor.
Âvanesinin-sevenlerinin gözleri kapalı, dilleri lâl, bir tek kulakları açık, sadece dinliyorlar, zombi gibi diyemeyeceğim, ayıp olur.
Ama kitle psikolojisi ile hareket ediyorlar, şuur berhavâ, akıl bedavâ.
Birde Sâdât’ı var, kes diyor kesiyorlar, as diyor, asıyorlar köprüde destân yazdılar, hemde kanla, duymuşsundur.
Merhametlidirde, asker boğazlayanları bir imzâ ile affetti, ebediyyen.
Ha bide ileri görüşlüdür, topal bir dostu var, O’na pek güvenmiyor, derler.
Sivile-mivile silah verdi sokağa saldı ne olur ne olmaz diye.
Kurt siyâsetcidir kurt, kurt postuyla koyun sürüsü içerisinde, önüne geleni parçalıyor, yok ediyor, emin ol kimse uyanmıyor.
Isırırken-kemiriken fâre gibi uyuşturucu salgılıyor herhal.
Özgürlükçüde, insanları katlettirmek için “Devlet” desteğiyle ile fetvâ üretiyor, KHK’lar yayınlıyor mes’ul değilsiniz diyor.
Yok, yok !
Korkma canım, savaş-mavaş çıkmaz, ireyiz barışçıdır, biraz kindârdır amma, iyidir iyidir ireiz, halkı sokağâ demokrasi için çağırır.
Ha kardaş ! bizim durumunuz böyle.
Bindik bir alâmete, gidiyoz kıyâmete.
Bekliyoruz, ne olcek bakali.
mansurturgutk@gmail.com