Mehmet Âkif Ersoy’un 83. ölüm yıldönümü törenlerle anılıyor. Başta Edirnekapı Şehitliğinde olmak üzere yurdun dört bir yanında gerçekleşen porgramlarda, Ersoy’un eserleri ve hayatı hakkında konuşmalar yapılıyor.
İstiklal Marşı’nın yazarı olmasından dolayı “Milli Şair” olarak tanıdığımız Mehmet Âkif Ersoy, vatanın dört bir yanının işgal edildiği bir zamanda manevi duygularla yazdığı şiirleriyle hamiyet aşılamış büyük şairimizdir. Veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur’an mütercimi de olan Akif, hayatını izzet ve şerefli bir şekilde geçirerek gelecek nesillere örnek olmuştur. 27 Aralık 1936’da vefat eden Mehmet Âkif Ersoy’u, rahmet ve dualarla anıyoruz.
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy kimdir?
Toprakta gezen gölgeme toprak çekilinçe,
Günler şu heyulayı da, er geç, silecektir.
Rahmetle anılmak,ebediyet budur amma,
Sessiz yaşadım,kim beni,nerden bilecektir?
İlk ve orta tahsilini Fatih semtinin mekteplerinde tamamlayan Akif, geleceğini babasının görüşlerinden etkilenerek oluşturdu ve Mülkiye’ye kaydoldu. Üç yılın ardından Baytar Mektebi’ne kaydolan genç Mehmet Akif, bir taraftan hocası Rıfat Hüsamettin’in etkisiyle Pasteur’a hayranlık duymakta, diğer taraftan güreş tutarak bedeninin zindeliğini korumaktaydı. 1893’te mezun olmasının ardından, ilk eseri yedi beyitlik gazeli Servet-i Fünun’da yayınlandı. Dört yıl boyunca Rumeli, Anadolu ve Arabistan’ın çeşitli yerlerinde görev yaptı. Meşrutiyetin ilanından on gün sonra, o zamanlar gizli bir cemiyet olan daha sonra ise partileşecek İttihat ve Terakki’ye üye oldu. Derneğin yemini içerisinde yer alan kayıtsız ve şartsız itaat ibaresini “sadece iyi ve doğru olanlara” itaat edeceğini söyleyerek değiştirdi. Akif, 1908’de Darülfünun’da Edebiyat-ı Osmaniye dersleri vermeye başladı. Aynı yıl Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. 1913’te kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nde halka konuşmalar yaparak aktif görev üstlendi. Teşkilat-ı Mahsusa’daki görevi nedeniyle Almanya’ya ve sonrasında İngiliz kışkırtmalarını önlemek amacıyla Arabistan’a gitti; buradaki görevi esnasında Çanakkale Zaferi’ni haber alan Akif coşkuyla “Çanakkale Destanı” şiirini kaleme aldı. Ülkeye döndükten sonra Milli Mücadele’ye destek vermeye devam etti. 24 Nisan 1920’de Mustafa Kemal’in davetlisi olarak Ankara’ya geldi. 12 Mart 1921 Cumartesi günü, 17.45’te İstiklal Marşı ulusal marş olarak kabul edildi; Akif beş yüz liralık ödülünü Dar’ül Mesai Vakfı’na bağışladı. 1926 yılında Mısır’a yerleşti ve burada Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. 1936 yılında Mısır’dan İstanbul’a hasta olarak gelen Akif aynı yıl 27 Aralık’ta Hakk’ın rahmetine kavuştu.