Devlet Tiyatroları ile Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü sanatçıları ve çalışanları yeni yılda kadro beklerken işlerinden oldu. Yönetmenden ses sanatçısına, terziden sahne sanatçısına kadar 300’ün üzerinde kişinin işine son verildi.
İşten çıkarılan personel nedeniyle bazı oyunların sahneye konamadığı sıralarda Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda İskender Pala’nın “Leyla ile Mecnun” adlı oyunun galası yapıldı.Devlet Tiyatroları (DT) ile Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürlüğü’nde yeni yılla birlikte 300’ün üzerine sahne emekçisinin işine son verildi. Güvenlik soruşturması nedeniyle yapıldığı söylenen bu uygulama ile bazı illerde oyunlar sahnelenemedi. DT’nin eski Genel Müdürü Lemi Bilgin, güvenlik soruşturmasının bahane olduğunu kaydederken, eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar da yapılanı “akıl dışı” olarak yorumladı. DT’nin eski genel müdürü, eski Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçısı, oyuncu ve yönetmen Yücel Erten ise kurumların “taşeron tuzağına düşürüldüğünü” kaydederek, DT Genel Müdürlüğü ile Yönetim Kurulunu inisiyatif almaya çağırdı. Hâlâ kurumda çalışan bir sanatçı da yaşananları, “Dokunan ağlıyor kurumda!” sözleriyle özetledi. Öte yandan işten çıkarılan personel nedeniyle bazı oyunların sahneye konamadığı sıralarda Cumhurbaşkanlığı Sarayında, Ankara DT Genel Müdürü Mustafa Kurt’un rejisörlüğünü yaptığı, İskender Pala’nın daha önce İBB Şehir Tiyatroları tarafından da sahnelenen Leyla ile Mecnun adlı oyununun galası yapıldı.
DEVLET TİYATROLARINDA NE OLUYOR?
Tiyatroculara hayal kırıklığı yaşatan gelişmeler 26 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’deki Cumhurbaşkanı Kararı’yla başladı. “Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar” başlıklı karar tiyatrocular arasında umutlu bir bekleyişe neden oldu. Aynı gün Anadolu Ajansı’na demeç veren Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Yıllardır süren sorunların biteceğini müjdeleyerek, “Hiçbir statüsü olmadan, yevmiye ile görev yapan sanatçılarımız ve teknik çalışanlarımız, artık Bakanlık olarak bizim sözleşmeli personelimizdir. Hepsinin iş güvenliği endişesi giderilmiş, çalışma hayatları devletimizin güvencesi altına alınmıştır. Bu kapsamda maaşlarında da ciddi bir iyileştirmeye gidilmiştir.” dedi. Bu gelişmelerin hemen ardından DT Genel Müdürlüğü, yeni düzenlemeden yararlanmak isteyen sanatçıların başvurularını 26-30 Aralık 2019 tarihleri arasında aldı. Sanatçılar sözleşme imzalamayı beklerken tablo birden olumsuza döndü. Kulislere sarı zarflar gelmeye başladı. Sanatçı ve çalışanlara gönderilen tebligatlarda hiçbir gerekçe gösterilmeden, “Sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin esaslar kapsamında çalışma talebiniz Genel Müdürlüğümüzce uygun görülmemiştir.” deniliyordu. Eş zamanlı olarak Genel Müdür Mustafa Kurt tarafından il müdürlüklerine gönderilen talimatlarda başvuruların incelendiği belirtilerek, “Yapılan değerlendirme sonucunda ekteki listede yazılı olanların anılan kapsamda istihdam edilmeleri uygun görülmemiştir.” denildi.
LEMİ BİLGİN: BÜTÜN DÜZEN BİR GECEDE BOZULMUŞ OLDU
Kronos’a konuşan Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü Lemi Bilgin, “güvenlik soruşturması” nedeniyle personelle sözleşme yenilenmemesini “yalan ve bahane” olarak nitelerken oyunların sahnelenmemesini de “beceriksizlik” olarak yorumladı. “Güvenlik soruşturması bahane, kendilerini kurtarmak için söyledikleri bir yalan.” diyen Bilgin, yapıldığı söylenen güvenlik soruşturmalarının kimin tarafından, nasıl ve hangi kanuna göre yapıldığının belli olmadığını söyledi. İnsanların bir gecede işsiz bırakıldığını kaydeden DT’nin eski Genel Müdürü Bilgin, “Kurumda çalışan insanların zaten güvenlik soruşturması yapılıyordu. 300 güvenlik soruşturmasından geçmeyen insan mı çalışıyormuş kurumda yani? Bir gecede mi ortaya çıktı? İnsanları atıyorsun, suçu ne, belli değil.” şeklinde konuştu. İşten atmalar nedeniyle bazı oyunların iptal edildiğini de kaydeden Bilgin, “Bu tam bir beceriksizlik. Devlet Tiyatrolarında ne olursa olsun perde kapanmaz. Başka bir formül bulursun, başka bir yöntemle sanatçıyı yine çalıştırırsın ama iptal edemezsin. Bütün işleyiş, bütün düzen bir gecede bozulmuş oldu.” dedi.
YÜCEL ERTEN: YAŞANAN BATAK, İLKESİZLİĞİN SONUCU
DT’nin eski genel müdürü ve emekli sanatçı, oyuncu ve yönetmen Yücel Erten kişisel Facebook hesabından yaptığı açıklama ile devlet tiyatrolarında yaşanan gelişmeleri eleştirdi, mevcut yönetime çıkış yolu gösterdi. “Kamu tiyatrolarının olmazsa olmazı kadrolu sanatçılardır. Kuşkusuz ihtiyaç oranında süreli sözleşmeli de bulunur. Sanat alanına topyekûn savaş açmış AKP anlayışı, yıllarca sanat kurumlarına kadro vermemiş, eksiklikleri tamamlamamıştır. Bu yolla kurumlar taşeron tuzağına düşürülmüş durumdadır. Bugün yaşanan batak, bu durumun ve yönetimdeki ilkesizliğin sonucudur. İlişiği kesilen tiyatro emekçileri de sürecin kurbanları.” değerlendirmesinde bulundu.“Bugünkü batakta çok geç olmadan yapılabilecek bir şey vardır.” diyen Erten, yaşanan krizden çıkış yollarını da şöyle sıraladı:
– Devlet Tiyatroları Genel Müdürü, hemen yarın Yönetim Kurulunu re’sen toplamalı ve kurul kararıyla önlem almalıdır. Buna göre:
– Bütün işten çıkarmalar ve işe alımlar bir ikinci duyuruya kadar hükümsüz kılınmalıdır.
– Alınacak elemanların yasal statüsü, sayısı ve aranan nitelikler hakkında açık bilgi kamuoyu ile paylaşılmalı.
– İnsanların hazırlanabileceği uygun süreç sonunda, eski-yeni bütün adaylar için sınav yapılacağı duyurulmalı.
– Sınav kurullarının, kurum yöneticilerinin mahut hegemonyası dışında objektif ölçütlerle oluşacağına dair teminat verilmeli ve bu sağlanmalıdır.
Erten son olarak şunları kaydetti:
“Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünde, yönetim kurulunun, iktidarın nimetleri ile kifayetsiz muhterislerden ve koltuk düşkünlerinden oluşmadığını kanıtlamanın yolu budur. Aksi takdirde gelecekte bugün yönetimde olanların ve malum akıl hocalarının Devlet Tiyatrolarının tabutuna çivi çakmakla anılmaları kaçınılmazdır.”
“DIŞARIDA YAŞAM İMKÂNSIZ, ÇORBA KAYNAMIYOR”
Devlet Tiyatrolarında yaşananları Kronos’a değerlendiren ve adının açıklanmasını istemeyen bir tiyatro sanatçısı ise, sanat kurumlarında durumun içler acısı bir halde olduğunu söyledi. Sanat emekçilerinin işten çıkarılmasıyla ilgili, “Taşeron alımı gibi saçma bir sistem kurdular. 4B üzerinden senelik sözleşme. Buradan alacakları gençleri de iki günde kanımca sosyal medya taraması üzerinden yapılan bir güvenlik testine tabi tuttular. Kapının önüne koydular kış günü bir sürü insanı. Zaten saçma sapan bir kadro bu. Niye? Biat etsin oyuncular. İtiraz olmasın. Başlarında hep sopa olsun” değerlendirmesinde bulundu. “OHAL sonrasında genel korku atmosferi DT ve DOB gibi yerlere de sıçradı. İnsanlar ihraç edildi, açığa alındı. Her ne kadar geri dönseler de tortusu kaldı. Zaten sayıca az olan sanatçılar iyice sindi.” diyerek OHAL sonrası yaşanan sindirme politikasının geçtiğimiz aylarda çıkarılan bir genelgeyle sanatçılara “demeç yasağı” getirilmesiyle perçinlendiğini söyledi.
“DOKUNAN AĞLIYOR KURUMDA”
Yaşanan sorunların kaynağında kurumsal bir çöküşün yaşandığını kaydeden Devlet Tiyatroları sanatçısı şu değerlendirmeleri yaptı: “Son 15 yılda pek çok insan küstü; emekli oldu; kurumlar çöktü bir bakıma. İnsanlar kurumsal aidiyetini kaybetti, kötü oyunlar mevcut idari boşluklar. Bezdi insanlar. Her akşam kötü bir oyun oynadığınızı bile bile sahneye çıkmak zorunda kalmak, çok ağır. Dışarıda da yaşam imkânsız. Hele tanınmış bir yüz değilseniz çorba kaynamıyor. Durum içler acısı. Çok insan çekti gitti. Kadrolar da eridi. Tüm Türkiye’de 12 bölgede 430 civarında oyuncu kaldı. 1000’lerden düştük. Kadro alımı da olmayınca… Yazdığım gibi içler acısı. Dokunan ağlıyor kurumda. O yüzden kimseye kızamıyorum da. Zor şeyler yaşanıyor çünkü.”
“SİYAH, İHTİŞAMLI, PARLAK BİR KURDELEDİR ARTIK DEVLET TİYATROLARI”
Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar da Devlet Tiyatrolarında yaşananları eleştirdi. Twitter hesabından, “Devlet tiyatrolarında ne oluyor? 300’den fazla sanat emekçisinin işine gerekçe gösterilmeden son verildi. Devletin parasını ödediği, biletleri satılmış oyunlar gösterimden kaldırıldı. Yapılan akıl dışıdır.” açıklamasında bulundu. Ünlü tiyatro sanatçısı Orhan Aydın da sanatçı kıyımı yaşandığını belirtti. Sosyal medya hesabında, “Sanatçıysan karanlığı aydınlat… Devlet Tiyatrolarında yaşanan sanatçı kıyımını durdur! İşe uşak olmuş genel müdürün istifasını, kurumun özerk ve özgür olmasını isteyerek başla” paylaşımında bulundu. Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği (DETİS) de yaşananlara tepki gösterdi. DETİS açıklamasında, “Çeyrek kadro alımında ellerine sarı zarf tutuşturulan sanatçılardan sonra siyah, ihtişamlı, parlak bir kurdeledir artık Devlet Tiyatroları! Varlığı boyunca yas tutulacak bir kıyamdır artık Devlet Tiyatroları! Bu karanlık sonu belirsizliğiyle hazırlamıştır Devlet Tiyatroları! E o zaman yaşasın Devlet Tiyatroları!” ifadeleri kullanıldı.
DT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN AÇIKLAMA
Öte yandan, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, genel müdürlükte istihdam edilen misafir sanatçıların tabi olduğu yevmiyeli çalışma biçiminin 31 Aralık 2019’da sona erdiği öne sürüldü.Genel Müdürlükten konuyla ilgili yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Genel Müdürlüğümüzde istihdam edilen misafir sanatçıların tabi olduğu yevmiyeli çalışma biçimi 31.12.2019 tarihinde sona ermiştir. 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar’ın ek 8’inci maddesi kapsamında görev yapabilmek için ilgili personelin belirli şartları taşıması gerekmektedir.Sanat kurumlarının aynı zamanda bir eğitim kurumu olması nedeniyle, sunmuş oldukları hizmetin niteliği ve özelliği gereği çalıştıracağı personelde aranan kriterleri tespit etmede mevzuat hükümleri dikkate alınmıştır.Sanat kurumlarının 2002 yılından bu yana göstermiş oldukları gelişim ve faaliyetleri 2020 yılı bütçe görüşmeleri sırasında Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy tarafından ayrıntılı olarak halkımızla paylaşılmıştır.Kamuoyunu doğru ve tarafsız bilgilendirmekle görevli basın-yayın organlarının duyumlara dayalı ve gerçeği yansıtmayan bilgilerden oluşan birtakım yorumlarla haber yapmasının sanata da sanat kurumlarına da faydasının olmayacağı açıktır.Misafir sanatçıların uzun yıllardır çözülemeyen sorunlarının (ücretli izin ve mazeret izni olmak üzere özlük hakları konusunda yeni kazanımlar sağlanmış, ücretlerine de önemli oranda zam yapılmıştır) çözüme kavuşturulmasının görmezden gelinerek, eksik ve yoruma dayalı bilgilerle haber yapılması basın ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.Yine bazı medya organlarında yer alan 300 sözleşmeli sanatçı ve yardımcı personelin görevine son verildiği ve oyunun iptal edildiği yönündeki haber de gerçeği yansıtmamakta olup; haberde bahsi geçen oyun iptal edilmemiş, oyunumuzda sadece tarih değişikliğine gidilmiştir.”