Mutlaka görmüşsünüzdür… Hizbullahçı, bütün muhalif kanalların sepetlendiği Türksat’tan(!) yayın yapan İran’ın propaganda televizyonu Kudüs Tv’nin genel yayın yönetmeni, İslamcıların yakından tanıdığı, cezaevi çıkışı karşılamaya koştuğu, İran’a her şeyiyle bağlı Nureddin Şirin, Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından Türkiye’nin 3 günlük yas ilan etmediği gibi üstüne üstlük bazı İslamcıların ‘su testisi su yolunda’ minvali söylediklerine epey kızmış, kızgınlığını da 15 Temmuz şantajı ile taçlandırmış. İtirafları ile ilgili Tr724‘te çok güzel analizler yayınlandı, Alper Ender Fırat ve Bülent Korucu‘nun yazılarını okumanızı tavsiye ediyorum.
Mesele, İran lafını duyunca Cemaat’in kırmızı görmüş boğaya dönmesi basitliğinde değil. Lafa gelince mangalda kül bırakmayanların epey safdil kaldığı “Türkiye, İran olmayacak” klişesinin pratikte ve samimiyette tek yüklenicisinin Cemaat olması da değil. İran rejimi sebebiyle yayılmacı bir ülkedir, sadece bölgede değil her yerde etki ajanları ve imkan bulduğunda milisleri veyahut vesayet savaşlarıyla kendisine alan açmaktadır. İran’ı Türkiye için bir tehdit ya da rakip görmeyen ya emperyalizmle mücadele ettiğini sanan salak bir solcu, ya ümmet birliği nostaljisinde salak bir İslamcı ya da kalpten-cüzdandan İran’a bağlı bir etki ajanıdır.
Yeri gelmişken genel bir kaideden bahsedip esas konumuza geçelim. Bir ülkeye ya da millete düşman olunmaz. Bu sadece ırkçılık değil aynı zamanda çok aptal bir şeydir. Devletlerin politikalarına muhalif olabilirsiniz. Bu dünyadaki bütün ülkeler için geçerlidir. Amerika devleti malumdur ama Amerika’da kendi milletinizden çok daha fazla insan gibi insana denk gelebilirsiniz. Mevcut yönetiminin yaptıklarını onaylamayan sayısız siyasetçiye de. İran’ın rejimi malumdur ama bugün İran’da bu rejimi kabul etmeyen, özgürlüğü için ölmeyi göze alan cesur insanlar da vardır, 5 bin yıllık bir medeniyeti küçümseyemezsiniz. İsrail malumdur ama bu sizi Yahudi düşmanı yapamaz. Devletlerin ülkenin imajına ve halkına yönelik algıyı nasıl körüklediğine en güncel örnek Erdoğan rejimidir. Bu rejim yüzünden giderek artan Türkiye aleyhtarlığını, Türk antipatisini ve dünyada alan daralmasını gözlemlemek için uzman olmaya da gerek yok. Velhasıl bir devlet kendi vatandaşlarına nasıl davranıyorsa kimliği de odur, seviyesi de.
Gelelim İran muhibbinin sözlerine. Bunlar yaptıklarını, ettiklerini pek açıktan söylemezler. Bunların bilinmesi gerekmedikçe tercih etmezler. Demek bir durum var. Neymiş 15 Temmuz’daki darbeyi engellemek adına Süleymani’nin yaptıkları hayal dahi edilemezmiş. İlk andan itibaren 15 Temmuz’un nasıl bir başarılı harp operasyonu olduğunu düşünenler ve inananlar için bu bir itiraf. Oldukça önemli hem de. Ama bu sözlerin gerçek muhatabı Erdoğan. Erdoğan’a, İslamcılara, bir zamanlar beraber dergicilik-seminercilik yaptıkları şimdi bakan olmuş, bürokrat olmuş adamlara mesaj veriyor. Zaten bunu da saklamıyor “bu sözlerimin nerelerde kayda alındığını bilerek konuşuyorum” diyor. Yani meydan okuyor. Benim bildiklerimi siz de biliyorsunuz diyor.
Şimdi hükümette, devlette ‘bir tane’ bu ülke için kalbi atan adam kalmadı mı ki bu sözler kanına dokunmuyor. Yahu sizden tiksinmeme rağmen, bu adam böyle konuşunca rahatsız oluyorum, siz kimin tarafındasınız. 15 Temmuz destanı diye milletin darbecilerin karşısına çıktığı kurgusunun yılmaz savunucuları ‘sen kimsin lan‘ diyemiyor mu? Diyemiyor. ‘Kim lan Süleymani o gece bizi kurtarmış?‘, ‘Biz tanklara kafa attık, kurşunlara siper olduk‘ demiyor. Garip değil mi? Kendi kurgularına bile sahip çıkamıyorlar. Hadi hükümetten kimse çıkmadı, koalisyon ortağından çıkıp ki bu laf onların ağzına daha fazla yakışır; “Lan İran soytarısı siz kimsiniz de bizi kurtacaksınız” demiyor.
Siyasetçiyi geçelim. Yargıya binlerce troll savcı-hakim yerleştirdiniz. Her gün twit atmaktan, arabada dombıra ile kafa bulmaktan, muhalefete şahsi ya da sahte adreslerden küfür etmekten, hamile kadınları tutuklamaktan yüksünmeyen partizan var. Reislerini alıp itin bir yerine sokan adama en azından gel bakalım kardeşim tanık sıfatıyla senin ifadeni alıyorum, bildiklerini anlat diyemiyor. Vah ki ne vah. İlla Erdoğan yapsın her şeyi değil mi? Halbuki 10 numara onun gözüne girme fırsatı. Cesaret edemiyor kimse. Duvardan bir tuğla daha çekilecek misali.
Yalnız şu İran yanlısı gazeteci bilmeli ki vefa-nankörlük olaylarında sen Erdoğan’a hadsizlik yapamazsın.
Erdoğan çıksa dese BM’de bütün dünyayı karşımıza alıp sizin için ambargoya hayır demedik mi?
Ambargoyu delip Reza soytarısı ile size “cash dolarları” ulaştırmadık mı? Aldığımız komisyona değdi mi? Hala bununla uğraşıyoruz. Bunu ortaya çıkaranları hapse atmadık mı?
Sizin ajanlar 10 defa metrobüse inip binmesine rağmen bizim polislere yakalanmadı mı? Şebelek gibi resimleri çekilmedi mi? Ben de onları sobeleyenleri hapse atmadım mı? Bütün ajanlarının sağ salim ülkeden çıkmasını sağlamadım mı?
Onlarca adam öldürdünüz, dosyayı kapatmadım mı? Hapisten çıkanlar anında İran’a kaçtı hangisine engel oldum?
Ezeli düşman ilan ettiğiniz adamların çoluğuna çocuğuna varana kadar daldım, bunun da mı bir kıymeti yok?
Sizin İslam İnkılabı Rehberi ile görüşürken sende nazar var deyip beni okuyup üflerken duygulanıp salya sümük ağlayan adamları bakan yaptım emirlerine jandarmayı, polisi verdim yetmedi mi?
Onlarca adamınızı bürokrasi de en kilit yerlere yerleştirdim bunu da mı görmüyorsunuz?
TSK’nın savunma ve hücum konsepti hava kuvveti merkezli, orduda pilot bırakmadım daha ne yapayım?
Suriye’de Esed gelip geri alsın diye mıntıka temizliği yaptım, Kürtlerle savaştım.
Her gün at oynattığınız Orta Asya’dan çekildim, size engel adamları tutuklattım, ülkeden kovdurdum. Yalan mı?
Gak diyeni hapse attırıyorum sizin adamlarınız bana sövse dahi dışarda n’apayım onları da mı tutuklayayım?
Bu liste bildiğimiz bilmediğimiz bir sürü şeyle uzar gider.
Bunlar karşılığında İran, Erdoğan’a hangi güzellikleri yapmış bir bilsek keşke.
İrancı gazetecinin aşka gelip kendinden geçerek kurguladığı acem hikayesinde Kirmanlı Süleyman’ın ‘benim göğsümü ezip geçmedikçe Türkiye’de amacına ulaşamayacaksın’ şovunu da pas geçmeyelim. O zaman tümden geçmiş olsun. Amerika tam da onun dediğini yapmış. Göğsünü ezip geçmiş ortada ceset diye bir şey yok. Tabii kimsenin ölümüne sevinilmez, bir ülkenin suikast işlemesine destek olunmaz ama bunu dünyada en son söyleyecek olan sizinkiler bunu da zaten çok iyi bilirsin. Vesile olduğunuz zulümleri düşününce su testisi su yolunda çok hafif bir laf.
Bizim safdiller de ‘Kale’ yaptık, görkemli açılış yaptık diye seviniyor. Hırsız içeriden olunca kilit neye yarar öyle değil mi Kirmanlı Süleyman’ın adamları.