Eski Milli futbolcu Hakan Şükür’ün sabrı taştı. Kendisine, “Özür dile, her şeyini verelim.” şeklinde teklifler geldiğini ve bunu ispatlayabileceğini anlatan Hakan Şükür, “Bakın iddia ediyorum ve buradan söylüyorum; Sabah akşam beni arayanlar, gel iki kelime et her şeyini verelim diyenler, siyasi tablodan spor dünyasının en üst seviyesine… Bunu neye göre söylüyorlar?
Yani iki kelime et, özür dile…Ulan ben şersizmiyim?” ifadelerini kullandı. Hakan Şükür’ün YouTube kanalında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fenerbahçe’ye yönelik şike davasından, kenisine yapılan ‘özür dile, her şeyini verelim’ tekliflerine kadar bir çok konuyu değerlendirdi. Hakan Şükür’ün konuşmasından satır başları:
“Türkiye’de hiç kimseye konuşma hakkı vermiyorlar, savunma hakkı vermiyorlar. Konuşanı tutukluyorlar. Örgüt denilen yapıya sponsor olmuş başkanın, Ali Koç’un, ailesinin suç işlediğini söylemiyorum. Her şey yasal zemindeydi ve herkes oraya sponsor olabilir. Ceza alan bu çocukların Uğur Boral, Ömer Çatkış Zafer Boral suçu ne? Kaptanları onları götürmüş, burada suç ne? Emre suçlu demiyorum. Herkes legal olduğu sürece her yere gidebilir.”
“Temizlediniz bitti! Bakın şimdi Türkiye’nin haline. Ekonomi canlandı mı? Piyasaya güven mi geldi? Kulüplerimiz şahlandı mı? Yarınlarda kimlerden özür dileyeceğinizin hesabını iyi yapın. Ona buna çamur atmaya gerek yok.”
MADEM KUMPAS VAR, UEFA’YA NEDEN İTİRAZ ETMİYORSUNUZ?
“Şikede kumpas kurulduğunu iddia ediyorsunuz. Ama UEFA size ceza veriyor. Gerekçeli kararları şu anda duruyor. Siz bu cezaya itiraz bile edemiyorsunuz. Neden itiraz etmiyorsunuz? Fenerbahçe haklı diyelim; ben de diyorum ki; Trabzonsporlular, Galatasaraylılar, Beşiktaşlılar, TFF birleşin. Böyle bir kumpas kurulmuştur. Bize bunu yapamazsınız deyin. Yaptınız mı bunu? Yapabilir misiniz? Fenerbahçe’ye kim kumpas kurduysa ortaya çıkar. Ve Avrupa’dan bu hakkı alırsınız. 58. madde neden değişti? Süper Kupa neden oynanmadı? UEFA neden ceza verdi size? Alın dosyaları kapısına dayanın. Benim gördüğüm o günkü Meclis’te; Biz içeride kapatalım, dışasını önemli değil havası vardı o dönem. Kim kumpas kurduysa Allah belasını versin.”
“Şike süreci yaşanırken (2011) orada olan olayların hepsini ben gördüm. Kişilerle kurumlar ayrılsın diyenlere gördüm. Böyle birşey olabilir mi? UEFA’ya bunu nasıl anlatırsınız? Ya kurum şike yapar mı? Fenerbahçe şike yapar mı? Aziz Yıldırım’ı kurtardınız ama Fenerbahçe ceza aldı. Yazık değil mi? UEFA’da iki sene ceza almış bir kulübün yöneticilerinin içeride ceza almaması sadece bana mı garip geliyor. Kumpasçıların yüzlerine tükürelim hepimiz…”
FENERBAHÇE’Yİ KİM ELE GEÇİRMEK İSTİYOR BELLİ!
“Federasyon Başkanları atamayla gelmeye başladı. Fenerbahçe şike yapmıştır demiyorum. Kumpas iddianız var, gelin hep beraber bu çamurdan kurtulalım. UEFA’ya gidelim. Ben haktan yanayım kardeşim. Ben de o dilekçelere imza atacağım. UEFA’nın en iyi 25 futbolcusu listesinde olan bir insanım. Artık insanları birbirine düşmen etmekten vazgeçin. Kimin Aziz Yıldınım’ı o külüpten uzaklaştırmak istediği internette duruyor. Böyle bir şey olabilir mi? Fenerbahçe’yi kimin ele geçirmeye çalıştığıyla ilgili çok veri var elimizde. İnternette ses kayıtları duruyor.”
BENİ PARTİNİZE SİZ DAVET ETTİNİZ
“Ben hakim değilim, savcı değilim, polis değilim. Hiç bir gücüm yok. İsmim var. Ben dünyanın tanıdığı bir sporcuyum, futbolcuyum. Siz beni benim güvenilir yönümden dolayı partinize aldınız. Bana bunları söylediniz. İbrahim Kutluay’la birlikte sporda çok güzel şeyler yapın dediniz. Ben siyasete girmedim, siyaset beni çağırdı. Şöhretim diye… Toplumun gözü önündeki güvenilirliğimi kullanmak için beni aldınız. Siyaset yapmak sana göre değil diyenlere sesleniyorum; siyaset düzgün insanlarla olur. Her tarafı oynayan bir çok insan görüyoruz. Hangi sorunlarınızı çözüyorlar?Para mı yok? TC devleti güçlü bir devlettir; ama adaleti olduğu müddetçe.”
HODRİ MEYDAN, YURT DIŞINDA PARASI OLANLAR ARAŞTIRILSIN
“Eğer birilerinden talimat almış olsaydım bugün hepiniz önümde önünüzü ilikliyordunuz. Öyle ön ilikletmeye lanet olsun. Hayatımda kimseye tepeden bakmadım, bakmayacağım da… Muhalefetin ülkeyi yönetmek gibi bir sevdası var mı? Sömürülmeye yüz tutmuş bir ülke. Bu da adaletsizlikle oluyor. Savunma, mülkiyat hakları kutsaldır. Yurt dışında kazandıklarınızı ülkeye getireceksiniz ama size hain diyecekler. Ama size o hain diyen kişi Man adasında, İsviçre’de parasını yatırıcak. Hadi araştırsınlar; meydan okuyorum. Hadi araştırın. Herşeyimizi. ülkenizde kazandığınızı neden buralara getiyorsunuz? Yerli ve milliler! Utanmazlar… Futbolla, diziyle miziyle oyalayın insanları! Battaniyenin altında dizi izliyor insanlar… Çok ayıp…”
TÜRKÇE OLİMPİYATLARI’NA ERDOĞAN’IN UÇAĞIYLA GİTTİM
“Sayın Cumhurbaşkanı’nın uçağıyla gittiğim iki Türkçe Olimpiyat var benim. Davet edilmemiştim. Benimle oraya gitmek istedi. Ben kimseyi kullanmadım. Ben Hakan Şükür’üm. Dünyanın tanıdığı bir futbolcuyum. Bu işin ahireti var. Gel yargılan diyorlar. 4 avukatım tutuklu. Nerede yargılanıyorsun? Üç yıldır içeride olan var. Davaları yeni başladı. İnsan olun insan… Sabah akşam altına pisletmiş birilerinin sözleriyle insanlara hakaret ediyorsunuz. Ele geçirdikleri medya gücünün etkisiyle.”
BEN ŞEREFSİZ MİYİM? BENİM VİCDANIM VAR
“’Dolandırıldım, paramı kaybettim’ diyorum, ‘kesin onlar yapmıştır’ diyorsun. Nereden biliyorsun kardeşim? Senin daha büyük iddiaların var elinde? Bakın iddia ediyorum ve buradan söylüyorum; bunu inkar ederlerse ispatlarım: Sabah akşam beni arayanlar, gel iki kelime et her şeyini verelim diyenler, siyasi tablodan spor dünyasının en üst seviyesine… Bunu neye göre söylüyorlar? Ben (haşa) teröristim, hainim! Buna karar vermişsiniz, yargı kararı gibi. Bakın bunu ispatlayabilirim diyorum. Yani iki kelime et, özür dile… Ulan ben şerfsizmiyim?
Onu söyleyen insan benim iyiliğim için söylediğni zannediyor. Adalet böyle iki dudak arasında bir şey mi? Havuz gazetelerinde maaşlarını alanlar için böyle bir şey mümkün olabilir. Herşeyiniz gitse ne olar ya! Benim bilmediğim, görmediği bir şeyi görmüşüm gibi anlatmamı istiyorlar. Böyle birşey olabilir mi? Bu sıkışmış insan refleksi. Varlığını devam ettirmek istiyorlar. O medyanın hepsi benim olsa ben bunu yapamam. Vicdanım buna müsade etmez. Benim dinim bana bunu emretmiyor. Komşum bana noel ağacı getirdi. Ben de ona Kur’an’ın İngilizce mealini götürdüm. Ne var bunda? Siz bence kendinizi sorgulayın!”