Elazığ merkezli depremi fırsata dönüştürmek isteyen Kızılay Başkanı, yardım ulaştırmak yerine telefon mesajı ile kişi başı 10 TL toplama derdine düşünce, pandoranın kutusu açıldı.
Meğer 151 yıllık Kızılay bir süredir ‘çiftlik bank’ kafası ile yönetiliyormuş.
***
Kızılay, “vergi kaçırma” veya Başkan Kerem Kınık’ın deyimi “vergiden kaçınma” amaçlı “hülleli yardımlara” komisyon karşılığı arabuluculuk yapıyormuş.
Ankara’da gaz tekelini elinde bulunduran BaşkentGaz, Kızılay’a 2017’de 8 milyon dolar bağış yapıyor.
Başkan Kınık’a göre bu ‘şartlı yardım’, paranın Ensar Vakfı’na devrini öngörüyordu.
Kızılay da 75 bin dolarlık bir komisyon alıp, 7 milyon 925 dolarını ‘yurt yapması’ için Ensar Vakfı’na aktarıyor.
BaşkentGaz, Kızılay’a bağış yaptığını beyan edip 1 buçuk milyon doları vergiden kaçırıyor.
Kızılay 75 bin dolar, Ensar Vakfı da 7 milyon 925 bin dolar kazanıyor.
Böylece BaşkentGaz, kamuoyunda art arda cinsel istismar ve tecavüz iddialarıyla gündeme gelen Ensar Vakfı’na direkt bağış yapmayarak, kamuoyu tepkisinden de vergi de olduğu gibi kendisini koruyor.
***
Başkan Kınık, bu durumu “vergi kaçırma değil, vergiden kaçınma” olarak canlı yayında itiraf etti.
Oysa o para Kızılay yardımlarında kullanılmak üzere bağışlanırsa, vergiden muaftır.
Kızılay, kara para aklama, vergi kaçırma cenneti değildir.
Kızılay, devlete kendisine bağışlanmış gibi gösterdiği ve vergiden düşürttüğü parayı arka kapıdan Ensar’a aktarıyor. Karşılığında da yüzde 1’in altında komisyon alıyor.
Organize bir vergi kaçakçılığı suçu işlenmiş görünüyor.
Daha çarpıcı olanı, Başkan Kınık göreve geldikten sonra 2015’te 54 milyon TL olan bağış ve yardım miktarı, 2016’da birden 20 kat artarak 1 milyar 261 milyona yükseliyor.
2018’de ise bu rakam ikiye katlanıyor ve 3 milyar 465 milyona yükseliyor.
Kızılay, deprem fırsatçılığı yapıp vatandaştan 10 TL toplamaya tenezzül ettiğine göre, bu milyarların önemli bir kısmının daha vergiden kaçırma ve para aklama amaçlı ‘şartlı yardım’ olma ihtimali yüksek…
Zaten Başkan Kınık, başka benzer ‘şartlı yardım’ bağışları da olduğunu, ancak açıklamayacağını beyan etti.
***
Kızılay’ın adının karıştığı tek yolsuzluk bu da değil. Savurganlık, lüks harcama ve maaşlar da dudak uçuklatıyor.
Gazeteci Murat Ağırel’in açıkladığı belgeler bu acı gerçeği ortaya koyuyor.
İstanbul’daki merkez yeni başkana dar gelince, Sarıyer’de bir yalı kiralanıyor.
24 bin dolar stopaj, 10 bin dolar emlakçı komisyonu, aylık 12 bin dolar da kira bedeli ödeniyor.
Kültürel varlık olmasına rağmen makam için 500 bin TL de tadilat masrafı ödeniyor. Ancak kamuoyundan tepkiler gelince yalı boşaltılıyor.
Üstelik ev sahibine 1 yıllık kira bedeli olarak 1 milyon 317 bin TL para, sözleşme gereği ‘tazminat’ olarak ödeniyor.
Kızılay Başkanı yeni yere taşınma arzusundan yine de pes etmiyor.
Bu kez MÜSİAD’a ait boşaltılan eski merkez binasını kiralıyor.
Değerlendirme şirketleri binaya aylık 65-70 bin civarı fiyat biçiyor. Ancak Kızılay bu binayı da aylık 110 bin TL aylık bedelle kiralıyor ve 1 milyon TL de depoziti ödüyor.
AK yandaşı işadamlarının derneği MÜSİAD neden Kızılay’a boşalttığı binayı bedelsiz vermemiş ve hatta piyasa bedelinin bir buçuk katına kiralamış olabilir?
Kendisi de yılda 420 bin TL net maaş alan Başkan Kınık neden vatandaşın bağış ve yardımlarını bu kadar rahat harcıyor veya savuruyor olabilir?
***
Kızılay, Kızılhaç gibi sadece Türkiye’de değil uluslararası bir yardım kuruluşu olmalıydı…
Bunun için de şeffaf, denetime açık, hesap veren konumda olmalı ve hayırseverlere güven vermeli.
Sadece arzu etmek yetmez, Kızılay’ın uluslararası yardım ve afet çalışmaları için profesyonel hazırlıklar yapması, kurtarma ve ilk yardım ekipleri kurması ve gayret göstermesi gerekir.
Kızılay, Türkiye Cumhuriyeti’nin insani yardım eli ve gülen yüzü olmalı ve olabilir.
Ancak Kızılay’ın uluslararası faaliyetleri toplam gelirinin yüzde biri değil.
Kızılay’ın personel gideri ise, 268 milyon dolar… 2015’te toplam gelirinin yüzde 50’si personele maaş ödeniyormuş.
***
Kızılay gibi 151 yıllık köklü bir kurumun bu şekilde itibarsızlaştırılması, yüksek maaşlar ve lüks makamlar ile “talan edilmesi”, yüzde 1 komisyon karşılığı “vergi kaçırmak” için kullanılması çok üzücü.
İktidar hesap vermekten kaçınıp, Sayıştay denetimlerini engelledikçe, deprem yardımlarının hesabını vermek yerine hakaret edip “zamanımız yok” dedikçe, kamu bankasından İran’a uluslararası yaptırımları delip komisyon karşılığı dolar pompalayınca, iktidar destekli yöneticiler de benzer yolu takip ediyor.
Kızılay Başkanı Kınık, ÇiftlikBank dolandırıcısı ‘Tosun’ ile bir bir aynı cümle ile kendini savunuyor; “Bu vergi kaçırmak değil, vergiden kaçınmak…”
Başkan Kınık hızını alamamış, yaptığı hatayı telafi etmek veya istifa etmek yerine Ensar’a devredilen yardımın belgelerinin yayınlanmasının etik olmadığını ve suç olduğunu iddia etmiş.
İktidar ne yapıyorsa, bürokratları da aynı şeyi yapıyor.
“Balık baştan kokar…” boşuna dememişler!
Dünya markası olması, Türkiye’nin gülen yüzü olması beklenen Kızılay’a çok yazık etmişler, çok…