Avusturalya’nın güneyindeki Kanguru Adası eşsiz ekolojik çeşitliliği dolayısıyla ‘Nuh’un Gemisi’ benzetmesi yapılan bir yerdi.
Ancak adada bir türlü durdurulamayan yangınların yayılmasıyla, bir daha asla eski halini alamayacağından korkuluyor.Sam Mitchell, evini, ailesini ve hayvanlarını tehdit eden yangın için geçen hafta “Kızgın yangın uzaktan görülebiliyor” diyordu:
Rüzgar çok hızlı. Yangın git gide büyüyor ve sonra alevler görülüyor.
Kanguru Adası’ndaki doğal yaşam parkında eşi ve 19 aylık oğlu Connor ile yaşayan Sam, yangınlar yaklaştıkça, tahliye uyarısının yapıldığını ve 20 dakika içinde herkesin parkı terk ettiğini söylüyor.Sam, “Manda, devekuşları ve tepeli devekuşları gibi 800 hayvanı yerinden oynatmak mümkün değildi” diyor.”Askerler de bize yardım etti. Hayvanları tahliye edemeyeceksek, en azından onları kurtarmanın bir yolunu aramaya karar verdik. Bir şekilde hayatta kalmayı başardık.”
9 Ocak’ta meydana gelen yangından bir görüntü.
9 Ocak’ta başlayan yangın, bir hafta içinde çıkan ikinci en büyük yangındı.4 Ocak’ta iki kişi otoyolda araba ile seyir halindeyken hayatlarını kaybetmişlerdi. Yetkililer, her ikisinin de alevlerin ortasında kalıp kaçamadıklarını düşünüyor.Kanguru Adası’ndaki yangınlar yayılma hızı nedeniyle büyük şaşkınlık yaratmış durumda.Parkta çıkan yangın sonrası, Sam daha güvenli olduğunu düşündüğü için oğlunu Kingscote şehrinin doğusuna yolladı.Ancak, yangın doğal yaşam parkını geçtikten sonra oğlunun olduğu yöne doğru ilerlemeye başladı.Hızla Kingscote şehrine yaklaşan yangın, kenti teğet geçti.Sam, “Yangın dört bir yanımızı sarmışken, masum bir şekilde oyun oynayan oğlumu görmek çok zordu” dedi.Sam’in oğlu artık tekrar babasıyla birlikte doğal yaşam parkında. Sam röportaja devam ederken bir yandan da gözünü oğlundan ayırmamaya çalışıyor.
Kaçacak yer bırakmayan bir yıkım
Kanguru Adası’ndaki yangının geçtiği yerlerde, hâlâ yanmakta olan isli ağaçları görmek mümkün.Onlarca ölü koala ve kangurular yol kenarlarında yatarken, duman havayı kaplamış ve yangının geçtiği tarlalar için için yanmaya devam ediyor.Canlılar için ölümden ve yıkımdan kaçmak neredeyse imkansız.Ekolojik felaket çok büyük ve durdurulamaz olduğundan, ordu bölgeye çağrıldı. Ölü koyunları ve büyükbaş hayvanları gömmek için hendekler kazılıyor.
Adanın batısında yer alan Hanson Bay’de, Avustralya ve Yeni Zelanda askerleri yanmış koalaları, büyük ve küçük kanguruları ve kuşları toplamaya devam ediyor.Maske takarak çalışıyorlar. Ölü hayvan kokusunu yerleşim yerlerinden uzak tutmak için uğraşıyorlar.Sessiz bir şekilde yanmış hayvan bedenlerini öbekler halinde topluyorlar. Ardından ölü hayvanlar kamyonlara yüklenip gömülmek üzere daha önceden kazılmış derin hendeklere götürülüyor.Felaket sonrası yürütülen askeri operasyonun komutası Albay Anthony Purdy’de.Purdy, “Eğlenceli bir iş değil… Kimse ölmüş vahşi hayvanları taşımayı sevmez. Ancak bölge halkı bize ihtiyaç duyduğu sürece yardıma devam edeceğiz” diyor.
‘Avustralya’nın tabiatı çok önemliydi’
Biyolojik çeşitliliği ile ünlü Kanguru Adası Avustralya’nın en önemli vahşi yaşam merkezlerinden biriydi.Adanın yarısının (215,000 hektardan fazlası) yandığından korkuluyor.Vivonne Bay’in bazı kısımlarında, yangınlar kıyıya kadar ulaştı.8 yıl boyunca Flinders Chase’de orman koruculuğu yapan Caroline Paterson, durumun ‘kıyamet günü’ gibi olduğunu söylüyor.Adanın güneybatısındaki alan, adanın ulusal parkına ev sahipliği yapıyor. Bu bölge, 20 Aralık’tan bu yana devam eden yangınlarda büyük hasar gördü.Caroline gözyaşları içerisinde “Bazı bitki türlerinin hayatta kalmayı başardığı, zarar görmemiş bitki örtüsü bulmakta zorlanıyoruz” diyor; “Burası çok özel bir alan. Bu ada bir sürü hastalıktan izoleydi. Adanın arazi özellikleri çok önemliydi.”
Tarihi bir doğal hayat
Kanguru Adası’nın çok sayıda endemik canlı türüne sahip olmasının bir nedeni, adaya tilki ve tavşan gibi hayvanların bugüne kadar hiç ayak basmamış olmasıydı.Sydney Üniversitesi’nde Ekoloji Profesörü Christopher Dickman; ana karanın aksine, tilkilerden korunduğunu, bitki örtüsüne zarar verecek bir tavşan nüfusu da olmadığını ifade ediyor:
“Avustralya’nın en büyük üçüncü adası, anakaradan bin yıllar önce kopmuştu. Adadaki bitki ve hayvanların büyük kısmı bu bölgeye özgü çünkü doğası el değmemiş. Kanguru Adası’na geldiğinizde zamanda yolculuk yapmış gibi oluyorsunuz.”
Aynı zamanda, ada İtalyan arılarının saf bir cinsine de ev sahipliği yapıyordu. Arı kovanlarının dörtte birinden fazlasının yangınlarda yok olduğu düşünülüyor.Küçük keseli sıçan ve güneyli kahverengi fareler için de aynı zamanda risk devam ediyor.
Telif hakkıGETTY IMAGES
Profesör Dickman, “Büyük ihtimalle alevlerin içinde can verdiler. Hayatta kalabilenler için ise yaşam alanı kaybolmuş durumda. Gıda, su ve barınak kıtlığı söz konusu. Ayrıca yırtıcı kediler önceden de bir sıkıntıydı. Bu hayvanların yırtıcı kediler tarafından avlanması riski de artmış durumda.”
Avustralya’da yaşayanlar ve bilim insanları zararın boyutunu ölçmeye çalışıyor.Yangının bazı bölgelerde hâlâ devam ediyor olması ve bazı bölgelere girilemiyor olması hasar tespitini zorlaştırıyor.
Koalaları kurtarmak için yarış
Kanguru Adası’nda yaşayan 50.000 koalanın yarısının yangında öldüğü tahmin ediliyor. Bu durum, koalaların nüfusu için büyük bir kayıp anlamına geliyor.Aynı zamanda Kanguru Adası’nda, Avustralya’nın diğer kısımlarında görülmeyen bir şekilde klamidya hastalığı görülmekte. Bu hastalık, koala nüfusu ve diğer canlı türleri için körlük, idrar hastalıkları, kısırlık ve ölüm gibi sorunlara yol açıyor.Yangınlar başladığından bu yana, Sam Mitchell her gün çok sayıda koalanın ciddi yanık yaralarıyla tedavi için getirildiğini söylüyor. Yangınların onların doğal yaşam parkına doğru ilerlediği akşam dahi, 20’den fazla koala tedavi için getirilmiş.Parktaki açık alanların bir bölümü geçici klinikler haline getirildi. Gönüllüler mümkün olduğu kadar çok hayvanı tedavi etmek için yarış halinde.Emekli veteriner Duncan McFetridge ve veteriner hemşire Belinda Battersby, bir koalanın yanan elindeki ölü deriyi dökmeye çalışıyor.
Telif hakkıGETTY IMAGES
Aynı yolun bu ay çekilmiş başka bir fotoğrafı
Tarım dahil olmak üzere adadaki tüm yaşam yangınlardan etkilendi.Yüzlerce koyun ve sığır yandı, bir sürü otlak arazisi ise yangından dolayı kavruldu.Sam “Bazı sabahlar normal bir güne uyanmışım gibi hissediyorum. Sonra gerçekler yüzüme çarpıyor ve işin uzun süre eskisi gibi olmayacağını anlıyorum” diyor.Doğal yaşam parkının en yoğun olması gereken dönemken, tüm turistler tahliye edildi.
Bunlar Sam ve ailesi için zor zamanlar.
Sam “Biz özel bir işletmeyiz – ben, eşim, oğlum ve 10 işçi bana güveniyor. Hayvanlar ve vahşi yaşam turistlerin buraya gelme sebebi. Normalde 100 ila 200 ziyaretçi sayesinde işletmemiz ayakta duruyordu. Yangınlar sebebiyle tüm turist akışı durmuş durumda. İflas edebiliriz” diyor ve ekliyor:
“En kötüsünü hâlâ görmemiş olabiliriz. Hâlâ yanmayan bazı bölgeler var ve yangın devam ediyor. Yaz bitmedi, önümüzde sıcak günler var. Adamızı tamamen kaybetme riski var.”bbcturkce
.