”Mahşerde mizan kurulup hesap verilirken, nasıl diri diri câhiliyet döneminde toprağa gömülen kız çocukları için Kur’an’ın buyurduğu üzere “Hangi günahınızdan katledildiniz?” diye o masum yavrulara sorulup o cinayeti işleyen CÂNİ BABALAR muhatap alınmadığı gibi; koskoca bir devleti bir MAFYA BABASI gibi zulüm ve cinayetlerinde kullananların da hiç bakılmadan denizde boğulan bebeklere, işkencede ölenlere, hapishanede ilaçları verilmeden ölüme terk edilenlere, gaybubet binalarından yukarıdan aşağıya fırlatılıp, öldürülenlere “Hangi günahınızdan dolayı bu işkencelere ve insanlık dışı muamelelere maruz kaldınız?” diye sorulacaktır elbette… ”
Bir vali, zulümden kaçarken Ege Denizi’nde boğulan bir yavruya, bir mağdur ve mazlum ananın kuzusuna TERÖRİST BEBEK diyebiliyorsa, bu durum, o ülkedeki zulüm ve gadirlerin ne derece akıl almaz ve kalb dayanmaz dehşette olabildiğinde ve olabileceğine en büyük delildir. İşte bunların alâmetleri, izleri ve delilleri olan kalıntılarından zulmün ve gadrin şâhitleri olan eşyaları, hatıraları TENKİL MÜZESİ’nde sergilenmeye başladı.
Ümit ederim ki, sadece mazlum ve mağdurlara zulmeden, merhamet ve şefkatten yoksun vicdansızlara işaret eden şeyler değil; bu ZULÜMLERE ALKIŞ TUTAN TEŞVİK EDEN GAZETE MANŞETLERİYLE BERABER, İFADELERİNDEN KAN, KİN, HINÇ, HASET VE FESAT DAMLAYAN YAZILARI DA teşhir edilirse, tarihe, geleceğe, gelecek nesillere bilhassa onların torunlarına gösterilir ve okutulursa çok büyük hayır olur. Bunların mahşer meydanında teşhir edileceğinden de şüphem yoktur.
Mahşerde mizan kurulup hesap verilirken, nasıl diri diri câhiliyet döneminde toprağa gömülen kız çocukları için Kur’an’ın buyurduğu üzere “Hangi günahınızdan katledildiniz?” diye o masum yavrulara sorulup o cinayeti işleyen CÂNİ BABALAR muhatap alınmadığı gibi; koskoca bir devleti bir MAFYA BABASI gibi zulüm ve cinayetlerinde kullananların da hiç bakılmadan denizde boğulan bebeklere, işkencede ölenlere, hapishanede ilaçları verilmeden ölüme terk edilenlere, gaybubet binalarından yukarıdan aşağıya fırlatılıp, öldürülenlere “Hangi günahınızdan dolayı bu işkencelere ve insanlık dışı muamelelere maruz kaldınız?” diye sorulacaktır elbette…
* * *
‘Affedelim ama unutmayalım, unutturmayalım’ düşüncesiyle yola çıkan Tenkil Müzesi, bu ölçüde bir zulme maruz kaldıkları halde şiddete bulaşmayan, ‘barış’ demeye devam bir topluluğun hikayesini gelecek nesillere taşıyacak en önemli çalışmalardan biri olacak belki de.
Türkiye’de, 17 ve 25 Aralık 2013’teki tarihi yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından Hizmet Hareketi’ni sorumlu tutan zamanın başbakanının Hizmet gönüllülerine yönelik başlatmış olduğu topyekün imha süreci 6 yıldır şiddetini artırarak devam ediyor.
500’e yakın ölüm, işinden atılıp sosyal ölüme terk edilen yüz binler, polis nezaretinde ve kelepçeli doğuma götürülen kadınlar, hala hapishanelerde tutulan binlerce bebek, hasta, yaşlı esirler ve ölümle pençeleşerek ülkesini terk etmek zorunda bırakılan on binler.. İşte Tenkil Müzesi hız kesmeden devam eden bu kitlesel yok etme sürecinde yaşanan insani dramı dünyaya duyurmayı ve geleceğe taşımayı hedefleyen projelerden biri. Aslında fikir olarak 15 Temmuz’un çok öncesinde ortaya çıkmış olan ‘Gezici Müze’ projesinin gönüllüleri, zulmün sessiz tanıklığını yapan eşyaların toplanmasına iki yılı aşkın bir zaman önce başladı. Hatta rejimin takip, tarassut ve baskısı altında bu eşyaların toplanmasına öncülük eden gönüllülerin tamamı şu anda hapisteler.
Uzun tartışmalardan sonra üzerinde mutabık kalınan “Tenkil” kelimesi lügatlerde “Düşman veya zararlı kimseleri topluca ortadan kaldırma”, “Herkese ibret olacak bir ceza verme” ve “Uzaklaştırma” anlamlarında kullanılıyor. Aynı zamanda ‘soykırım’ yerine de kullanabileceğimiz bir kelime.İsmin belirlenmesi sürecinde farklı sahalarda uzmanların katıldığı birden fazla çalıştayın yapıldığı ‘gezici müze projesi, ‘Tenkil’i, bu meş’um dönemi ifade eden, karşılayan bir kavram olarak inşa etmeyi, tarihte yaşanan bu kabil başka acılarla kıyaslamadan bu sürece özgü bir anlam çerçevesi oluşturmayı hedefliyor. ‘Soykırım’ anlamına gelen kavramlar üzerinde uzun süre tartışıldı. Fakat ‘soykırım’ terimi teknik olarak bu süreçte yaşananları karşılıyor olsa da yaygın anlamıyla Holokost sürecini ifade eden bir kavram olması ve bu karşılaştırmanın tartışmalara neden olabileceği düşüncesiyle ‘Tenkil’ de karar kılındı. Etkinliklerde ana markanın TENKİL olması ama etkinliğin yapıldığı ülkeye göre yerel karşılığını ifade eden bir kavram ve belirlenecek mottonun da altında olması planlanıyor.
Şu ana kadar 300 civarında eşyanın toplandığı müzede, işkenceden dolayı kana boyanan gömlek, kırılan gözlük, hapiste babanın çocuğu için farklı malzemelerden yaptığı hediyelik eşyalar, hapishanede büyüyen bebeklerin emeklerken dizleri eskimiş pantolonları, Meriç’ten geçerken bataklığa saplanan çocuğun tamamen çamura boyanmış elbisesi gibi zulme tanıklık eden eşyalar bulunuyor.. Hem Türkiye’den hem de yurt dışından sergilenebilecek çarpıcı objeler toplanmaya ise devam ediyor..Eşyaların her birinin özet hikayesi yazıldı ve profesyonel fotoğrafları çekildi.
Hikayelerin her biri İngilizce ve Almanca’ya da çevrildi.. Orta ve uzun vadede Tenkil başlığı altında başka projelerin de çıkabileceği bir konsept hedeflenebilir. Tenkil kütüphanesi… Üniversite kürsüsü… Konferansı… Konseri… Kurbanları.. Ansiklopedisi… Sözlüğü gibi…Açılış sergisi Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda yapılan, ayrıca Limburg ve Kassel’de sergilenen, önümüzdeki aylarda Paris, Amsterdam, Londra, Frankfurt, Berlin, Stockholm, Cenevre, Bükreş, Washington, Toronto, Sydney gibi dünyanın önemli merkezlerine götürülmesi planlanan gezici müzenin 2021’e kadarki sergi takvimi halihazırda dolmuş durumda. Gezici müze çalışmasının henüz başlangıç ve heceleme aşamasında olduğunu, yeni fikir, öneri ve katkılarla tekamüle açık olduğunu söyleyen proje gönüllüleri, hikayesi olan, müzede sergilenebilecek obje toplanması konusunda yeni katılacak gönüllülerin desteğini bekliyorlar…aaymaz@samanyoluhaber.com