Bugün 28 Şubat’ın 23. yıl dönümü… 28 Şubat’ta kudretli generallerin “örümcek kafalı” nitelemesiyle karşılaşan başörtülüler, şimdi devlet için birer “terörist”…
SEVİNÇ ÖZARSLAN-BOLD ANALİZ
Milli Güvenlik Kurulunun (MGK) irtica ile mücadele gerekçesiyle 28 Şubat 1997’de aldığı başörtü yasağı kararının üzerinden 23 yıl geçti. Tarihe post modern darbe olarak geçen dönemde gerilim başörtülü kadınlar üzerinden yükseltildi. Ancak 15 Temmuz sonrasının Türkiyesi’nde başörtülü kadınlar için daha zor günler geldi. Kafileler halinde kelepçelendikleri, cezaevlerinin başörtülü kadınlarla dolduğu günlerdi bunlar…
28 Şubat’ta başörsütü yasağı nedeniyle binlerce öğrenci üniversiteden atıldı, binlercesi ikna odalarında örtülerini açmaya zorlandı. Ancak başörtülüler mücadelelerini, sokakta da üniversite sıralarında da verdi. İstanbul Üniversitesinin ana kampüsünün önünde gerçekleştirilen başörtüsü eylemlerinde genç kızlar yerlerde süründürüldü. Kelepçelenip gözaltına alındı. İdamla yargılananlar oldu. Kamuda çalışan başörtülü kadınlar da işten atıldı. Eşleri başörtülü olan TSK’daki subaylar ihraç edildi.28 Şubat döneminin Kara Kuvvetleri Komutanı olan ve ardından Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüten emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun o dönemde söylediği “28 Şubat bin yıl sürecek” sözü bugün hala geçerliliğini koruyor. Hem de gibi 28 Şubat karanlık bir dönemin ardından kurulan ve 18 yıldır iktidarda olan ‘başörtüsü’ ve ‘dini söylem’leri dilinden düşürmeyen AKP gibi bir partinin eliyle.
15 Temmuz’dan sonra ise düzlem tamamen değişti. Başörtülü kadınlar artık devlet için teröristti. Başörtülü kadınlar kitlesel gözaltılar, binlerce tutuklamayla karşılaştı. Cemaat soruşturmaları kapsamında çoğu örtülü 11 bin kadın bugün Türkiye cezaevlerinde tutuklu. 8,5 aylık hamile bir kadın bile ifadeye götürüldü. Bazı anneler hamilelik sürecini hapiste geçirdi, çocuklarını doğurup tekrar cezaevine gönderildi. Birçok başörtülü kadın bebekleriyle birlikte cezaevi ortamında yaşamaya mecbur bırakıldı. Hapis şartlarında ders çalışıp dereceyle üniversite sınavını kazanan başörtülü öğrencilerin eğitim hakkı engellendi.O gün de başörtülü kadınlar mağdurlar edildi, bugün de durum aynı. İşte 23.yıl dönümünde fotoğraflar 28 Şubat…
BAŞÖRTÜLÜ POLİS, BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRETMENİ GÖZALTINA ALINCA…
Beden eğitimi öğretmeni Semra Polat, 30 Ocak 2018’de Konya’daki evinde çocuklarının gözü önünde başörtülü polis tarafından gözaltına alındı ve rapor için hastaneye götürüldükten sonra kendisine bekleyen basın mensuplarına böyle gülümseyerek poz verdi. Çünkü suçsuzdu, kimseye bir şey yapmamıştı. Polat bu fotoğrafın çekindiği anı Bold Medya’ya verdiği özel röportajda şöyle anlatmıştı: “O fotoğraf çekildiğinde kocam tutukluydu. Kocamın tahliyesini beklerken, beni de gözaltına aldılar. Çocuklarımı bırakacak kimsem yoktu. İçim yanıyordu ama en güzel kıyafetimi giyerek çıktım evden. İnsanlar benim özellikle ismini söylemek istemediğim örgüt suçlamasıyla alındığımı bilsinler istedim. Ve gülümseyerek ilerledim. Çünkü korkmadım.”
Semra Polat, 28 Şubat’ı da yaşamış bir öğretmen. O yıllarda üniversitenin 3. sınıfta olan Polat, “Üniversitenin son iki yılında daha yoğun yaşadım 28 Şubat’ı, kampüs yasağı vardı, içeri almıyorlardı. Ana giriş kapısından girmeden başörtülü biçimde gitmeye çalışıyorduk ama sürekli okulun güvenliği tarafından siren sesiyle uyarılarak, açın başınızı diyerek herkesin içerisinde bağırarak başlarımızı açtırıyorlardı. Yani o dönemde de zulüm gördük bu dönemde de zulüm gördük.” demişti.
YER YENİŞEHİR CEZAEVİ, TARİH 2017
Bu fotoğraf 2017’nin son aylarında (Ekim-Aralık 2017) Bursa Yenişehir Cezaevinde çekildi. Aralarında doktor, öğretmen, mimar, hemşire, akademisyen, 28 Şubat mağduru bir kamu çalışanı, bir de ikiz bebek annesi bulunuyor. Fotoğraf çekildiğinden bugüne iki yıldan fazla oldu. Bu karede yer alan 4 kadın tahliye edildi. Kalanlardan bir kısmı başka bir cezaevine gönderildi. Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklanan ve örgüt üyesi oldukları iddiasıyla yargılanan başörtülü bu kadınlar hepsi AKP iktidarına göre terörist!
ADALET İÇİN TEK BAŞINA MÜCADELE EDEN BAŞÖRTÜLÜ BİR EV HANIMI
İlkokul mezunu Melek Çetinkaya’nın bu fotoğrafı Eylül 2019’da Ankara Yüksel Caddesinde çekildi. İlkokul mezunu Melek Çetinkaya adalet için tek başına meydanlara inip oğlunun ve müebbet verilen tüm askeri öğrencilerin hakkını arayan bir başörtülü bir kadın. 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’deki bütün askeri okullar kapatıldı. O okullarda okuyan 329 öğrenci darbeye katıldıkları gerekçesiyle Mayıs 2018’de müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Aslında öğrencilerin adil yargılanma hakkı ihlal edildi. İki yıl süren mahkemelerde hiçbir tanık dinlenmedi. Öğrencilerin o gece silahlarından tek bir kurşun dahi atmadığı balistik raporlarla kanıtlandı ama buna rağmen sonuç değişmedi.
Daha henüz 19, 20 yaşında olan gençlerdi hepsi. Aileleri uzun süre bu yanlıştan dönüleceğini umarak susmayı tercih etti. Hala daha birçok anne aynı fikirde. Melek Çetinkaya ise askeri öğrencilere yapılan haksızlığa karşı tek başına mücadele eden bir kadın. Ankara’da caddelere, meydanlara çıkıp her gün gözaltına alınma pahasına onların sesini duyurdu.
19 Ocak 2020’de ise Ankara’dan, oğlu Taha Furkan Çetinkaya’nın da tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevine Adalet Yürüyüşü başlattı. 10 gün sürecek olan yürüyüşü 3. gün bırakmak zorunda kaldı. İlk iki gün gözaltına alınıp bırakıldı. 3. gün ise daha eylem yerine gitmeden Ankara Terörle Mücadele Şubesi polisleri evinin önünde gözaltına aldı, 3 gün nezarette tuttu.
LOHUSA HALİYLE İFADE GÖTÜRÜLEN PEMBE BAŞÖRTÜLÜ KADIN
Fadime Günay (31), Tenkil sürecinde doğumhane kapısında gözaltına alınan ilk annelerden biri. İki büklüm halde, yüzündeki acının yansıdığı bu kare sürecin sembollerinden oldu. Fotoğraf Alanya Adliyesinin önünde çekildi. Tarih 30 Ocak 2017, saat 14.30 civarıydı. Fadime Günay’ın bir kolunda kadın polis memuru, diğer kolunda annesi ve onun kucağında da gece yarısı 1.30’da normal doğumla dünyaya getirdiği kızı Beyza vardı.
Doğumdan henüz çıkmış lohusa kadın, eşikteki iki küçük basamağı çıkmaya çalışıyordu. Ama adım dahi atamayacak haldeydi. 6 dikişi bulunan bir kadının o an yaşadığı acı, stres ve sıkıntı herkesi derinden etkilemişti. Kamuoyunda büyük bir tepki oluştu ve Fadime Günay ifade için götürüldüğü adliyede 5 saat bekletildikten sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Günay o gün şanslıydı ama daha sonra birçok hamile kadın aynı şeyi yaşadı, yaşamaya devam ediyor.8,5 hamileyken gözaltına yeşil tunikli başörtülü kadın fotoğrafı bu dönemin unutulmayacak kareleri arasındadır.
OĞLUNUN GÖZÜ ÖNÜNDE KELEPÇE TAKILAN VE BASININ ÖNÜNDEN BU ŞEKİLDE GEÇİRİLEN BAŞÖRTÜLÜ BİR KADIN
Bu fotoğraf 27 Eylül 2017’de Tekirdağ’da çekildi. Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklanan başörtülü kadına oğlunun yanında kelepçe takılması sosyal medyada büyük bir tepkiye yol açmıştı. Fotoğraftaki kadın kim, sonra ne oldu, tutuklandı mı serbest mi bırakıldı bilinmiyor. Ama merdivenden ağır ağır çıkarken çekilen bu fotoğrafı ve yüzündeki ifade tarihe geçti.
BAŞÖRTÜLÜ BİR GAZETE OKURUNA UYGULANAN POLİS ŞİDDETİ
Bu fotoğraf 5 Mart 2016’da KHK ile kapatılan Zaman Gazetesinin Yenibosna’daki ana binasının önünde foto muhabiri Kürşat Bayhan tarafından çekildi. 4 Mart 2016’da devlet tarafından el konulan ve kayyım atanan Zaman Gazetesine o günlerde okurları da sahip çıkmış, genç, yaşlı birçok kadın çocuklarını da yanlarına alarak bu kararı protesto etmek için toplanmıştı. Saat öğlen civarlarıydı. Toplanan kalabalığı polis su sıkarak, gaz bombası atarak dağıttı. Kadınlar yerlerde sürüklendi. O gün yaralanan ve yüzünde gaz maskerleriyle görevini yapmaya çalışan foto muhabirleri tarafından taşınan bu genç kızın hala yaşadığı travmayı atlatamadığı biliniyor. Havuz medyasının başörtülü gazetecilerinden Esra Elönü bu fotoğrafa bakıp “Başı tokasıyla yaralanmış” diyebilmişti.
CEZAEVİNDEKİ BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRENCİLER
Şu anda Türkiye cezaevilerinde sayıları tam olarak belirlenememekle birlikte başörtülü birçok öğrenci olduğu biliniyor. Bu fotoğraf, en çok öğrencinin tutuklu bulunduğu cezaevlerinden biri olan Konya Ereğli Kadın Kapalı Cezaevi…
POLİS TACİZİNDEN KURTULAMAYAN BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR
6 Şubat 2019’da Ankara Sakarya Caddesi’nde Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (TAYAD) tarafından gerçekleştirilen eylemde Merve Demirel’in, kendisini gözaltına alan polisler tarafından tacize uğramıştı. Günlerce konuşulan ve gündemden düşmeyen bu kareler için Ankara Emniyet Müdürlüğü, tacizi meşrulaştıran bir açıklama yaptı. Merve’yi “terör örgütü üyesi”, babasını da “FETÖ’cü” olmakla itham etti. Başörtülü vekiller, bakanlar, gazeteciler, 28 Şubat mağdurları bu konuda sessizliğini korudu. AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise olayı telaşlı bir an diye değerlendirdi ve “Bir telaş içerisinde, bir kişiyi arabaya yerleştirmeyle alakalı telaşın verdiği yanlış bir hareket. Bu da yanlış, olmamalıydı.” dedi.
PAZARDA GÖZALTINA ALINAN BAŞÖRTÜLÜ TEYZE
8 Ağustos 2017’de Aksaray’da kayıtlara geçen bu fotoğraf ve görüntüler günlerde gündemden düşmemişti. Pazarcılık yaparak geçimini sağlayan Gülden teyzeyi o sabah bir erkek, bir de başörtülü polis ekmek parasını kazanmak için tezgahının başındayken alıp götürmüştü. Cemaat soruşturmaları kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan teyzenin Bylock kullanıcısı olduğu iddia edilmişti ama daha sonra bu iddianın doğru olmadığı ortaya çıktı. Gülden teyze o gün kendisini almaya gelen polislere bir türlü inanamamış, Anadolu’nun o saf temiz cümlesiyle “Yanlış olmasın. Allah Allah, şimdi mi götüreceksiniz, ürünlerim var..” diyebilmişti. Gülden teyze kendisini tutmaya çalışan başörtülü polisten kolunu silkeleyerek kurtarmış, polisi azarlamış ve “Saçmala ya bırak kolumu” demişti.