Doç. Dr. MAHMUT AKPINAR-TR724.COM
Ülkede insanlar açlıktan kendisini yakıyor. İşsizlik, yoksulluk, adaletsizlik zirvede. Eğitimde çöküş, uyuşturucuda patlama, kadın cinayetlerinde rekor var. Kamu kaynakları, Cumhuriyet tarihinde bu kadar yaygın ve pervasızca talan edilmemişti.
Türkiye’de artık anayasanın bir hükmü yok. Bir zamanlar Erdoğan “anayasayı tanımıyorum, takmıyorum” demişti. Şimdi Erdoğan’ın muhtarları bile takmıyor!
Yasalar herkese eşit uygulanır ama AKP Türkiyesi’nde yasalar tamamen keyfi uygulanıyor.TBMM, Erdoğan tarafından totaliter ülkelerdeki meclislere benzer sembolik hale getirildi. Kurumların anayasadan doğan yetkileri yok sayılıyor.
Münhasıran 15 Temmuz’dan sonra kuvvetler ayrılığı diye bir şey kalmadı. Yasama ve Yargı iptal, sadece YÜRÜTME var! Onu da Erdoğan ve etrafındaki sınırlı sayıda kimse YÜRÜTÜYOR!
Anayasanın 127. maddesine göre Yerel yönetimlerin karar organları seçmenler tarafından seçilerek oluşturulur. “Görevleri ve yetkileri yerinden yönetim ilkesine göre” yasalarla düzenlenir. Ama AKP kaç tane belediyeye halkın seçmediği kayyım atadı. Bırakın muhalif partilerin belediyelerine müdahaleyi, kendi partisinden belediye başkanlarını bir gecede keyfi kararla görevden aldı, yerine atamayla başkanlar getirdi.
Anayasaya göre özerk olması gereken TRT’den Merkez bankasına, oradan Üst Kurullara kadar hiçbir kurumun özerkliği kalmadı. Hepsi MİT talimatlarıyla, parti emirleriyle çalışan kurumlara dönüştü.
Toplum lime lime bölündü, ayrıştırıldı.
Devletin her yerine mülakatla partizanlar dolduruluyor.
CHP’nin hep “Cumhuriyeti kuran güzide kurum” olarak gördüğü TSK sıfırlandı, bitirildi. Ülkenin iç ve dış güvenliği tehdit altında.
Dış politikada AKP’nin her adımı iflasla sonuçlandı.
İktidar sadece insanların canına, hürriyetine kastetmiyor. Üzerine çökülen, talan edilen özel şirketin haddi hesabı yok! En son CHP’nin ortaklığı bulunan İş Bankası’nda bir katakulli çeviriyor.
Erdoğan’ın ürettiği F.TÖ çuvalından mağdur olan insan sayısı 3 milyona vardı. CHP’li pek çok kimse de bu etiketlemeden içerde.
Gerçekten muhalefet etmek isteyen bir parti için Türkiye muhalefet cenneti! Yığınla malzeme, iktidarı yıpratacak dolu konu var. Ama CHP bu kadar malzeme arasında gidiyor kendisine Erdoğan’ın ürettiği sakızı muhalefet aracı olarak tercih ediyor. “FETÖ’nün siyasi ayağı” söylemi ile giriyor gündeme. Öte yandan yeri geldiğinde dil ucuyla da olsa ülkede adaletin kalmadığından, ağır zulmün olduğundan bahsediyor. Ama bu adalet sisteminin ürettiği kavramı kullanmaktan utanmıyor, çekinmiyor.
Ortada tuhaf, izah edilemez bir durum var. Türkiye Cumhuriyetini kuran, en eski, en köklü parti bu kadar basiretsiz olamaz. Ya bir acziyet, beceriksizlik söz konusu veya planlı bir strateji.
Türkiye’deki sosyal ve siyasi muhalefetin beceriksizliği aşikar. Ama her zor durumda hukukun, insanın, milletin yanında değil, devletin yanında yer aldığı, devletçi refleksler verdiği de bir vakıa. Ancak buradaki sanki bir beceriksizlik değil, iradi tercih.
Tam da Erdoğan’ın oy desteğinin eridiği, milletin AKP iktidarından yıldığı bir durumda hukuk, demokrasi, insan hakları, ekonomi gibi toplumda da karşılığı olan ve içi dolu konularla muhalefet etmek yerine CHP’nin “F.TÖ’nün siyasi ayağı” diye topa girmesi CHP-Ergenekon ortaklığını akla getiriyor. Ergenekon’un AKP sonrası dönem için kendisine siyasi aktör olarak CHP’yi tercih ettiğini gösteriyor. CHP öteden bu tarafa derin, Ergenekon tarzı yapılarla iç içe olmuştur. Zurnanın zırt dediği zamanlarda demokrasinin, milletin ve hukukun değil, devletin, daha ötesi derin devletin yanında konumlanmıştır. “Birileri iktidarı devirsin de bana fırsat doğsun” beklentisi CHP’nin klasik tavrıdır. Ergenekon-CHP iç içeliği Tek Parti dönemine kadar gider. O dönemler devlet ve parti bütünleşmesi olduğu için CHP halka, hukuka ihtiyaç duymazdı. Daha sonraları bu, CHP’nin halktan kopmasına, halkın CHP’ye güvenmemesine neden oldu. Bunu sadece Ecevit yıkabildi. Bu nedenle CHP halka, demokrasiye değil, derin devlete, statükonun içinde yapılanmış güçlere oynadı hep. Eski bütün Ergenekoncuların CHP’de toplanması bir tesadüf değildir. CHP’de her daim ulusalcı-Ergenekoncu güçlü bir damar olmuştur. Zaman zaman halka açılma, tabana oynama atraksiyonları oldu ise de parti içindeki çelik çekirdek demokratları tasfiye etmiş, kulvar dışına itmiştir.
Son olaylar gidici olduğu görünen Erdoğan sonrası için CHP-Ergenekon ittifakının yeniden kurulduğunu gösteriyor. CHP, ilkeli olmak, ülkeyi hukuka, demokrasiye döndürmek yerine yine hazıra konmayı, yine derin odaklarla iş tutmayı tercih ediyor. Erdoğan’ın ürettiği suni problemler üzerinden Erdoğan’ı yıkmaya çalışıyor. Daha tehlikelisi Erdoğan’ın oluşturduğu kirli ve illegal iktidarı bu defa Ergenekon desteğinde kendisi kullanmak istiyor.
Yanılmayı çok arzu ederim ama derin ulusalcı Ergenekoncu yapılar Erdoğan sonrası kendilerine binek olarak CHP’yi seçmiş görünüyor. CHP öteden bu tarafa Ergenekon’un, derin düzenin siyasi ayağı idi. Erdoğan’la kurulan geçici ittifak bozulmaya yüz tutunca tekrar eski nikahlısına dönmeye karar vermiş görünüyor.
Bu ittifak ülkeye sadece zarar verir. Türkiye din soslu otoriterlik formundan seküler Kemalist otoriterliğe geri döner. CHP en eski, ama umut vermeyen, halktan kopuk Parti rolünde kalır. Millet huzursuz ve hukuksuz ezilmeye, inlemeye devam eder. Halkın sırtına yine binilir, sadece binen değişir.