Tek adam rejimlerinin,
-Otoriterleşmek
-Muhalifleri susturmak
-Medyayı tekelde toplamak
-İçte ve dışta tehditler icat etmek
-Kabahatlerini günah keçilerine yüklemek
-Cadı avı yürütmek, vs gibi yığınla mahsuru var.
**
ABD, “iki dönemden sonra başkan firavun olur” gizli önermesiyle başkanlık süresini sınırlamış.
Ronald Reagan, görevi yardımcısı George Bush’a devrettikten sonra…
Eşi Nancy ile birlikte Beyaz Saray bahçesinden havalanıyor (doğrusu “beyaz ev” esasen.)
Helikopter yükselirken, küçük pencereden eşine işaret ediyor:
-Bak Nancy, küçük beyaz kulübemiz..
ABD başkanlarının gücü şimdilik anayasayı değiştirmeye yetmiyor.
Bu, hiç düşünmedikleri anlamına gelmiyor.
Neden mi?
Kimi ülkelerde yakın tarihte örneklerini gördük, izliyoruz:
Rusya’da Putin, “dörder yıllık iki dönem” kuralını paçavraya çevirdi. İktidarda 21’inci senesi.
Çin’de Xi Jinping de iki dönem kuralını rafa kaldırdı.
**
Modernleşen dünya, kesintisiz ucuz iletişim, bilgiye erişim kolaylığı, yazılan kitaplar, anılar, çekilen belgeseller, dünya savaşlarından çıkarılan dersler, filan.
İçinde insan unsuru varsa sonuç değişmiyor.
Ve maalesef toplumlar, bu makus kadere “ikna yoluyla” razı ediliyor.
Hükümdarı önce alkışlıyor sonra büyük bedel ödüyor.
**
Tek adam rejimlerinin diktaya evrilmek gibi kötü bir huyu var.
Bir kötü tarafı da şu:
Tek adam, iktidarda kalmak için her şeyi yapıyor.
Tek adam bir politika izliyor, kendini ve devleti bağlıyor, haliyle geri adım atamıyor, kaybetse de inadından dönmüyor.
Demokrasi ideal bir yönetim biçimi değil, mutlak bir huzur, mutlak kalite vaat etmiyor.
Mühim bir avantajı var:
Gelen iktidar, devraldığı politikayı takip etmek zorunda değil.
Bu da devletlere esneklik ve manevra kabiliyeti kazandırıyor.
**
Türkiye bunu kaybetti.
Hoş, devletin bir kırmızı kitabı vardı. Muhalefette kim ne atıp tuttuysa iktidara gelince söylemini unutuyordu, ayrı konu.
Lakin… Eski parlamenter rejimi, birkaç senede değişen hükümetleri, şöyle böyle medya bağımsızlığını, sokaklardaki kısmî serbestliği arar olduk.
Kutuplaşma yoktu, farklı siyasi görüşler birbirinin üzerine yürümüyordu en azından.
**
Onun için mesele, Erdoğan’ın yerine yeni başkanı seçmek değil.
Mesele, hesap verilebilir, denetlenebilir, sorgulanabilir, yasama ve yargısı kısmen de olsa bağımsız sisteme dönüş olmalı.
Türkiye için fazlasını istemek ve beklemek lüks.
Onun içindir ki, yurt dışı kaynaklı kimi raporlarda “2017 referandumunun iptali” ciddi bir olasılık değerlendiriliyor.
Elin oğlu da ipin ucunun fena halde kaçtığının farkında, eski normale dönüşün beyin fırtınasını yapıyor.