O, bitmeyen ve tatmin olmayan hırs ve iştihanın sahibi olarak insandaki en büyük zaaflardan birinin simgesidir. ‘Anahtarlarını güçlü bir grup insanın ancak taşıdığı’ servetine rağmen, mal biriktirme sevdasından vaz geçmemiş, halk tabiriyle gözü bir türlü doymamıştır.
Karun, kutsal kitaplarda ve efsanelerde dünyanın en zengin insanı olarak anlatılır. Zenginleşme şekli, onu kullanma biçimi ve akıbeti ayrıntılı biçimde teşhir edilerek insanlardan, özündeki Karun’a ‘dur’ demesi istenir.
Karun, zenginliği yüzünden değil şımarıklığı, hırsı ve zenginliğini artırabilmek için Firavunla yaptığı koalisyondan dolayı eleştirilir. Ekonomik gücü sadece baskı aracı olarak kullanmaz. Aynı zamanda paranın sağladığı hayata özenenlerin kör, sağır ve dilsiz rolü oynamasını sağlar. Lüks ve şatafatın teşhirinde kendini tatminle birlikte öykünenleri büyüleme amacı da vardır. “Keşke biz de onun sahip olduklarına sahip olabilsek..” diye iç geçiren kitle iki şekilde davranır: Karun’la özdeşleşerek tatmin olur ya da onun gibi olmak adına taklit eder, Karunlaşır. Bu yüzden her toplumda irili ufaklı Karunlar vardır.
Zenginlik, bir başarı hikayesi ve mutluluk nedeni olarak halkı büyülemiştir. Firavunun kadrolu büyücüleri bile Musa as. yenildiklerinde gerçeği kabullenmiş ve iman etmişlerdi. Peygamberin yakını olmasına rağmen Karun daha inatçı çıkmış ve sonuna kadar Firavun’un yanında durmuştur. Aslında yanında durduğu Firavun değil bizzat hırsı ve doyma bilmeyen tamahıydı. Şımarıklık ve kibir bireysel günahlar ve böylesine önemsenmeyi hak etmiyor. Ama rol model haline gelerek toplumda kötülüğü yaygınlaştırması sebebiyle tehdittir Karun. O kötülük narsistlik derecesindeki bencilliğidir.
Diğer önemli büyük risk, Karun’un Harun olma iddiasıdır. Firavun, kartları açık oynar, Karun ise Tevrat’ı güzel okur ve kurban ibadetinin sorumluluğunu üstlenmek ister. Musa Peygamberin, onun yerine Harun’u seçmiş olması isyanının sebeplerindendir. Karunlaşmanın göstergesi herkesten daha fazlasına sahip olma ihtirası ve kendinde olmayanlar için duyduğu kıskançlıktır. Bunu sadece mal olarak düşünmek eksik kalır. Güzellik, bilgi ve saygınlık da en az altın kadar tahrik eder Karun’u.
Başarıyı tamamen bireysel donanımına bağladığı için birlikte yola çıktığı, beraber yürüdüğü kavmini de dışlar, onlara düşman olur. İsrailoğullarına mensup hatta Hz. Musa’nın akrabası olmasına rağmen Firavun’un saflarına geçmesinin bir sebebi de kavminden on doğru yola çağıranlardır. Onları duymak istemez. Duymak istemediği diğer şey de zenginliğinin kaynağının aslında Hz. Musa olduğu gerçeğidir. Bazılarına göre dua ederek, bazılarına göre basit madenleri altına dönüştüren Simya ilmini öğreterek ona bu imkanı sağlamıştır.
Her diktatör biraz Haman biraz Karun’dur ama aynı zamanda etrafında küçük Haman ve Karunlar istihdam etmeyi ihmal etmez. İktidarın sürmesi için iki şeye ihtiyaç duyar. Birincisi, onu kutsayacak ve halkının nazarında eleştirilmez kılacak dini söylem ve söylemin yayıcısı ruhban sınıf. İkincisi, halkın özeneceği ve talep edeceği elde edemese bile özdeşleşebileceği bir zenginlik. Onun temsilcisi ise hem bizzat kendisi hem de irili ufaklı Karunlardır.
Onlarca kişinin taşıdığı anahtarlar metaforu sınırları bilinmeyecek ölçüde zenginlik demektir. Karun, parayı silah gibi kullanır; onunla muhaliflerini ezer. Öte yandan herkese karunlaşma fırsatı sunarak günahı normalleştirir, yaptıklarını meşrulaştırır. Küçük karunların toplamı büyük Karundur, bütün dereler, çaylar ve ırmaklar aynı havuza akar aslında. Dere ya da ırmak diye bildiğimiz şeye yukarıdan baktığımızda Karun’un suni gölünü doldurduklarını görürüz.
Kutsal kitaplardaki kişi analizleri tek tek hepimizin üzerine uyabilecek unsurlar taşır. Büyük Karun’u tespit edip evrenimize döndüğümüzde hırs ve ihtiraslarımızla başbaşa kalırız. Karun’u bulmanın rahatlığı ile özümüzdeki yakın ve büyük tehlikeyi fark etmeyiz bile.