Grup Yorum gitaristlerinden İbrahim Gökçek ölüm orucunun 242. gününde ilk kez hakim karşısına çıktı. “Bir kez daha bu salona gelebilir miyim, avukatlarım, izleyenler beni tekrar görebilir mi? Bunu bilemiyorum” diyen Gökçek’in tahliye talebi reddedildi. Yeni duruşma tarihleri de 26-27 Mart 2020 olarak belirlendi.
Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in de aralarında bulunduğu yedi kişi, aylar süren tutukluluğun ardından bugün İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmada hakim karşısına çıktı. Gökçek, eşini aylardır göremediğini, bugün de evlilik yıldönümleri olduğunu söyledi. Gökçek, “Dışarıda olsaydık yoksul halk çocukları olarak belki bir turşu suyu içme fırsatımız olurdu ama bu da elimizden alındı. Evliliğimizin beş yılının dört yılı hapishanelerde geçti, lanet olsun” ifadelerini kullandı.
Gitarist İbrahim Gökçek, tutuklu bulunduğu hapishanede 241 gündür, müzisyen Helin Bölek de 238 gündür adil yargılanma talebi ve kültür merkezlerinin sürekli polisçe basılmasına karşı açlık grevinde. Gökçek’in adliyeye ambulansla getirilme talebi reddedildi ve ayrı bir araçla getirildi.
ADLİ TIP, CEZAEVİNDE KALIP KALAMAYACAĞINA KARAR VERECEK
Mahkeme bugün yapılan duruşmada ara kararında, sadece sanıklardan Barış Yüksel’i haftada bir gün imza verme adli kontrol şartıyla tahliye etti. İbrahim Gökçek dahil diğer tüm tutuklu sanıkların tutukluluğuna devam kararı verildi.Mahkeme ayrıca, İbrahim Gökçek’in “hapishanede kalıp kalamayacağına dair” sağlık raporu alınması için Adli Tıp Kurumunda muayene edilmesine hükmetti. Dava Silivri’ye taşındı, bir sonraki duruşmalar 26-27 Mart 2020’de görülecek.İbrahim Gökçek’in mahkeme salonundaki ifadesinden satırbaşları şöyle:
“242 gündür ölüm orucundayım. Adalet istiyorum. Bir halk sanatçısı olarak yaşamak istiyorum. Bunun önündeki bütün engellerin kaldırılmasını istiyorum. Buraya kadar geldim. Bir kez daha bu salona gelebilir miyim, avukatlarım, izleyenler beni tekrar görebilir mi? Bunu bilemiyorum. Ölebilirim. Sakat kalabilirim. Hafızamı kaybedebilirim. Bu yüzden buraya kadar geldim, söylemek istediğim bazı şeyler var.
“SARAY SOYTARISI OLMADIK”
Neden böyle oldu? Bu sürece nasıl geldim? Nasıl büyük bir suç işledim? Bundan bahsetmek istiyorum. Öncelikle avukatlarıma, ailelerime, sanatçı dostlarıma, Grup Yorum emekçilerine teşekkür etmek istiyorum. 15 yıllık Grup Yorum emekçisiyim. Bir halk sanatçısıyım. Ruhi Su, Dadaloğlu, Pir Sultan nasıl sanat yaptılarsa öyle sanat yaptık. Saray soytarısı olmadık. Anlatılacak çok şey var. Hesabı sorulacak çok şey var. 242 gündür adalet için bekliyorum. Ben kimim? İbrahim Gökçek. 15 yıldır Grup Yorum emekçisiyim. Halk sanatçısıyım.Besteler yaptım. Bas gitar sanatçısıyım. Ülkemde 60’tan fazla ile gittim. Onlarca Avrupa ülkesine gittim. Yüz binlerce insana konser verdim. 2016 OHAL’ine kadar böyle devam etti. 15 Temmuz 2016’da Hatay Samandağ’da 40 bin kişiye konser veriyordum. Pankartlar inecek, bir şarkıdan sonra gideceksiniz diyen polislerin hepsi bir anda ortadan kaybolmuşlardı. 2017 yılından sonra Grup Yorum’a büyük bir siyasi linç başladı. Kültür merkezim 12 defa basıldı. Basılır mı? Enstrümanlar parçalanır mı? Parçalandı. Saçlarımız yolundu. Piyano tuşlarımız tek tek kırıldı. Bu nasıl bir düşmanlıktır? Ne yaptık biz?
“HASAN KAÇANLAR GİBİ, YAVUZ BİNGÖLLER GİBİ BELEDİYEYE KAPAK ATMAYIZ”
Bütün bunları umutlu türküler söylemeye devam ettiğimiz için yaşadık. Ben bunları kabul etmiyorum. Bu davanın özü gizli tanıkların söyledikleri değil. Onlar olmasaydı da biz suçlanacaktık, onlar figür. Sahibi olduğum kültür merkezi gece gündüz basılmasın istiyorum. Grup Yorum üyeleri serbest bırakılsın istiyorum. Biz sanatçıyız, bu ülkenin medar-ı iftiharıyız. Emin olun, bu süreç geçince ilk satacakları, ilk iftira atacakları siz olacaksınız. Bunlar böyle kişiler. Biz Hasan Kaçan’lar gibi, Yavuz Bingölller gibi belediyelere kapak atmayız. Alişanlar gibi dolar dağıtmayız. Bir halkın sanatçılarıyız.
“BUGÜN EVLİLİK YILDÖNÜMÜM, EŞİMLE BİR TURŞU SUYU İÇMEK İSTERDİM”
Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Bir anlamı yok. Bugün benime evlilik yıldönümüm. Halk sanatçısı olan eşimle birlikte yargılanıyordum ayrıldı davası. Bugün bir görmüş olurdum. Ben eşimle bir turşu suyu içmek isterdim, ölüm orucundayım. Bu düzene yazıklar olsun. Biz bu konserleri kendi emeğimizle yaptık. Kalem yapıp sattık. Ben poğaça yaptım, poğaça sattım. Konserlerimizin masraflarını biz böyle karşıladık. Biz 1 milyon kişilik konser yaptık. Şu an yapacağımız ilk meydan konseri en az 3 milyon kişilik olacaktır.
“ELAZIĞ DEPREMİNİ YAŞAYANLARA BESTE YAPTIM”
Neye yaradı bu süreç? Konser mi yapamadık? Hayır, Grup Yorum konser yapmaya, konser yapmaya istemeye devam etti. Bestelere devam ettik. Ben hapishanede 10 beste yaptım. Sibel Ünli’ye Elazığ depremini yaşayan halkımıza besteler yaptım. Ben kaçmadım, kültür merkezindeydim. Hukuk olsa, adalet olsa giderdim avukatlarımla savcılıkta ifade verirdim. Bu ülkede hukuka güven binde birlere düşmüştür.
“DÜN NAZIM’A TERÖRİST DEDİLER, BUGÜN BİZE DİYORLAR”
Dün Nazım Hikmet’e nasıl terörist dendiyse bize de deniyor. Nazım şiirlerini savundu. Bugün Cumhurbaşkanı şiirlerini okuyor. Bize de bugün terörist diyorlar. Biz de savunuyoruz. Sanatımı kültür merkezimde yapmaya devam ettim. Grup Yorum’a saldırmaktan vazgeçin. Grup Yorum’u kimse yıkamaz. Kaç iktidar geldi geçti, yarın AKP de yıkılır. Grup Yorum kalır. Hele sanatını yapmak için ölümü göze alanları kimse yıkamaz.
Bugün Türkiye’de sanat yapmak için ölümü göze almak gerekiyor. Ölmeyi çok mu istiyorum? Hayır. Yaşamak, konser yapmak, bas gitarımı çalmak istiyorum. Önümüzdeki engelleri kaldırın. Bizim sanatımızın önüne ağır silahlarla ağır cezalarla çıkılmasın. Bizim katilimiz olmayın. Öldürmeyin. Aksine yaşatın. Her şey olabilir ama bu adaletsizliğe boyun eğmeyiz. (Mahkeme başkanına hitaben) sizin için bile adaletsizliğe boyun eğmeyiz, eğer düşmansanız. Sizin için bile direniyoruz. Biz namussuz alçak insanlar değiliz. Tekrar tüm avukatlarıma, sanatçı dostlarıma, duruşmaya gelenlere teşekkür ediyorum. Tahliyemi ve nihayetinde beraatimi talep ediyorum. Özgür günlerde, özgür konserlerde görüşebilmeyi diliyorum.”