AB, “Kapıları açtık” çıkışıyla Avrupa üzerindeki mali yardım baskısını artıran Türkiye’ye “Önce oyuna son ver sonra konuşuruz” mesajıyla yanıt verdi.
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Önce oyuna son verilmeli” diyerek Türkiye’ye ilave mali yardımların ele alınabilmesi için Avrupa sınırlarına insan akınının durdurulması gerektiğini söyledi. Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Hırvatistan’ın başkentinde yapılan olağanüstü AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısı sonrasında Hırvat Dışişleri Bakanı Gordan Grlić Radman ile ortak basın toplantısı düzenledi.
AB sınırlarında yaşanan gerilimin aşılması için, Türkiye’ye ev sahipliği yaptığı mültecilere mali yardımların artırılıp artırılmayacağı sorusunu yanıtlayan Borrell, “Konsey kararları açıklamamızda yer alıyor ve görebileceğiniz üzere ilave kaynak konusunda bir karar yok” yanıtını verdi.
“Sınırların açık iddiası yanlış”
“Önce kapıların açık olduğuna inanan ve geçmeyen çalışan göçmenlerin akınını durdurmak gerekiyor. Konumuz mali yardımlar değil, iletişim” diyen Borrell, sözlerini “Avrupa sınırlarının açık olduğu iddiası yanlış… İnsanların gerçekleri bilmesi gerekiyor. İnsanlara, ‘Avrupa’ya gidin kapılar açık’ denilmemesi gerekiyor. Bu oyuna son verilmeli” şeklinde sürdürdü.
Borrell, Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı 4 milyon mülteci nedeniyle ağır bir yük altında olduğunu bildiklerini, bunu anladıklarını söylemekle birlikte “Ancak önce normalleşme sağlamalıyız. Sonra konuşacak çok konumuz var” dedi. Diplomat olarak yapıcı olmak istediğini, bu süreçte masum insanların zarar görmemesine yol açacak ifadeler kullanmamaya çaba gösterdiğini söyleyen Borrell, “İnsan akınının azaldığını öğrenmekten mutluluk duyacağımı söyleyeyim. Sınırların açık olduğu mesajının doğru olmadığı çok açık. Bizim öncelikli beklentimiz sınırlarda durumun normalleşmesidir” dedi.
Maas da koşulsuz ek yardımlara karşı
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas da Türkiye’ye ek mali yardım yapılmasına karşı çıktı. “AB’nin Erdoğan’ın baskısına boyun eğmeyeceğini” belirten Maas, ancak “ihtiyacın artması durumunda” 2016 yılında imzalanan Mülteci Mutabakatı çerçevesinde halihazırda taahhüt edilmiş ödemelerin hızlandırılması için görüşmeler yapılabileceğini” kaydetti.2016’daki mutabakat çerçevesinde bu yıl bir milyar euroluk ödeme planlandığına işaret eden Maas, sığınmacı baskısının artması durumunda bu miktarın “hızlandırılmış bir şekilde” iletilmesi için görüşülebileceğini belirtti.
Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg de Zagreb’deki toplantıda yaptığı açıklamada Türkiye’nin sığınmacıları Yunanistan sınırına göndermesinin “kesinlikle kabul edilemez olduğunu” söyledi. Schallenberg, “Bize şantaj yapılmasına izin vermeyeceğimizi açıkça göstermek büyük önem taşıyor” dedi.Fransız haber ajansı AFP, dün Avrupa Komisyonu kaynaklarına dayandırdığı haberde AB’nin mülteci mutabakatı çerçervesindeki 6 milyar euroya ilaveten sığınmacılar için Türkiye’ye 500 milyon euroluk ek kaynak sağlamayı planladığını bildirmişti.
“Türkiye Erdoğan’dan ibaret değil”
Hırvatistan Dışişleri Bakanı Gordan Grlić Radman de Türkiye ile yaşanan gerilim hakkında konuştu. Hırvat Bakan, Türkiye ile diyalogun koparılmaması gerektiğini ancak Türk hükümetinden 2016 yılında imzalanan AB-Türkiye Mülteci Mutabakatı’nın öngördüğü yükümlülüklere uymasını beklediklerini vurguladı.Türkiye ile sorunların diplomasi yoluyla çözümlenmesine odaklandıklarını anlatan Radman, “Türkiye’nin Erdoğan’dan ibaret olmadığını, Erdoğan’ın da tüm Türkiye’yi temsil etmediğini dikkate almamız gerekiyor. Türkiye çok büyük bir ülke…” diye konuştu.
Güvenlik garantileri beklentisi
Bu arada AB Yüksek Temsilcisi Borrell basın toplantısında İdlib’de korkunç boyutlara ulaşan insani felakete dikkat çekerek AB’nin sivillere yardıma hazır olduğunu, bu yardımların BM kurumları üzerinde ulaştırılması için de çalışmaların sürdüğünü açıkladı.İdlib’e mali yardımlar konusunda bir isteksizlik ya da mali kaynak eksikliği olmadığının altını çizen Borell, “Sorun para değil, para var” diyerek yardımların ulaştırılması konusunda lojistik sıkıntılar yaşandığını söyledi.
Borell, Türkiye ile Rusya arasındaki ateşkes anlaşmasının uygulanması ile bu sıkıntıların aşılmasına zemin sağlamasını umduklarını vurguladı, bu bağlamda da taraflardan güvenlik garantileri beklediklerini kaydetti.
Brüksel Konferansı düzenlenecek
Suriye’nin geleceğini desteklemek için 29-30 Haziran tarihlerinde “Brüksel Konferansı” düzenlenmesi konusunda mutabakat sağlandığını da açıklayan Borrell, “Uluslararası toplumun büyük bir bölümü, BM’nin siyasi çözüm çabalarını desteklemek için bir masaya oturacak. Bu konferans Suriye ve bölgeye insani ve kalkınma yardımları taahhütleri için de fırsat oluşturacak” dedi.DW/DA,HS© Deutsche Welle Türkçe