Anayasa Mahkemesi Hizmet Hareketi Cemaatine üye olduğu gerekçesiyle tutuklanan bir vatandaşın yaptığı bireysel başvuruyu haklı bularak, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiğine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Adli Tıp Kurumu’nda evrak kayıt memuru olarak görev yapan İhsan Yalçın’ın kendisine yaptığı bireysel başvuruyla ilgili verdiği kararı açıkladı.15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, Cemaat’e üye gerekçesiyle açılan soruşturması kapsamında açığa alınan ve tutuklanan, hakkında açılan davada da bir yıl 13 ay hapis cezasına çarptırılan İhsan Yalçın’ın bireysel başvurusu haklı bulundu.
Görevden uzaklaştırma suç belirtisi kabul edilemez
AYM kararında zanlının Cemaat yapılanması soruşturmaları kapsamında görevinden uzaklaştırılmasının suç işlediğine dair kuvvetli bir belirti olarak kabul edilemeyeceğine işaret etti. Zanlının Gülen yapılanmasının Adli Tıp Kurumu yapılanması içinde görev aldığına dair ise bir delil gösterilemediğini belirten AYM, bu nedenle İhsan Yalçın hakkında Anayasa’nın 19’uncu maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiğine karar verdi.
İhsan Yalçın 15 Temmuz sonrası Cemaat soruşturması kapsamında “örgüt üyeliğine” gerekçe olarak ise Cemaate yakın bir bankada hesap açtırması gösterilmişti. Yargılandığı mahkeme ise Yalçın‘ın bankadaki hesap hareketliliğinin suç oluşturmadığını belirtmiş ancak örgüt liderinin talimatı doğrultusunda amaca hizmet ettiğini gerekçe göstererek örgüte yardım suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezasına çarptırmıştı. Yalçın karara itiraz etmişti. Dosya halihazırda Yargıtay’da.
AYM daha önce de benzer bir karar verdi
AYM 29 Ocak tarihinde de aynı şekilde kendisine yapılan bir başka bireysel başvuruda benzer bir karar vermişti.15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında aynı şekilde Cemaat’e üye soruşturma kapsamında tutuklanan eski hakim Mustafa Özterzi’nin mahkemeye yaptığı başvuru haklı bulunmuştu. AYM, hakkında kamu davası açılan Özterzi’nin Ağır Ceza Mahmemesi’nde beraat ettiğine dikkat çekerek, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca görevden uzaklaştırılmasının zanlının suç işlediğine dair kuvvetli bir belirti sayılamayacağına işaret etmişti.
Bylock kullandığına dair delil yok
Mahkeme kararında ayrıca Özterzi’nin yapılan aramalarda ele geçirilen dijital inceleme raporuna göre elektronik posta hesabında Bylock programının kalıntılarına rastlandığını hatırlatmıştı. Ancak AYM, “Bylock’a ilişkin veriler ancak bu uygulamanın kullanıldığının veya kullanılmak üzere telefon yüklendiğinin tespit edilmesi halinde kuvvetli belirti olarak kabul edilebilir“ ifadesine yer vermişti.Özterzi’nin Bylock kullandığı ya da kullanmak üzere telefonuna yüklediğine dair bir iddianın bulunmadığını da hatırlatan AYM, zanlının yargılandığı mahkemenin de elektronik postadaki izleri Bylock kullanımı bakımından yeterli bir veri olarak kabul etmediğine işaret etmişti.
AYM ayrıca Özterzi’nin Cemaat’e üye olduğu gerekçesiyle, soruşturmasında adı geçen bazı kişilerle telefon görüşmelerini mesleği gereği yaptığını ifade ettiğini hatırlatarak, söz konusu telefon görüşmelerinin örgütsel bir ilişki çerçevesinde yapıldığı yönünde bir tespit ya da iddiada bulunulmadığını belirtmişti. Görüşmenin içeriğine ilişkin herhangi bir verinin de bulunmadığını ifade eden AYM, bu nedenle telefon görüşme kayıtlarının örgütsel bir ilişki bakımından kuvvetli suç belirtisi sayılamayacağına işaret etmişti.AYM söz konusu kararında, “Olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde de kişilerin suç işlediklerine dair belirti bulunmadan tutuklanmaları, durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir olarak kabul edilemez“ ifadesine yer vermişti.AYM Özterzi’nin Anayasa’nın 19’uncu maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiğine karar vermişti.DW / HT,BK© Deutsche Welle Türkçe