ADEM YAVUZ ARSLAN-TR724.COM
Aslında yazının başlığı ‘Yusuf Kaplan’a sorular’ da olabilirdi.
Çünkü Habertürk ekranlarında yaşanan bir kaç dakikalık diyalogla ilgili olarak Yusuf Kaplan’a sorulması, onun da cevaplaması gereken onlarca soru var. Sonuçta söz konusu olan 15 Temmuz darbe girişimi ve 250 şehit olduğu için meselenin ‘ortada bırakılması’ mümkün değil.
Görmeyen ya da okumayanlar için ne olduğunu özetleyeyim; Yeni Şafak yazarlarından, Sabahattin Zaim Üniversitesi öğretim üyesi ve Erdoğan’ın ‘yakın halkasından’ olmasıyla bilinen Yusuf Kaplan geçtiğimiz günlerde Habertürk televizyonunda katıldığı bir programda 15 Temmuz darbe girişimine dair çok önemli açıklamalarda bulundu.
Neler söylediğine geçmeden önce şunu hatırlatayım; Yusuf Kaplan bir Cem Küçük ya da Rasim Ozan Kütahyalı değil.
Havuz yazarlarının aksine aklı başında biri olarak bilinir. Nitekim Merkez Parti Genel Başkanı Abdurrahim Karslı, ‘Yusuf Kaplan anlaştılar diyorsa doğrudur. Çünkü o insanı tanırım, dürüst bir insandır” diyerek Kaplan’a kefil olmuştu.
Peki Kaplan de demişti ?
Habertürk Tv’deki ‘Türkiye’nin Nabzı’ programına konuk olan Yusuf Kaplan, Erdoğan ile Kemalist yapının 15 Temmuz’da anlaştığını iddia ederek “Anlaşma yapılmıştır aslında. Onu da söyleyeyim” dedi.
15 Temmuz itirafı: Erdoğan 'TSK'daki Kemalist yapı'yla anlaştı
Bülent Yücetürk: 15 Temmuz'u engelleyen Kara Kuvvetleri'ndeki Kemalist yapıyı unutmayalım
AKP'li Yusuf Kaplan: Kemalist kadro ile anlaşma yapılmıştır. Daha ötesi yok. Bir şekilde anlaşıldıhttps://t.co/N0rPrW90EZ pic.twitter.com/s8D0L7pjG4
— Tr724 (@Tr724) March 6, 2020
Bir kaç dakikalık videoda yer alan Ankara Barosu Ceza Enstitüsü Başkanı Bülent Yücetürk “15 Temmuz’u engelleyen Kara Kuvvetleri Komutanlığı içindeki Kemalist yapı” dedikten sonra “15 Temmuz’da Kemalist subaylar darbeyi engellediler. Çok büyük katkıları vardır. Özellikle Kara Kuvvetleri sokağa çıkmamıştır. Kara Kuvvetleri içinde çok ciddi bir Kemalist yapı vardır ve onlar harekete geçmediği için darbe olmadı. Onun da hakkını teslim etmek lazım” dedi.
Yücetürk’ün bu ifadeleri üzerine söze giren Yusuf Kaplan Tayyip Erdoğan ile Kemalist askerlerin anlaşma yaptıklarını ima ederek “Anlaşma yapılmıştır aslında. Onu da söyleyin lütfen” diyor.
Kaplan’ın Yücetürk ile olan diyalogu herhangi bir dil sürçmesine ya da ‘boş bulunmaya’ benzemiyor çünkü, Yücetürk’ün argümanlarına karşı Kaplan, ısrarla “anlaşma yapılmıştır, Kemalist kadro ile anlaşma yapılmıştır” diyor.
Moderatör Didem Arslan, 9 sütuna manşet bir lafı duyan her gazetecinin yapması gerekeni yapıp olayın üzerine gitti. Hatta ‘yapıldı’ vurgusunu bir kaç kez tekrar edip ‘bilgiye dayalı konuşuyorsunuz’ diye ısrarcı oldu.
Didem Arslan, Kaplan’ın üzerine gittikçe Kaplan ‘Daha ötesi yok’ diyerek konuşmayı kesmeye çalıştı. Arslan’ın ısrarlı soruları üzerine ‘bir şekilde anlaşıldı’ diyerek konuyu kapattı.
Kaplan konuyu kapattı ancak o bir kaç cümlelik açıklama Pandoranın Kutusu’nu açmış oldu. Artık ‘yokmuş’ gibi davranmak mümkün değil. Ayrıca Yusuf Kaplan herhangi birisi değil, yayındaki tavırları ‘bilerek konuştuğu’nu gösteriyor.
KAPLAN ‘ADINI KOYMUŞ’ OLDU
Peki Kaplan’ın açıklamaları neden önemli?
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden neredeyse 4 yıl geçti ve AKP seçmeninin bile kafasında tonla soru var. Bir kısmı korkudan bir kısmı zihin konforunu bozmak istemediğinden bu konuları dile getirmiyor ama kimsenin ‘enişte hikayesi’ni satın aldığını sanmıyorum.
15 Temmuz’a giden süreçte yaşananlar, TSK içindeki organize fişlemeler, darbe akşamı yaşananlar ve sonrasında icra edilen faaliyetler CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir dönem yoğun olarak dile getirdiği ‘kontrollü darbe’ söylemini destekliyor.
Elinizde Yusuf Kaplan’ın açıklaması gibi bir veriye sahip olmasanız bile Erdoğan ile ‘bir takım çevrelerin’ koordineli hareket ettiğini görebiliyorsunuz.
Bir grup asker ‘terör saldırısı’ ihbarıyla sokağa çekilirken adlarına Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında aşina olduğumuz bazı askerler -her nasılsa- tuzağa düşmüyorlar.
Onlar daha sonra ‘darbeyi bastırmak’ için harekete geçiyorlar.
Bu köşede bu durumu detaylarıyla ortaya koyan sayısız yazı kaleme aldım. Fişleme listeleri ile 15 Temmuz akşamı yayınlanan Sıkıyönetim Direktifleri bile aynı. Şehitlerin cesetlerinden TSK envanterinde olmayan mermiler çıktı.
15 Temmuz’un asker ayağı yazısında uzun uzun ortaya koyduğum gibi bir güç terör saldırısı söylemiyle fişlenen askerleri sokağa çekerken bir diğer grup kenara çekilip ‘hedefin kapana girmesi’ için beklemiş.
Boğaz Köprüsü’nde yaşananlardan tutun da Erdoğan’ı almaya gideceği söylenen timin başına gelenlere kadar sayısız örnek var. Yani ‘içeriden birileri’ başka bir ajandaya göre hareket etmiş.
Bu yazıda uzun uzun 15 Temmuz’un şüpheli taraflarına dönecek değilim. Meraklısı için tr724.com arşivinde mebzul miktarda yazı var.
Benim açımdan Kaplan’ın sözleri “15 Temmuz bir darbe girişimi değil, bir istihbarat operasyonudur. Erdoğan-Fidan ve Akar tarafından kurgulanmış, TSK içindeki Ergenekoncu kadronun desteğiyle hayata geçirilmiş bir operasyondur. Bir bakıma Fidan’ın meşhur kaydında olduğu gibi ‘karşıya üç adam gönderip bu tarafa 5 füze attırmaktır” tezini teyit etmiş oluyor.
KAPLAN NEDEN SUSTU?
Kaplan’ın sözlerine geri dönersek.
Yeni Şafak yazarı ve Erdoğan’ın yakın halkasından bir isim olan Yusuf Kaplan’ın bu aşamada susmaması gerekiyor.
Ben Abdurrahim Karslı’nın iddia ettiği gibi ‘korktuğu’ fikrinde değilim. En azından öyle umuyorum.
Gazetedeki köşe yazılarında, televizyon programlarında ve konferanslarında “15 Temmuz’da Erdoğan Kemalist askerlerle anlaştı” sözlerini açmasını bekliyorum. Bu konuya dair yazı yazar veya televizyon programı yaparsa, şu sorulara da cevap verirse iyi olur:
- Bahsettiğiniz anlaşma neyin anlaşması ? Eğer 15 Temmuz öncesi bir anlaşma varsa Erdoğan’ın ‘eniştem aradı, oradan öğrendim’ lafı hilaf-ı hakikat değil midir? Erdoğan o geceye dair başka hangi yalanları söylemiş olabilir ?
- Bu anlaşma kimler arasında yapıldı? Kemalist askerler dediğiniz kişiler kim? Kimi temsil ediyorlar? Sizin ‘Kemalist askerler’ dediğiniz kişiler kendini Kemalist diye tanımlayan ama bir ucu İrancı, bir ucu Rusçu ve menfaat uğruna siyasal İslamcılarla iş tutan Ergenekon taifesi’ mi?
- Ortada darbe öncesi bir anlaşma varsa o gece yaşanan olaylar da o anlaşmanın parçası olmalı. Kemalist askerler asıl darbeyi engellediler deniyorsa ortada başka bir darbe mi vardı?
- Anlaşma olduğuna göre bu darbe ‘çakma’. Çakmasında 250 kişi hayatını kaybetmişse, asıl darbede kaç kişi ölecekti? 250 şehit varılan anlaşmanın parçası mıydı ? (15 Temmuz akşamı tek kişi ölmeyebilirdi. Bunu defalarca yazı ve videolarda anlattım. Erdoğan’ın halkı sokağa çağırması bitmiş darbenin sahnesiydi. Yani vatandaş sokağa çıktığında darbe çoktan bitmişti. Ancak başta Boğaz Köprüsü’ndeki Harbiyelilerin vahşice öldürülmesi gibi olaylar oynanan oyunun ‘gerçekçi’ olması için gerekliydi)
- Neden orada oldukları ve 15 Temmuz’a ne tür müdahaleleri olduğu hala anlaşılamayan Adil Öksüz ve diğer siviller de bu anlaşmanın parçası mıydı? Adil Öksüz’ün inanılmaz şekilde serbest kalıp kayıplara karışması da anlaşmanın ayaklarından mıydı?
- TSK’nın yeniden yapılandırılması, askeri okulların kapatılması ve Ergenekoncu kadroların tekrar iş başına getirilmesi de anlaşmanın içinde miydi?
- Bülent Yücetürk’ün “Kemalist askerlerin katkısı çok büyüktü” dediği, sizin de tasdiklediğiniz ‘katkı’ neydi? Bahsettiğiniz yapı ‘tankların egzozuna atlet tıkamanın ötesinde’ işler yaptılar mı?
- Emniyet Özel Harekat Dairesi’nin, TBMM ve Erdoğan’ın Saray’ın dış avlusunun vurulması da bu planın parçası mıydı? Bir an için darbenin ‘gerçek’ olduğunu varsaysak bile bu üç bombalama olayının darbecilere ne kazandırdığı meçhul.
- 15 Temmuz sonrası Erdoğan koltuğunu sağlama aldı, rejimi değiştirdi, Kemalist dediğiniz kesimler de TSK’yı istedikleri gibi yeniden yapılandırdılar. Cemaat çocuk çoluk farketmeksizin soykırıma uğradı. 4 yıl sonra bu açıklamanız ‘Taraflardan birinin anlaşmaya uymadığı’ anlamına mı geliyor? Bu sözleriniz Ergenekoncu kadroya ‘uyarı mesajı’ mıdır?
- Yücetürk “Kemalist askerlerin hakkını teslim edin” derken neyi kastetti? ‘Kemalist askerlerin’ teslim edilmeyen hakkı neydi? Ne istediler ne alamadılar? Erdoğan’ın tabiriyle ‘ne istediler de alamadılar?’
- Neden sustunuz? Susmanız ‘tehdit’ mi ‘pazarlık’ mı yoksa ‘korku’ muydu? Bu çıkışınız Erdoğan’ın bilgisi dahilinde miydi?
Yusuf Kaplan’a sorulabilecek çok soru var. Fakat kesin olan bir şey var ki Kaplan Pandora’nın Kutusu’nu açtıktan sonra susamaz, susmamalı. En azından 250 şehidin hatrına bildiklerini, şahitliklerini anlatmalı.