“Şahsı asla tanımam ve olayla da hiçbir ilgim yoktur” dediği İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti ile yemek yediği fotoğrafları ortaya çıkan eski AKP Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu üyesi Prof. Dr. Burhan Kuzu bu kez ağız değiştirdi.
Zindaşti’yi tahliye ettirdiği iddia edilen Kuzu, “Bilmeden tezgâhlarına alet edilmişim, şu bu bahaneyle telefonla birkaç konuşturulmam da böyle. Yargıya baskı yapabileceğimi nasıl düşünürsünüz, sadece hâkimi aradım.’’ İfadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde basın danışmanlığını yapan Karar gazetesi yazarı Akif Beki, uyuşturucu baronu Zindaşti’nin tahliye edilmesi için yargıya baskı yaptığı iddia edilen eski AKP Milletvekili Burhan Kuzu’nun kendini aradığını yazdı.Beki, Kuzu’nun kendisine yaptığı açıklamayı bugünkü köşesinde şöyle paylaştı:
“İnan ki bilmiyordum, yurtdışındaki bir cinayete azmettirmekten yargılanıyordu, siyasetçi olarak fotoğraf çektirdiğim herkesten sabıka kaydı soramam, öğrencim de olan bir avukat beni bulaştırdı, aradım ama tahliyesi için hakime baskı yapmadım, zaten Cumhurbaşkanlığı Hukuk Kurulu üyeliğinden başka sıfatım yok, ne gücüm ve forsum olur ki, ayrıca salan hâkim yüklü rüşvetten yargılanıyor, 8 aydır iddianamesi yazılamadıysa nasıl tutayım gerekçesiyle bıraktı, ama okka altına ben gidiyorum medyada, anlıyorum ki bilmeden tezgâhlarına alet edilmişim, şu bu bahaneyle telefonla birkaç konuşturulmam da böyle, dahlim varmış gibi gösterilebilecek bir kurguyla tongaya düşürülmüşüm, hem şahsın vatandaşlık başvurusu da kabul edilmedi, savcılığa da bu yönde ifademi verdim, göreceksiniz suçlamalardan aklanacağım, masumum.” dedi.
Kendisi için talep ettiği hukuka saygı, yargılama sonucunu bekleme, yalan ve iftirayla lekelenmeme, yargısız infazdan korunma ve soruşturmanın gizliliğine riayet hakkını başkalarına çok gördüğü örnekleri hatırlattım.Üç yıla yakındır o iddianame yazıldı, bu yazılacak derken tutukluluğu sündürülen Osman Kavala için, içeriği belirsiz baz istasyonu sinyallerini telefonda yüzlerce saatlik şüpheli, esrarengiz casusluk görüşmesiymiş gibi sunduğu ‘yargısız infaz’ tivitlerini…Ve görüşme içeriği belli kendi HTS kayıtları ortaya çıktıktan sonra özeleştiri yapıp yapmadığını sordum.
Özeleştiri yaptığını, empati kurduğunu söyledi. Kendisi için istediği haklardan herkesin yararlanması gerektiğini kabul etti. Her zaman prensipte tutuksuz ve adil yargılamadan yana olduğunu da ısrarla ekledi.
Konuşmamızı özetle, mealen aktardım. Üstümde kalmasın, mahsus selamlarını iletti.
Takdiri sizin…
Dilerim, gerçekler en kısa zamanda aydınlatılsın ve hak neyse yerini bulsun.
Yine dilerim ki başkalarının hakkına, hukukuna hoyratça, önüne arkasına bakmadan palas pandıras girenler, başlarına bir musibet gelmeden, kafalarını duvara çarpmadan uyansın. Hak ve hukuk duyarlılığını, bir gün kendilerine de lazım olacağını yaşayarak öğrenmeden önce kazansınlar.