• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home YAZARLAR

80 Yıllık Tartışma: Köy Enstitüleri

Nisan 22, 2020
in YAZARLAR
1
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

Geçtiğimiz 17 Nisan, Köy Enstitülerinin kuruluşunun 80. yılıydı. Özellikle Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un bu vesileyle paylaştığı mesaj, bazı kesimlerden ciddi tepkiler aldı.

Bunların arasında MEB Eski Müsteşarı ve Ankara Hacı Bayram Üniversitesi Rektörü Yusuf Tekin özellikle dikkat çekti.

Peki neydi Köy Enstitülerinin hikayesi? Aradan bunca yıl geçmişken bir kesim hala üstüne destanlar söylerken bir kesim ise neden eleştiriyor? Bu yazıyla biraz olsun bunu anlatmaya çalışacağım.

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Hepiniz oradaydınız!

Öldürmeyen her darbe güç verirmiş…

“Hizmet sizin vatanınızdır!”

1930’a gelindiğinde bizzat Atatürk’ün emriyle kurdurulan Serbest Fırka, kısa sürede halktan büyük bir ilgi görünce CHP bu ilgiden ciddi ürkmüş hatta korkmuştu. Bunun üzerine Serbest Fırka hemen kapatıldı. CHP, iktidarını sağlamlaştırıp kendini güvence altına almak zorundaydı.

O yıllarda ülke nüfusunun %80’i köylerde yaşıyordu ve okuma yazma oranı da %10 civarındaydı. 40 bin köyün 35 bininde öğretmen yoktu. CHP bunu bir fırsata çevirip Kemalist ideolojiyi toplumun kılcallarına kadar yaymak için yeni bir yöntem geliştirdi.

1936’da okuma yazma bilip askerliğini onbaşı ya da çavuş olarak yapanlar altı aylık kısa bir eğitimden sonra köylere “köy eğitmeni” olarak atandılar. Ardından 1937’de ilk köy eğitmen okulu Eskişehir/Çifteler’de açıldı. 1940’a gelindiğinde ise bu okullar Köy Enstitülerine dönüştürüldü.

Okullar, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un himayesi altındaydı ve bizzat İnönü tarafından destekleniyordu. Günde 11 saat gibi yoğun bir eğitimin yapıldığı okulların eğitim süreleri de 5 yıldı.

Dersler; kültür dersleri, tarım dersleri ve teknik dersler olarak üç gruba ayrılmıştı. Öğrenciler Türkçe, matematik, fen bilgisi derslerinin yanında tarım yapmayı, ekip biçmeyi, hayvancılığı ve bunların yanında nalbantlık, demircilik, marangozluk gibi zanaatları da öğreniyorlardı. Okullarda din dersi ise yoktu.

Köy Enstitüsü binalarını, köylü ve öğrenciler birlikte inşa etmek zorundaydılar. Maliyet ise doğrudan köylünün üzerine yüklenmişti. Eğitim için köylerden toplanan çocuklar inşaat için su taşıyor, yol ve köprüler inşa ediyor, kendi okul binalarını yapana kadar çadırlarda yatıp kalkıyor ve bu da yetmezmiş gibi yemeklerini kendileri pişiriyorlardı. Bu durumu bir solcu olarak Kemal Tahir “Bozkırdaki Çekirdek” romanında ciddi olarak eleştirir.

Eğer köylünün Enstitü için verecek parası yoksa inşaatta çalışması zorunluydu. Bu inşaatlar sürerken pek çok çocuğun iş kazası geçirip sakatlandığı, hastalıklara yakalandıkları hatta öldükleri de raporlanmıştı.

Şehirlerde yaşayan hiçbir çocuğun kendi okulunu inşa etmek gibi bir vazifesi yokken Köy Enstitülerinin böyle bir yol takip etmesi dönemin en çok eleştirilen noktalarından biri olmuştu. Bu durum tamamen sınıf ayrımına dayalı, adaletsiz ve eşitliğe aykırı bir durumdu.

Diğer öğrencilerin aksine Enstitü öğrencilerinin yıllık izinleri de sadece 45 gündü, bu izinler dönüşümlü olarak kullanılıyor ve böylece yıl boyunca okullar açık tutuluyordu.

Enstitüden mezun olanlar için sert kurallar mevcuttu. Bu öğretmenler 20 yıl boyunca sadece köylerde öğretmenlik yapmak zorundaydılar. Üniversiteye gitmeleri yasaktı, eğer bir sebeple öğretmenliği bırakmak zorunda kalırlarsa Enstitüde okudukları yıl boyunca yapılan masrafların iki katını ayrıldıklarında ödemek zorundaydılar.

Ücretleri kırsal yaşamda onları geçindirecek düzeyde ve diğer öğretmenlere göre oldukça düşüktü. Devlet tarafından kendilerine köyde bir ev, ekip biçmeleri için biraz da toprak veriliyor ve geçimlerini böyle sağlamaları isteniyordu. Bunda amaç öğretmenleri köyde tutmak, onlar sayesinde köylüyü kontrol edip bilinçlendirmek ve partinin ilkelerine sadık bireylere dönüştürmekti.

Okullar her sabah ziraat marşı okunarak açılıyordu. Marşın sözlerine bakıldığında az çok Enstitülerin açılış amacını da anlamak mümkündü.

“Sürer, eker, biçeriz, güvenip ötesine
Milletin her kazancı, milletin kesesine,
Toplandık baş çiftçinin Atatürk’ün sesine,
Toprakla savaş için ziraat cephesine.

Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz,
Biz yurdun öz sahibi, efendisi köylüyüz.”

Okullarda Hasan Ali Yücel tarafından Türkçeye çevrilen dünya klasikleri okutuluyor, her cumartesi piyesler, halk oyunları sergileniyor ver her öğrenci bir enstrüman çalmaya teşvik ediliyordu. 1948’e gelindiğinde bu okullardan 17 bini öğretmen, 3 bini sağlık memuru olmak üzere 20 bin öğrenci mezun olmuştu.

Enstitülere getirilen en büyük eleştirilerden biri de okullarda sosyalizim ve komünizm propagandası yapıldığıydı. Her ne kadar bu okul mezunları bunları reddetse de Fakir Baykurt, Behice Boran, Ruhi Su, Meliha ve Niyazi Berkes, Mahmut Makal, Dursun Akçam, Talip Apaydın, Pertev Naili Boratav, Sabahattin Eyüpoğlu gibi sol, sosyalist ve komünist kimlikleriyle bu okullarda öğretmenlik yapan simalar bu tezi doğrular nitelikteydi. Bunlardan Behice Boran daha sonra Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanlığı bile yapmıştı.

Kemalist eğitim ters tepip öğrenciler Marsist ve Sosyalist bir düşünceye kaymaya başlayınca CHP bu durumdan rahatsız oldu. 1946 yılında Hasan Ali Yücel ve Tonguç görevden alındılar. Okullardaki idareci ve öğretmenler değiştirildi, 2000 öğrenci sınıfta bırakıldı.

“Bozkırları baştan başa yeşerteceğiz / Tanrının geç kaldığı işi biz bitireceğiz.” diye şiirler yazılan, Türk solunun büyük anlamlar yüklediği Köy Enstitülerinin 1954’te tamamen kapatılması hep bir “karşı devrim” olarak görüldü. Halbuki okulların işlevsiz hale getirilmesinin en büyük sebebi ve ilk eleştiri getirip soruşturmalar açan bizzat okulların kurucusu CHP’ydi.

Eğitimi kendi ideolojisi doğrultusunda bireyler yetiştirmek olarak anlayan Köy Enstitülerinin bugün bir iz düşümü de AKP’nin İmam Hatip Okulları projesidir. Eğitim ne sadece ideolojik olmalı ne de siyasi emeller uğruna din kullanılmalı. Bediüzzaman’ın dediği gibi “Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir (dini ilimlerdir), aklın nuru fünun-u medeniyedir (fen ilimleri). İkisinin imtizacıyla (birleşmesiyle) hakikat tecelli eder.”

Peki Bediüzzaman’ın çizdiği bu modeldeki modern eğitim verip evrensel değerlerle insan yetiştiren Hizmet Hareketinin 2000’e yakın okulu ne oldu dersiniz? Haramiler tarafından el konulup, bir kısmı İmam Hatip’e çevrilip diğerleri de yandaşlara peşkeş çekildi. Türkiye’nin dünyaca başarılara imza atan okulları, Anadolu insanının zorla değil isteyerek kendi helal kazancıyla yaptırdığı bu eğitim yuvaları yok edildi. Kim bilir belki 80 yıl öncesine nostaljik methiyeler düzenler, zaman bulurlarsa bunun niye olduğuna dair de bir cevap verebilirler?

semihyilmaz@yepyeni.zamanaustralia.com

PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

CHP, AKP ve MHP’nin, infaz yasasının iptali için AYM’ye başvurdu!

SONRAKİ HABER

Avustralya ve ABD’dan Çin’e yönelik suçlamalar sürüyor

BENZER HABERLER

Manşet

Hepiniz oradaydınız!

Haziran 12, 2025
YAZARLAR

Öldürmeyen her darbe güç verirmiş…

Haziran 9, 2025
Duyarlılık mı riyakarlık mı?
Manşet

“Hizmet sizin vatanınızdır!”

Haziran 3, 2025
Sırlı zarf!
Manşet

Zamanı yakalama

Haziran 3, 2025
Manşet

‘Masumiyet karinesi’ İmamoğlu tutuklanınca mı aklınıza geldi?

Haziran 1, 2025
Duyarlılık mı riyakarlık mı?
Manşet

‘1 oy’ için kızını terk eden baba!

Mayıs 29, 2025

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • All
  • Manşet
Bir garip mahpusun cezaevinde ölümü!
Gündem

68 kişinin kaldığı koğuşta aşırı sıcaktan kalp krizi geçiren tutuklu öldü

by adminzaman
Haziran 13, 2025
0

DEM Partili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Sincan Cezaevi'nde banyoda iken kalp krizi geçiren mahkumun hayatını kaybettiğini belirterek, 28 kişilik koğuşta 68...

Hindistan’da, 244 kişiyi taşıyan yolcu uçağı düştü

Hindistan’da, 244 kişiyi taşıyan yolcu uçağı düştü

Haziran 12, 2025
Avustralya milli takımı bir kez daha dünya kupasında

Avustralya milli takımı bir kez daha dünya kupasında

Haziran 12, 2025
Avustralya ve 4 ülkeden İsrailli iki bakana yaptırım kararı

Avustralya ve 4 ülkeden İsrailli iki bakana yaptırım kararı

Haziran 12, 2025
Demirtaş ve Ferhat Tunç’tan Sırrı Süreyya Önder için bir ağıt: Derviş

Demirtaş ve Ferhat Tunç’tan Sırrı Süreyya Önder için bir ağıt: Derviş

Haziran 12, 2025
Cumhuriyet’in 95’inci yılında vahim tablo: Cezaevleri nüfusu 250 bine dayandı

Cezaevlerinin nüfusu 34 ili geçti: 50 günde 13 bin 867 kişi daha tutuklandı

Haziran 12, 2025

İLETİŞİM

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM