Bebeklerin konuşmayı nasıl öğrendiklerine dair bugüne kadar pek çok araştırma yapılmış.
Bu araştırmaların bazılarına göre bebekler daha emeklemeye başlamadan ve ilk kelimelerini söylemeden çok önce konuşmayı öğrenmeye başlarlar.
Özellikle ses takliti konusunda bir usta olan bebekler, her dile ait özel tüm sesleri çıkarabilecek bir donanımla yaratılmışlardır. Hatta parmaklarını emmeleri ve sık sık yutkunmaları bu sesleri çıkarabilmeleri adına konuşma organlarına yaptırdıkları bir egzersizdir.
Bebeklerin konuşma yeteneklerinin nasıl oluştuğunu araştıran Prof. Dr. Kathy Hirsh-Pasek kendi dizayn ettiği bir deney sonucunda bu soruya cevap ararken ilginç sonuçlara ulaşmış.
Temple Üniversitesi “Bebek Dili Labaratuvarı” yöneticisi olan Kathy Hirsh-Pasek “Bebeklerin çevrelerinde hiç bilmedikleri ve hiç anlamadıkları bir melodi dalgası içine dalıp bu akış içinde sesi kelimeye nasıl dönüştürdükleri tam bir muamma.” diyerek bunu anlamaya çalışmış.
Senfonilerin içinde melodiler, melodilerin içinde de notalar gizli olduğu gibi dilde de cümlelerin içinde kelimeler, kelimelerin içinde de heceler gizli ve en önemlisi duygular da tonlamalarla ayrıştırılıyor.
İşte araştırma bebeklerin de dili oluşturan isim, fiil, nesne gibi parçalarının ayrımını yapıp yapamadıklarına odaklanıyor.
Bu deneyde laboratuvarda kısa bir konuşmanın iki farklı similasyonu hazırlanıyor. Birincisinde konuşmada doğal hece durakları ve tonlamalar kullanılırken ikinci versiyonda kelimeler hecelerine yanlış ayrılarak doğal olmayan duraklamalar ve tonlamalar bebeğe dinletiliyor. Aynı konuşmanın kullanıldığı her iki versiyonda da duraklama sayıları ve konuşma uzunlukları eşit miktarda yer alıyor.
Bir odaya alınan bebeğe ışıklı iki farklı hoparlörden bu konuşmalar dinletiliyor. İki hoparlörün ortasına oturan bebeklerin önce ayrı ayrı bu konuşmalara verdikleri tepki ölçülüyor, sonra da aynı anda her iki konuşma verilerek bebeklerin en çok hangi hoparlöre baktıkları gözlemleniyor.
Sonuç oldukça etkileyici çıkıyor. Bebekler ezici çoğunlukla doğal duraklama ve tonlamaların olduğu konuşmalara dikkat kesiliyorlar. Dilin doğasına aykırı duraklama ve tonlamalar ise bebeklerin ilgisini fazla çekmiyor.
Araştırmanın sonuçlarından da anlaşılacağı üzere bebekler daha anne karnından başlayarak dilin ritim ve örüntülerini rahatlıkla fark edebiliyorlar. Dilin müziğini kullanarak da konuşacakları dili rahatlıkla çözümleyebiliyorlar.
Bebeklerin daha iki günlükken dil sınıfları arasındaki farkı sadece dilin müziğini kullanarak ayırt edebildiklerini hatta İngilizce ve Almanca arasındaki farkı anlayabildiklerini de söyleyelim.
Bundan yola çıkarak uzmanların bebeklerin dil gelişimi üzerine yaptıkları birkaç tavsiye ise şöyle:
- Bebeklerinizle daha anne karnındayken konuşmaya başlayın.
- Bebeklerinizle konuşurken dili düzgün kullanın. Kısa cümlelerle konuşun.
- Sözcüklerin vurgusuna ve tonlamasına dikkat edin. “Bebek dili” denen anlamsız seslerle onunla konuşmayın.
- Bebeğinizi karşınıza alıp ona resimler veya objeler gösterek kelimeleri öğretmeye çalışın.
- Anlamsız da olsa ağzından çıkacak kelimelerin doğrusunu sık sık tekrarlayarak onunla konuşup pratik yapın.
- Bebeğinizin yaşına bakmadan her gün ona düzenli masallar okuyun. Masallardaki karakter ya da özellikle hayvanların seslerini drama tekniği kullanarak öğretmeye çalışın.
Bebekler Kelimeleri Nasıl Öğrenir?
Bebeklerin dil yolculuğunda kelime öğrenme hızları gerçekten de şaşırtıcı niteliktedir. Bir yaşına geldiklerinde neredeyse hiçbir kelimeyi söyleyememelerine rağmen bebekler elli kelime kadar öğrenebilirler. İki yaşına ulaştıklarında ise günde on kelime kadar öğrenmeye başlarlar.
Sözcük öğrenme, dil öğrenmenin temel taşıdır ve insan yaşı ilerledikçe bu öğrenme giderek zorlaşmaya başlar.
Bebekler için dil öğrenmek her ne kadar zor olsa da henüz yaptıkları işin farkında olmadıkları için yetişkinlere göre daha şanslıdırlar. Bir bebeğin beyni bir iki yıl içinde dilin tüm parçalarını ayırt edecek donanım kazanır.
Örneğin “Güzel bebek” ifadesi bir bebek tarafından tek bir sözcükmüş gibi algılanabildiği gibi her hecesi ayrı dört sözcük olarak da algılanabilir.
Bunun yanında “gü-zel” bir sözcükken ifadenin diğer hecelerinden oluşan “zel-be” bir sözcük değildir. Öyleyse bebek bunu nasıl oluyor da iki anlamlı sözcük olarak algılıyor?
İşte bebeklerin bu noktada sözcüklerin nerede başlayıp nerede bittiğini nasıl anladıkları araştırmacıların merak ettiği bir soruya dönüşünce buna cevap arayan Wisconsin Üniversitesi Psikoloji Profesörü Jenny Saffran farklı bir deneye imza atmış.
Prof. Saffran uydurma bir dil icat edip sadece “pabecoo” ve “golatoo” gibi uydurulmuş iki sözcük kullanmaya karar verir. Bu sözcükler rastgele anlamsız bir dizi içinde iki dakika boyunca bebeklere dinlettirilir.
Bebekler iki dakika boyunca her iki uyduruk sözcüğü kırk beşer defa dinlerler. Sonra biraz ara verilip deney başlatılır. Her iki yanına iki ışık konulan bebek yanıp sönen ışıklara her baktığında bir sözcük duyar.
Bebekler ışığa baktıkları süre boyunca sözcük duymaya devam ederler, başlarını çevirdiklerinde ise ses kesilir. Yani bebekler duymak istedikleri sesi seçebilirken istemediklerinden kendi iradeleriyle uzaklaşırlar.
Araştırma sonucunda fark edilir ki bebekler daha önce aşina sağladıkları uydurma dildeki sözcüklere dikkat kesilirken diğer anlamsız sözcüklerle ilgilenmeyi bırakmışlardır. Bu da aslında bebeklerin dili istatistiksel olarak öğrendikleri sonucunu doğurur.
Araştırmacılar daha sonra bilengual “çift dilli” bebeklerde dil öğrenmenin nasıl oluştuğuna yöneldiklerinde daha da ilginç sonuçlara ulaşırlar.
Tek dil öğrenen bebeklerin bile ayrıştırıp anlamaları gereken dev bir söz dağarcığı varken anne ve babaları farklı diller konuşan bebekler bu zor durumun üstesinden acaba nasıl geliyorlar?
Mesela İngilizce ve Türkçe konuşan ebeveynlere sahip bir bebek bu iki dili birden nasıl öğrenir? Bir bebeğe iki dil öğretmenin temelde iki yolu vardır. Ya evde dilin sadece biri kullanılırken dışarıda başka bir dil kullanılır ya da anne bebekle kendi diliyle konuşurken babaysa başka bir dil konuşur.
Genelde tercih edilen va başarılı olan ikinci yoldur. Peki bebek iki farklı dilin yapısını nasıl ayırt ederek anlayıp her iki dili de konuşmaya başlar?
Araştırmacıların elde ettikleri sonuçlara göre her dilin kendi ait bir musikisi, ritmi, melodisi ve ses perdesi mevcuttur. Bebekler de bunları tespit edip ayırt edecek bir donanımla yaratılmışlardır.
Anne ve babanın konuştukları dilin vurgu ve tonlamalarındaki farklılıkları, bebekler hiç de zorlanmadan anlayabilmektedirler. Bu yüzden anne ve babanın bebekleriyle kendi dillerinde sık sık ve düzgünce konuşmaları bebeklerin dil gelişimi açısından oldukça önemlidir.
Semih YILMAZ
semihyilmaz@yepyeni.zamanaustralia.com