Sanki olağanüstü değişimlerin, oluşumların eşiğindeyiz. Sadece bir ülkeyi, bir kıtayı değil, tüm dünyayı ve insanlığı hedef alan bir belâ, bir musibet, bir imtihan âdeta hayatı durdurdu. Statlardan sinemalara, mabetlerden kültür merkezlerine, okullardan fabrikalara kadar insan yoğunluğu çok olan bütün mekânlar tatile girdi.
Nereye kadar? Kimse bilmiyor. Küçük bir virüs, insanların yaşama sevincini, hızlı temposunu, umutlarını, arzularını durma noktasına getirdi.
Şurası kesin ki, koronavirüsün herkese mesajı var. Ölümü düşünmeyen, ahireti aklına getirmeyen, sabrı, kanaati, şükrü ve paylaşmayı bilmeyen kibirlilere de, kendini mümin olarak gören millet, cemaat, gruplara ve kişilere de nice ibretli sözler söylüyor.
Kendimizi ve ait olduğumuz grubu hariç tutan yorumlar asla isabetli değil. Başta nefsimiz olmak üzere hepimizin ciddi bir nefis muhasebesine, günahlarımızı itirafa, istiazeye, tövbe ve istiğfara ihtiyacımız var.
Acaba bulunduğumuz konumun hakkını verdik mi?
İmanda, ibadette, ahlakta, hizmette üzerimize düşeni yaptık mı?
Mazlum ve mağdurların imdadına koşmakta, hakkını aramakta, yardımcı olmakta geceyi gündüze katıp huzursuz olduk mu?
İman ve Kur’an hakikatlerini muhtaçlara duyurmak için çırpındık mı?
İşte böyle bir özeleştiri yapıp günahlardan arınmak, yeni bir kulluk şuuruyla donanmak için yarınki Berat Gecesi bulunmaz bir fırsattır.
Neredeyse karantinaya dönüşen evlerimizde ailece bu gecenin manasını idrak edip ibadet ve dualarla ihya etmek, bizim için maddî ve manevî bir kurtuluşun başlangıcı olabilir.
Hikmetli işler ayırt edilir
Önce gecenin ehemmiyetiyle ilgili ayet ve hadisleri paylaşalım, sonra ihya programı üzerinde duralım.
Şaban ayının on beşinci gecesi olan Berat Kandili hakkında Rabbimiz şöyle buyurur:
“O apaçık kitaba and olsun ki, biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız. Bütün hikmetli işler o gecede ayırt edilir.” (Duhan Suresi: 2-4).
Âlimlerin bazısı bu ayette kastedilen gecenin Kadir Gecesi olduğunu, bir kısmı ise Berat Gecesi olduğunu belirtmişlerdir. İki açıklamayı birleştiren diğer bir görüşe göre de, hikmetli işlerin ayrımının yapılmasına Berat Gecesinde başlanmakta ve bu işlem Kadir Gecesine kadar devam etmektedir.
Abdullah ibni Abbas’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, hikmetli işlerin birbirinden ayırt edilmesi şu anlama gelmektedir:
Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir. (Hülâsâtü’l-Beyân, 13:5251).
İşte bir anlamda kader gecesi diyebileceğimiz bu kandilde yapacağımız ibadetler ve dualarla hakkımızda takdir edilecek nimet, ikram ve ihsanlara liyakat kazanmamız gerekir. Bu da nefsimizi yerden yere vurarak köklü bir tövbe istiğfar etmek, çaresiz bir insanın yakarışı gibi ibadet ve duayla Allah’a yalvarmak, ihlas ve samimiyetle yepyeni hedeflere kilitlenmekle olur.
Berat isminin hikmeti
Müminlerin günah kirlerinden kurtulup Rabbimizin af ve mağfiretine nail olmaları ümit edildiği için bu geceye Berat Gecesi denmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde Berat Gecesinin feyiz ve bereketini çeşitli şekillerde nazara vermektedir:
“Şaban’ın on beşinci gecesi geldiğinde geceyi uyanık hâlde ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir: ‘İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.’ Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.” (İbn-i Mâce, İkâme: 191).
Bir Berat Gecesinde uyanıp da Resûlullahı (s.a.v.) yanında bulamayan Hz. Âişe (r.a.) Validemiz kalkarak Efendimizi aramaya başladı. Sonunda Peygamberimizi Cennetü’l-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış hâlde buldu.
Peygamberimiz (s.a.v.) mübarek hanımına Berat Gecesinin faziletini şöyle anlattı:
“Muhakkak ki, Allahü Teâlâ Şaban’ın on beşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve insanların Benî Kelb Kabilesinin koyunlarının kılları sayısınca günahını mağfiret eder.” (Tirmizî, Savm: 39).
Buradaki “koyunların kılları” ifadesi, çokluktan kinayedir. Yani Cenab-ı Hak, bu gece samimî bir şekilde af ve mağfiret dileyen bütün kullarını affeder. Yeter ki tövbe ve istiğfarın şartlarına uyup, hakkıyla yapsın.
“Berat, kudsî bir çekirdek”
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, talebelerine yazdığı bir mektupta Berat Gecesinin faziletini anlatırken şöyle der:
“Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin programı nev’inden olması cihetiyle, Leyle-i Kadrin kudsiyetindedir. Her bir hasenenin Leyle-i Kadirde otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Beratta her bir amel-i salihin ve her bir harf-i Kur’an’ın sevabı yirmi bine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhûr-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyâli-i meşhurede on binler, yirmi bin veya otuz binlere çıkar. Bu geceler elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için, elden geldiği kadar Kur’an’la ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır. Leyle-i Berat, elli senelik bir ibadet ömrünü ehl-i imana kazandırabilir.” (Şualar, 14. Şua).
Buradaki müjde muhteşem ötesidir. İnsanlar alış veriş indirimlerini ve hediyeleri çok sıkı takip eder, zaman harcar. Halbuki indirimler ve hediyeler çok küçük ve dünya ile sınırlıdır. Rabbimizin mübarek gecelerdeki ikramları ise binlerce kat ve ebedîdir. Bu şuurla ibadet ve dua etmek gerekir.
Bu gece nasıl ihya edilir?
Mübarek geceler sohbet ve muhabbet gecesi değildir. Eğer sohbet yapılacaksa gecenin mana ve ehemmiyeti ve ihya yöntemi hakkında olmalıdır. Bu gecelerde mümkün mertebe akşamdan sabah namazına kadar ibadet etmek ve oruç tutmak güzel olur. Üstad Bediüzzaman Hazretleri bu geceleri akşamdan sabaha kadar hiç uyumadan ihya eder, uyuyan talebelerini uyandırmak için de su dökermiş.
Bizler de gecenin ehemmiyetini çevremizle paylaşmalı, ailemizi bilgilendirmeli ve bir program yapmalıyız. Geceyi tövbe istiğfar, namaz, Kur’an, salavat ve dua ile ihya etmeliyiz. Mümkünse öncesini ve sonrasını oruçla geçirmeli, mazlumların kurtuluşu ve zalimlerin kahrolması için dualar etmeliyiz.
Berat Gecesinde iftardan sahura ve sabah namazına kadar belirli bir sırayla şu ibadetler yapılabilir:
- Tövbe ve istiğfar etmek: Önce Peygamber Efendimizin (s.a.v.) tavsiye ettiği tevbe namazı kılınıp tövbe istiğfar edilebilir. Tövbe ve istiğfarın en kısası, “Estağfirullah ve etûbü ileyh” şeklindedir. Daha uzun ve çeşitli istiğfarlar da vardır. Onları 11, 33 veya 100 defa tekrar edebiliriz.
- Kur’an okumak: Bilhassa Yasin, Fetih, Rahman, Tebâreke, Amme gibi çok faziletli sureleri okuyabilir, ayrıca cüz paylaşıp hatim yapılabiliriz
- Namaz kılmak: Beş vakit namazı cemaatle ve uzun tesbihatla kılmakla beraber evvabin, teheccüd, tevbe, tesbih ve hacet namazlarını kılıp arkasından yüreğimiz yanarak, gözlerimiz dolarak dua etmeliyiz.
- Peygamber Efendimize (s.a.v.) bol bol salâvat-ı şerife getirebilir, seçme salavatlardan oluşan Büyük Cevşen’deki Delâilinnur bölümünü okuyabiliriz.
- Dua etmek: Kur’an’da ve hadiste geçen duaları, Cevşen’i, Kulübüddaria’da geçen büyük velilerin dualarını okumakla birlikte içimizden geldiği gibi Rabbimize niyazda bulunabiliriz. Bu gece bilhassa mazlum ve mağdur kardeşlerimiz için bol bol dua etmeliyiz. Dualar külliyet kazanarak devam ederse inşallah kabul olur.