Bundan 21 yıl önceydi, Marmara depreminin akabinde yaşanan acılara ve kayıplara bir çare olmanın ıstırabıyla dertli insanların bir araya gelip kurdukları bir derneğin adıydı Kimse Yok mu? çoklarının bildiği üzere.
Daha sonraki yıllarda da Türkiye sınırlarının dışında, dünyanın farklı yerlerinde çeşitli felaket ve sıkıntılara koştu durdu bu dernek ve gönüllüleri.
Adının yankılandığı Kimse Yok mu? feryatlarına çare olmaya çalıştı gücü yettiğince.
Ve pek çok hayra vesile oldu.
Çok yaralar melhem oldu, daha sonraki yıllarda da.
Ama bugünkü konumuz bu dernekten ziyade yine bu çığlığı Kimse yok mu? yu isim olarak seçen ve yine bu bağlamda hayatın her alanında değişik hizmet veren hizmet dertlilerinin ülkemizde ve dünyanın bazı yerlerinde; her türlü imkanlarının(can, mal, namus, makam, mevki….)ellerinden alınmasıyla bir zulüm sürecine maruz kalmaları.
Dolayısıyla çektikleri acı ve ıstırap.
Geldiğimiz gün itibarıyla, içi boş, uyduruk suçlarla bu hayır erleri ve bu gibi pek çok alanda insanlığa örnek olacak hizmetlerde bulunan “Hizmet Gönüllülerine” büyük bir zulüm reva görüldü, görülmeye devam ediliyor.
Doğru, Marmara depreminde insanlar ölmüştü ama insanoğlu, Kimse yok mu çığlıklarına kulak kesilmiş, o feryada doğru akmıştı. Ne yazık ki, son dört beş yıldan beri, Anadolu’nun dört bir yanında meydana gelenler, Marmara depremini aratmayan cinsten. Bu felakette ise; insanlar lal kesilerek; ” insanlık ölmüş, merhamet hak getire” diyor.
Ve bugün adeta hal lisanıyla Kimse Yok mu? Demek, bu hizmet gönüllülerine düştü.
Ama bu feryadı ne duyan var ne de oralı olan.
Duymak bir yana, öylesine bir hasetle “oh oldu” diyeninden, bizzat zulme yapana, sebep olanından, alkışlayanına kadar korkunç bir tablo ve felaket var. Görmezden, duymazdan gelindi, geliniyor, bu insanların başına gelenler.
İşte tüm bu olup bitene dayanamayan bir vicdan patlamasıdır bugün sizlerle paylaşacağım
Kimse Yok mu? feryadı.
KİMSE YOK MU?
Zulmet içinde zulmet
Ya Rab,
Bir teselli yok mu
Karanlıklar sardı her yanı
Son bir kez olsun bizde bir liyakat yok mu
*****
Dostlar düşmanlarla anlaştı
Bir vefakar yok mu
Düşman ise amansız çıktı
Tek birinde merhamet yok mu
***
Açtığın kapılar tek tek kapandı
Bütün bunlarda sanki hissemiz yok mu
Ama İthamlar, iftiralar, zulümler boyu aştı
Bulara yanlış, yanlış diyen bir seda yok mu
***
Sen, Habibin, Vatan ve insanlıktı mefkuremiz
Sadece bu başka yoktu
Anlaşılmadı mı bunca yıl bunca hizmet
Hiç birinden şimdi memlekette bir eser yok mu
Himmet, hicret hizmet kooş koş
Bunca emek bunca gayretten bir nasip yok mu
Yoksa milletim lâl ve sağır mı olmuş
Yapmayın.. yapmayın bu zulmü günahtır…günahtır…diyen yok mu
***
Eveet eveet sanki zaman ahir zaman
Madem bu süfyanlığı aşikâr gören yok mu
Nedir bu üç maymunu oynayıp durmanız
Sizde hiç onur hiç haysiyet hiç insanlık yok mu
***
Hapislerde bebeler, dedeler, hastalar ve masumlar..
Hadi izanınız yok diyelim sizde hiç insaf yok mu
Yıktığınız aileler aldığınız ahlar mallar ve canlar
Hadi burada kandırdınız yarın hakkın divanı yok mu
***
Baskın çıkacağız diye bu ne zulüm
Diyelim ki haklısınız sizde hiç adalet yok mu
Bunlar virüs bunlar hain bunlar daha bilmem ne derken
“Hainler mezarlığı” deyip bir mezarı bile çok görmeniz yok mu
***
Birde yapıp durduğunuz her zulme bir kılıf uydurup
Atın, sürün, el koyun hapsedin, öldürün
diyen fetvalarınız yok mu
Ama bu zulümleri çekip yine de
” biz muhabbet fedaileriyiz “diyen
Bu mazlumların bu mağdurların bu gariplerin bir sahibi yok mu
***
Hadi diyelim üç beşimiz yanlış ve suçlu
Hırsızın, arsızın, kansızın hiç suçu, günahı yok mu
“Doğruysa”ve kimlerse ve neyse bulunsun bilelim
Tamamda sizin kitabınızda “Kısasa kısas”diye bir emir yok mu
***
Yook Ya Rab yok anlamanın anlatmanın imkanı yok
Sanki burada olup bitenden
senin haberin yokmu
Hükmünü beklemekteyiz
şikayetimiz yok
Affınadır intizarımız bize katından bir ferec yok mu
***
Olsun öyleyse olsun ağlasın gözler çekilsin çileler
Tüm bunların sonunda senin muradın yok mu
Hikmetine râmız hissemize razıyız
Verdiğin bu mühletin elbette bir sonu yok mu
***
Elbette var elbette var her neharın bir baharı
Zaten ezelden böyle murad etmişsin önümüzde bin misal yok mu
Varsın oyleyse bize ölüm bize gurbet bize hicran ve gözyaşı düşsün
Nihayetinde Resulunün “kardeşlerime selam olsun” deyişi senin Rızan ve Rıdvanın yok mu.