Doç. Dr. MAHMUT AKPINAR-TR724.COM
Türkiye’de devleti ele geçirmiş ve kötüye kullanan kişiler/kesimler iktidarın bütün aygıtlarını, propaganda araçlarını kullanarak kendine muhalif olan, ses çıkaran herkesi karalıyor, itibarsızlaştırıyor, hapislere tıkıyor.Kişisel kin ve intikam işin içine girdiği için Erdoğan ve avaneleri Hizmet Hareketi’yle ilgili kimseleri ezmenin dışında ayrıca insandışılaştırıyor (dehumanization) ve şeytanlaştırıyor (demonization). 17/25’e kadar toplum ortalamasının üzerinde eğitime, toplum ortalamasının çok altında suç oranlarına sahip bu kitle planlı ve amaçlı bir şekilde şeytanlaştırıldı, insan dışı bir varlık gibi (ur-virüs) sunulmaya başlandı. Aradan 7-8 yıl geçmesine rağmen bu kirli kampanya hız kesmeden devam ediyor. Hizmet mensupları toplumun geri kalanına hala hedef yapılıyor. Korona nedeniyle yapılan infaz düzenlemesinde hırsızlar, katiller bile salınırken, onlar “terörist” sınıfına sokularak hapiste ölüme terkedilmek isteniyor. Hapiste olmayanlar ise topluma “canavar” gibi sunuluyor. Kendilerine asgari insani ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri yaşama alanı bırakılmıyor.Genocide Watch (Soykırım Gözlem Örgütü) başkanı Gregory H. Stanton’un, 1996’da hazırladığı “Soykırımın 8 Aşaması” isimli rapora göre bu yapılanlar soykırımın ilk üç aşamasını oluşturuyor:
Sınıflandırma: Soykırıma maruz kalacakları “biz ve onlar” diye kategorilere ayırma, toplumdan dışlama.
Sembolleştirme: Sınıflandırılan insanları olumsuz kavramlarla damgalama, yaftalama “FETÖ”, “Paralel”.
İnsan-dışılaştırma: Bu kesimin insani özellikler taşımadığını, “insan dışı aşağılık varlıklar”, “canavarlar”, “iğrenç hayvanlar”, “virüsler”, “hastalıklı yapılar” vb olduğunu ifade ederek, bahsi geçen kesimi diğer insanlara ve kamu görevlilerine açık hedef haline getirme. Toplumu onlara karşı işlenecek suçlara, saldırılara, gasplara, taciz ve tecavüzlere cesaretlendirmek.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ
15 Temmuz’dan sonra bir tarikatın önde geleni meydanlarda: “bunların malları size ganimettir, karıları helaldir” demişti. Sanırım şu sıralar bu laflarının hesabını veriyordur. Birisi çıkıp “ağaç kökü yesinler!”, başka birisi: “bunlara su bile yok!” demişti. Bizzat Erdoğan: “ininize gireceğiz, ininize!” demişti. İnsandışılaştırma, aşağılık varlık adlarıyla anma toplumun geri kalanına hedef yapma soykırımın en önemli adımıdır. Çünkü bir kesimi imha ile sonuçlanan süreç bu adımlarla toplumda meşrulaştırılmaktadır.
Erdoğan sadece Hizmet mensuplarını insandışılaştırmakla kalmadı. Alevilerden Kürtlere sol kesimlere kadar kendine muhalif her kitleye, aynı yoğunlukta olmasa da karalama kampanyaları yürüttü. Fişlemelere dayalı KHK’larla pek çok insan işinden oldu, malına-mülküne, banka hesaplarına el kondu ve adeta açlığa mahkum edildi. Bir hakimin sıvacı, bir polisin çoban, bir öğretmenin seyyar satıcı olarak rızkını temin ettiği tablolar artık sıradanlaşmıştı ki dünyada Korona vakası çıktı.
Güç bela ayakta durmaya çalışan, toplumun dışladığı, iktidarın ötekileştirip hedef yaptığı bu insanlar şu günlerde çok daha zor bir sürece girdi. Artık pazara çıkıp sebze de satamayacak, gündelikçi, amele olarak bir işe gidemeyecekler. Bir sosyal güvenceleri, birikimleri olmadığı için evde kalıp hazırı tüketme gibi lüksleri de yok! Korona vakası toplumun alt gelir grubunda bulunan tüm insanları vurdu, ama en çok da şeytanlaştırılan, insan dışılaştırılan KHK’lıları vurdu. Bu nedenle az imkanı olanlar sağına soluna bakıp aç ve açıkta olanları gözetmeli. “İnsancıklar ne durumda?” diye etrafına bakmalı, zaten en dipte yaşayan bu insanların asgari ihtiyaçlarını karşılamak, onlara el uzatmak için harekete geçmeliler. Hz. Peygamber: “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diyor. Komşulukta Müslüman, Hristiyan Türk, Kürt, Alevi, Sünni, falan partili, filan takımdan gibi ayrım yapmıyor. Bir mahallede eğer bir bebek aç uyumak zorunda kalıyorsa, bir aile evine ekmek bulamıyorsa onun vebali tüm mahallenin, belki tüm kentin üzerinedir.
Keza zulüm düzeninden yurt dışına kaçabilmiş olanlar da bir dayanışma, yardımlaşma içinde olmak zorundalar. Münhasıran sosyal devlet olmayan ülkelerde yaşayan ve hayatını günlük çalışmayla idame ettirenler (Uber-lift yapan, inşaat vb işlerde çalışanlar) bu süreçte ciddi sıkıntı yaşıyor olabilir. Kendimizi evimize kapatıp sosyal platformalardan dersler yapmak, sohbetler düzenlemek üzerimizden sorumluluğu kaldırmayabilir. Beldemizde, çevremizde aç açıkta, zor durumda kimler var bakmalı ve imkanları, hayatı onlarla paylaşmalıyız. Maddi zorluklar yanında psikolojik problemler yaşayanları, yalnızlık çekenleri, dost bir sese, bir nefese hasret kalanları da unutmayıp aramayı, sormayı ihmal etmemeliyiz.