CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, koronavirüs salgını sonrası gündeme gelen infaz paketinin yetersiz olduğunu belirtti. “Siyasi saiklerle içeride tutulan vatandaşları kapsayan yeni bir taslak hazırlanmalı ve değiştirilmelidir” dedi.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanvekili, CHP’li Sezgin Tanrıkulu Meclis’e sunulan ve terör suçlarından yargılanan gazeteci, hak savunucuları ve siyasetçilerin kapsam dışı bırakıldığı infaz paketine tepki gösterdi. Cezaevinde bulunan HDP’li Nazan Özaydın’da koronavirüs tespit edildiğini hatırlatan Tanrıkulu, haklarında mahkûmiyet kararı olmayan vatandaşlar bakımından masumiyet karinesinin esas olduğunu ve yaşam hakkının görmezden gelinemeyeceğini kaydetti.Cezaevinde meydana gelecek ölümlerden, yargının ‘yaşam hakkı’ kapsamında sorumlu olacağını belirten Tanrıkulu, “Haklarındaki iddialar bilinmeyen ve yıllardır tutuklu olup iddianameleri dahi yazılmayan insanların vebali AKP Hükümetlerinin omuzundadır. Yaşam bir hak, tasarı ise yetersizdir. İnfazda Eşitlik, İnfazda Adalet” dedi.Tanrıkulu’nun açıklamasında şunları kaydetti:
“Salgın akabinde tüm yurttaşlara “Evde kal” çağrısı yapılırken, 300 bine yakın tutuklu ve hükümlünün cezaevlerinde bu salgın tehditi ile beklemesi; açıklanan af-infaz indirimi taslağının birçok eksiklik içermesi toplumda derin infial yaratmaktadır.
YAŞAM HAKKI GÖRMEZDEN GELİNEMEZ
Tarsus’ta tutukluyken Kovid-19 Testinin pozitif olması nedeniyle Mardin’e nakledilen Mazıdağı Belediye Eş Başkanı Nalan Özaydın vakası Koronavirüsün cezaevlerine bulaştığının göstergesidir. Tutuklular bakımından masumiyet karinesi esas olup, yaşam hakkı görmezden gelinemez! Ancak AKP’nin Meclise getirmeye hazırlandığı tasarı yetersizdir. Siyasi saiklerle içeride tutulan vatandaşları kapsayan yeni bir taslak hazırlanmalı ve değiştirilmelidir.
HAMİLE VE BEBEKLİ TUTUKLULARIN VEBALİ AKP’NİN OMUZUNDADIR
Haklarında bir mahkumiyet kararı olmayan gazeteci, hukukçu, siyasetçi, yurttaşlar bulunurken, hamile ve bebekli tutuklular da görmezden gelinmemelidir. Vatandaşların sağlığı gözetilerek muhtemel af ve infaz indirimi konusunda adil karar alınmalıdır. Dünyada cezaevlerinden başlayarak alınan salgın önlemlerinin benzerlerinin Türkiye’de neden uygulanmadığı ise izaha muhtaçtır. Haklarındaki iddialar bilinmeyen ve yıllardır tutuklu olup iddianameleri dahi yazılmayan insanların vebali AKP Hükümetlerinin omuzundadır!
KİTLESEL ÖLÜMLER YAŞANABİLİR
8 yılda hapishanelerde toplam 2300 tutuklu ve hükümlünün hayatını kaybettiği göz önüne alındığında, cezaevlerinin güncel doluluk oranı ile salgın bağlamında yaşanacak ölümlerin önüne geçilmelidir! Cezaevlerinin hijyenin ve izolasyonun en zor olduğu yerler olduğu aşikar olup, cezaevlerinde tedbirlerin yetersizdir. Koronavirüs dünyayı tehdit altına alırken, ve Türkiye’de de hızla yayılırken, izolasyon ve hijyen çağrılarının cezaevlerinde uygulanamayacaktır. Çok sayıda cezaevinde kapasite aşılmış olup, salgının cezaevlerine sirayeti akabinde kitlesel ölümlerin yaşanması olasıdır!
YARGI YAŞAM HAKKINDAN SORUMLUDUR
Tutuklamanın yerine geçecek adli kontrol yöntemleriyle tutukluların cezaevlerinden çıkışının sağlanmaması halinde cezaevlerinde meydana gelecek ölümlerden yargı, ‘yaşam hakkı’ bakımından sorumlu olacaktır. Siyasetçilerin ve aktivistlerin olası bir düzenlemenin dışında bırakılmak istenmesi de hukuk ve insan hakları açısından kabul edilemez bir durumdur. Yaşam bir hak, tasarı ise yetersizdir. İnfazda Eşitlik, İnfazda Adalet!”