Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’la ilgili açıklaması sonrası hakkında başlatılan soruşturmayla ilgili konuştu: “Sıra bize geldiyse biz de bedel öderiz. Büyüttüğümüz bir konu değil. Soruşturma talimatla açılmıştır.”
Erinç Sağkan, Diyanet İşleri Başkanı’nın konuşmasının Türk Ceza Kanununda suç teşkil eden nefret söylemi olduğunu vurguladı. “Bizler açısından yargılanıp yargılanmama çok önemli konular değil. Bedel ödenmesi gerektiği zaman laik, sosyal bir hukuk devletinde yaşamak için mücadele veren bir kısım dönem dönem bedeller ödemiştir. Bunun sırası bize geldiyse biz de bedel öderiz. Bu bizim önümüzde büyüttüğümüz bir konu değil soruşturma, talimatla açılmıştır” ifadelerini kullandı.
Sözcü’nün haberine göre, Erbaş’ın konuşmasıyla ilgili Sağkan şunları söyledi: “Toplumun bir kesimini, LGBTİ bireyleri, bu kesime hastalık atfetmek, toplumun gözünde ayrıştırmak, ötekileştirmek, hedef göstermek her şeyden önce. Bu açıkça TCK’nın 216. Maddesi kapsamında suç teşkil eden bir ifade tipidir. Barolar kamu kurumları niteliğinde meslek örgütleridir. Bizim önceliğimiz tabii ki meslektaşların sorunlarını gidermeye dönük projeleri ortaya koymaktır. Ancak devamında aslında bununla çok da bağlantılı olarak Avukatlık Kanunu bizlere yargı bağımsızlığını korumak ve insan haklarını savunma görevini yüklemiştir. Şimdi en temel insan haklarını savunmak konusunda barolar taraf olmak zorundadır. Bu sebeple Ankara Barosu da, diğer barolar da birçok STK da Diyanet İşleri Başkanı’na karşı olması gereken, görevleri gereği de yapmaları gereken açıklamaları yapmışlardır.”
HALİYLE TEPKİ GÖSTERDİK
Ankara Barosu daha önce de bu konudaki hassasiyetini göstermiştir. Sadece LGBTİ bireyler değil, kadına şiddet konusunda da, çocuk istismarında da, işçilerin sömürülmesinde de, hayvan ve çevre hakkında da en yüksek perdeden hak savunuculuğunu yapmıştır Ankara Barosu. Haliyle bir tepki gösterdik. Bu yazının içeriği baktık ki manipüle edilmeye başlandı.Bunun sebebi çok geçmeden nedeni belli oldu. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi çerçevesine oturtulmaya başlandı. İstanbul Sözleşmesi’nin aile yapısına uymadığı ibareleri ortaya çıkmaya başladı ki İstanbul Sözleşmesi adalete erişmede dezavantajlı olan grupların haklarını korumak içindir. Çok kıymetli bir sözleşmedir. Sözleşmenin 3. Maddesi Diyanet İşler, Başkanı’nın söyleminin açıkça yasaklayan bir içeriğe sahiptir.
ADALET BAKANININ TWEETİ İLE BAŞLADI
İstanbul Sözleşmesi’nin ardından baroların seçim sisteminin değiştirilmesi konusu yine ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirildi. Ankara Barosunun açıklamaları üzerine Adalet Bakanı baroyu eleştiren bir tweet başlattı. Bu tweetin ardından Ankara Barosu hakkında resen bir soruşturma başlatıldı. Bizler açısından yargılanıp yargılanmama çok önemli konular değil. Bedel ödenmesi gerektiği zaman laik, sosyal bir hukuk devletinde yaşamak için mücadele veren bir kısım dönem dönem bedeller ödemiştir. Bunun sırası bize geldiyse biz de bedel öderiz. Bu bizim önümüzde büyüttüğümüz bir konu değil soruşturma, talimatla açılmıştır.”BOLD –