Kötülerin her türlü kötülüğü özgürce yapabildikleri bir Türkiye’de artık Ahmet yok. Yönetimi, yargısı ve bütün anayasal kurumlarının el birliği ile ölüme yolladığı 8 yaşındaki kanser hastası Ahmet Burhan Ataç’ın hikâyesi Türkiye’nin hikâyesi…
Gece yarısını henüz geçiyor. Gri kaplı küçük defterimin sayfalarını karıştırırken alıyorum haberini. İçinde pasaportum, artık işlevsiz hale gelen ehliyetim, eşimin ve çocuklarımın ilk mülteci kimlikleri, birkaç değersiz not ve kartvizit, kızımın beni ne kadar sevdiğini anlattığı mektubu var. Bir de iki hafta önce kaybettiğim annemin birkaç renkli fotoğrafı ile küçük arkadaşım Ahmet’le yan yana çekildiğimiz polaroid görüntü…Geç tanıdığım ama erken kaybettiğim, yüzüne bakmaya kıyamadığım Ahmet artık hayatta değil…
AHMET’İN HİKÂYESİ TÜRKİYE’NİN HİKÂYESİ…
Ahmet’in annesiyle, babasıyla ve kardeşiyle birlikte son mutlu günü 20 Şubat 2018’di.O gün dördü bir kahvaltı masasına oturduklarında hayatlarının bir daha eskisi gibi olmayacağını bilmiyorlardı. Ahmet kreşin, baba Harun Reha Ataç limon bahçesinin yolunu tutmuştu. Anne Zekiye Ataç ve kızkardeşi ise evde kalmıştı.
TÜMÖR AHMED BURHAN’IN AKCİĞERİNE DE YAYILDI
2019 yılının eylül ortasında Zekiye hanımın Twitter’daki çığlıklarını duyduğumda geç bile kaldığımı fark ettim. Ahmet’in durumu hiç iyi değildi… Çukurova Üniversitesi Hastanesinde tedavi gören 8 yaşındaki Ahmed Burhan, kemik kanseriydi. Kemoterapi ve radyoterapi tedavileri sonuç vermeyince o yılın temmuz ayında ameliyat olmuştu. Her ne kadar kürek kemiğindeki tümör temizlense de yapılan kontrollerde kötü huylu tümörün akciğere de yayıldığı öğrenilmişti.
“BEN EŞİME AHMED BURHAN’IN DURUMUNU NASIL SÖYLERİM!”
18 Eylül 2019 Çarşamba günü eşi ile açık görüşü olan Zekiye Ataç, “Ne diyeceğimi, nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum” diyordu. Çünkü, Adana’da özel bir yurtta görev yaptığı için örgüt üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan ve 30 Kasım 2018’de, 9 ay 9 yıl hapis cezasına çarptırılan eşi Harun Reha Ataç’ın oğlunun son durumundan henüz haberi yoktu.
LİMON BAHÇESİNDE GÖZALTI…
Tek tesellisi kendisinin ‘dışarıda’ olmasıydı Zekiye Ataç’ın… Cezaevinden tahliye edilmesi bir şanstı. Hayatlarının alt üst oluşu eşinin limon bahçesinde gözaltına alındığı o gün başlamıştı:
“Eşimi gözaltına aldıktan sonra eve 10 polis geldi. Kızım korktu. Ev aramasından sonra karakola götürüldüğümüzde eşim de oradaydı. Çaresizce birbirimize baktık. Ahmed Burhan’in kreşi Emniyetin hemen karşısındaydı. Fakat olanların hiçbirinden haberi yoktu. Bizi merkeze götürünce kızım Emniyette, Ahmed Burhan okulda kaldı. Oğlumu da alayım kızımın yanında kalsın dedim, izin vermediler. Ne yapacağımızı bilemedik. Sonra öğrendik ki ailelerimiz gelip almışlar çocukları. İkimiz de tutuklandık. Ben iki buçuk ay sonra tahliye oldum ama eşim hala cezaevindeydi…”
“YAVRUM YAŞADIĞI STRESE DAYANAMAMIŞ”
Kendisiyle görüştüğümüz ilk söyleşide oğlunun hastalık süreciyle ilgili oldukça kaygılıydı anne Zekiye Ataç: “24 Eylül 2018’de oğlum kolum ağrıyor dediği için doktora götürdüm. Maalesef kürek kemiğinde kitle var dediler. Doktor, bu yeni değil, altı ay önce oluşmuş dedi. Yani bizim tutuklandığımız zamanlara denk geliyor. Meğer yavrum yaşadığı strese daha fazla dayanamamış. Zaten her zaman içine kapanık ve aşırı duygusaldır.” diyordu.
AHMET BABASINA HASRET HAYATA VEDA ETTİ
Oğlunun bir gün evde kaybolduğunu ve aramaya başladıklarını anlatan anne Ataç, “Baktık ki tek başına bir odaya kapanmış, babasının fotoğrafına sarılmış hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Başkalarının yanında tek damla gözyaşı dökmeyen oğlum ne yaşarsa içinde yaşıyor. Yetkililere sesleniyorum, gelin Ahmed’in yaşadıklarına kulak verin. Sesini duyun. Onu hep birlikte yaşatalım.” demişti.
AHMED BURHAN İÇİN ÇOK ZOR BİR SÜREÇ…
Kemoterapi sürecinin yaklaşık 6 ay sürdüğünü, yapılan tetkiklerle tümörün küçülmediğini belirten Ataç, sözlerine şöyle devam ediyordu:
“Sonra radyoterapi dendi, 1 buçuk ay da o sürdü, yine küçülmedi. Doktor çok dirençli bir tümör diyerek ameliyata aldı. Ameliyat olacağı günün gecesinde Ahmet Burhan’ın tam ameliyat bölgesinde zona çıktı. En sonunda hocalar sorunun strese bağlı olduğunu söylediler. Doğal olarak ameliyat ertelendi. 10 gün enfeksiyon bölümünde yattık. Tekrar ameliyat için hazırlıklara başladık. 3 Temmuz’da ameliyat oldu ve kürek kemiği alındı. Fakat şimdi kolu sıkıntılı. Omuzunda ağrılar var. Bu hafta yapılan değerlendirmelerde maalesef tümörün akciğere sıçradığı görüldü. Üstelik küçük de değil, 4 cm büyüklüğünde.”
SUÇLAMA, ÖZEL BİR YURTTA ÇALIŞMAK…
Eşi ile birlikte Adanalı olan ve özel bir yurtta çalıştıkları için gözaltına alınarak tutuklanan Ataç çifti 2010 yılının temmuz ayında evlendi. Eşi cezaevinde olan Zekiye Ataç oğlu Ahmed Burhan ve kızı 5 yaşındaki Fatma Betül ile birlikte eşinin annesi ve babası ile kalıyordu. Fakat her ikisi de yaşlı ve hastaydı.
BABA YOLU GÖZLERKEN ANNESİ DE TEKRAR GÖZALTINA ALINDI
Anne Zekiye Ataç’ın oğluyla ilgili kaygıları artarken beklenmedik -beklenen mi demeliyiz yoksa- bir şey daha oldu. Babası cezaevinde olan ve o zaman bir yıldır kemik kanseriyle mücadele eden 8 yaşındaki Ahmet Burhan Ataç’ın her şeyi, annesi de gözaltına alındı.Bütün insan hakları ihlallerinde Türkiye’nin alarm zili olan TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi ve DHP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu sosyal medya hesabından yaşanan hukuksuzluğu duyurduğunda tarihler 15 Ekim 2019’u gösteriyordu. “Bu nasıl vicdansızlık, ölmek üzere bu çocuk… Hiç mi insanlık kalmadı” sözleri boşunaydı. İktidar ve onun güdümündeki yargı kördü, sağırdı…Ertesi gün müjdeli haber yine Gergerlioğlu’ndan geldi. Ahmet Burhan’ın annesi yurt dışı yasağı da konularak şartlı tahliye edildi.
AHMET YURT DIŞINA GİTSİN, TEDAVİ OLSUN
Kasım ayının ortalarında ise anne Zekiye Ataç, kamuoyuna bir çağrıda daha bulundu. Oğlu Ahmet’in yurt dışına gitmesini ve tedavi görmesi için bir çığlıktı bu çağrı. Almanya’nın Köln kentindeki Immun Onkologisches Zentrum’da oğlu için bir tedavi şansı olduğunu vurgulayan Ataç, hakkındaki yurt dışı yasağı ve hükümden dolayı pasaport alamadığını söylüyordu:
“Biliyorsunuz Prof. Dr. Haluk Savaş da rahatsızdı ve Köln’e giderek tedaviye başlamıştı. O adrese başvurduk. Hastanede Yadigar Genç adlı çok başarılı bir doktor var, Ahmet’in raporlarını ona gönderdim. Internet’te de araştırdım, yeni ve Türkiye’de ve başka yerde olmayan bir tedavi yöntemi var. Başarılı bir ekiple çalışıyorlar. Birkaç gün sonra cevap geldi, bana randevu vermek istediğini söylediler. Fakat pasaportumun olması gerekiyor. Ben yurt dışı yasağımın olduğunu, 6 yıl 3 yıllık bir cezamın buna gerekçe gösterildiğini anlattım. Haluk Bey de KHK’lı ama o idari bir kararla yurt dışına çıkabildi. Benimki yargı ile ilgili, hükmüm ve adli kontrolüm var. Fakat bu bizim için çok önemli. Avukatımız mahkemeye başvuracak, ben de tekrar nüfus müdürlüğüne gideceğim. Nasıl olacak bilmiyorum.”
Fakat kime söylüyordu ki… Yine kimse duymadı evladı için feryat eden bir annenin çığlıklarını.
YENİ YILDA YENİ UMUTLAR…
Yeni yılın ikinci haftası, 11 Ocak 2020’de, HDP Kocaeli Milletvekili TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, bu sefer iyi bir haber verecekti Ahmet’e, ailesine ve bütün Türkiye’ye: “Çok kısa süre sonra iyi haber vereceğiz inşallah. Vize sorunu duyarlı vatandaşlar, Almanya Büyükelçiliği’nin hassasiyeti ve yardımlarıyla çözülüyor.”
Bir yandan da, Ahmet’in yurt dışında tedavi görmesi için bütün enerjisini harcayan, tanıdıklarını araya koyan yazar ve aktivist Natali Avazyan Ahmet Burhan’a moral ziyaretinde bulundu. Hediyelerle hastaneye giden Avazyan, Bir süre Ahmet Burhan ile sohbet etti ve her zaman yanında olacağını söyledi. Ahmet’in gözleri ışıldadı.
ANNESİZ, BABASIZ UMUDA YOLCULUK
20 Ocak’ta, babası tutuklu, annesinin de yurt dışı yasağı olan 8 yaşındaki kanser hastası Ahmet Burhan Ataç tedavi olmak için Antalya Havalimanı’ndan Almanya’ya uçtu.Adana’dan yola çıkan ve 23.55’te Sun Express ile Antalya aktarmalı olarak tedavisinin yapılacağı Köln’e hareket eden Ahmet Burhan ‘umuda yolculuğunu’ yaşlı ninesi ile yapmıştı.
AHMET’İN ANNESİNE İHTİYACI VAR
Ahmet ile yüz yüze tanışmamız da birkaç gün sonra oldu. Ahmet Burhan ve ailesinin yaşadıklarını sosyal medya üzerinden gördükten sonra iletişime geçerek evinin kapılarını açan işadamı Mete Atakul, tedavinin hemen başlayacağını anlatıyordu. Ahmet Burhan ve kendisine refakat eden babaannesine evinde bir oda tahsis ettiklerini belirten Atakul, “Fakat gündüz saatlerinde yanımıza, bütün ailenin vakit geçirdiği evin salonuna alıyoruz. Akşam odasına götürürken ve sabah salona getirirken çok acı çekiyor. Tuttuğumuz yerleri acıyor. Kızım ve bütün aile onun iyi vakit geçirmesi için uğraşıyoruz ama annesini özlüyor Ahmet” diyordu.
Çok fazla konuşmayan Ahmet Burhan ise, en çok annesinin sesini duyduğunda mutlu oluyor. Yanında getirdiği ve Almanya’da hediye edilen oyuncaklarla ve kitaplarla vakit geçiriyordu.
AHMET UYANIR UYANMAZ “ANNE” DİYOR
O gün, canlı canlı Ahmet’in annesi Zekiye hanımı aradık. Görüşmeyi de kayda aldık, pırıl pırıldı Ahmet’in gözleri. Ama özlediği de her halinden belliydi.Oğlu ile günde birkaç kez görüntülü görüştüklerini söyleyen anne Ataç, “Ahmet uyanır uyanmaz beni arıyor. Yatağında ağlamaya başlıyor. Anne artık gel, ne zaman geleceksin? diyor. Bu durum kanser olan oğlumun tedavi sürecine olumsuz etkiliyor. Yetkililer bir an önce bu duruma bir çözüm getirsin” dese de fayda etmedi.
BÜTÜN İYİ İNSANLAR EL ELE VERDİ, AHMET İÇİN GEREKLİ PARA 24 SAATTE TOPLANDI
O günlerde yaşanan dayanışma örneği herkesi duygulandırmıştı.Ahmet Burhan Ataç’ın Almanya’daki tedavisi için başlatılan yardım kampanyasında gerekli olan miktara bir günde ulaşılmıştı. Kampanyaya öncülük eden yazar ve aktivist Natali Avazyan, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “Ayo (evet) 24 satte 50.000 Euro’nun üzerinde para toplandı. Herkese çok çok teşekkür ederim, destek olan herkese… Kurban olurum sizlere…” ifadelerini kullanıyordu.Fakat, Türkiye’nin ortak vicdanının da yetmediği, çaresiz kaldığı durumlar vardı. Ahmet Burhan’ın annesinin pasaport ve yurt dışı yasağı çözülememiş ve Ahmet tedavisinin ikinci yarısını bekleyecek takati kalmamıştı. Anne özlemiyle 9 Şubat’ta Düsseldorf Uluslararası Havalimanı’ndan 70 yaşındaki babaannesi Gülsüm Ataç refakatinde Türkiye’ye döndü.Ahmet’in annesi Zekiye Betül Ataç’a pasaport verilmediği için tedavisinin 27 Şubat’ta başlayacak ikinci bölümünden önce Türkiye’ye gitmek zorunda kaldığını söyledi.
KORUYUCU MELEĞİNE DE GÖZALTI
Ahmet’i Türkiye’de kötü bir sürpriz bekliyordu. Annesinden sonra en güvendiği kişilerden biri olan insan hakları savunucusu Avazyan 11 Şubat’ta, “İstanbul da Abimin evini polisler basmış, beni arıyorlarmış.. Hazırlandım bulunduğum adreste gelip beni almalarını bekliyorum….” dedi. Gece yarısı ise serbest bırakılınca Ahmet ve ailesi de derin bir nefes aldı.
İNTİHARIN EŞİĞİNDE BİR ANNE!
8 yaşındaki dördüncü evre kemik kanseri hastası Ahmet Burhan Ataç’ın, tedavi için gittiği Almanya’dan döndükten sonra durumu iyice ağırlaşmaya başladı. Ahmet’in tedavisinin ikinci aşaması 27 Şubat’ta başlaması gerekiyordu ama annesiz de gitmek istemiyor Ahmet. Tedavisi süresince bakımını ancak annesi yapabilirdi. Ancak kendisine 6 yıl 3 ay ceza veren mahkeme bile anne Zekiye Ataç’ın yurtdışı yasağını kaldırırken, iki gün gözaltında kaldığı Adana Cumhuriyet Başsavcılığı yurtdışı yasağını bir türlü kaldırmıyordu.
“ANNE ESKİ GÜNLERİ ÖZLEDİM”
Küçük oğlu gözleri önünde eriyen acılı anne, intiharın eşiğine geldiğini söylüyordu: “Oğlum gözümün önünde eriyor, çok çaresizim” diyen Zekiye Ataç, sesini duyurmak için çabalıyor. Zekiye Ataç, “Ahmet gece ‘Anne eski günleri özledim’ dedi. Ve ben yemin ederim intiharın eşiğindeyim artık. Ne olur ya yeter artık. Kimin elinden geliyorsa yapsın şunu artık. Alt tarafı bir imza. Neden bu kadar zor? Benim ne yapmam lazım? Hakkımda hüküm veren mahkeme bile yasağımı kaldırmışken, Ekim ayında 2 gün kaldım diye Adana Savcılık neden kaldırmıyorsun yasağımı? Oğlum ölüyor, ne bekliyorsun?”
YAP-BOZ YARGISI…
Kanser hastası oğlu Ahmet Burhan Ataç’ın tedavisi için yurt dışı yasağı kaldırılan Zekiye Ataç’a yeniden yurt dışı yasağı getirildiğinde tarihler 18 Şubat 2020’yi gösteriyordu. Zekiye Ataç pasaportunu almak için başvuru yapmasının ardından Mersin mahkemesinin hakkında yeniden adli kontrol tedbiri uyguladığını ve yurt dışı yasağının devam ettiğini öğrendi. Mersin 7. ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla anne Zekiye Ataç’a yurtdışı yasağı koymuştu çünkü.
UMUT, YENİDEN…
Babası tutuklu annesi ise yurtdışı yasağı olduğu için tedavisi yarım kalan Ahmet Burhan Ataç nihayet istediğine kavuşmuştu! Adana Savcılığı geçtiğimiz günlerde anne Zekiye Ataç’ın yurtdışı yasağını kaldırmış, ancak daha sonra Mersin Savcılığı’nın itirazıyla yeniden yurtdışı yasağı konmuştu. İşte o ikinci yurtdışı yasak da 3 gün sonra kaldırıldı. Küçük Ahmet annesiyle birlikte tedavisinin ikinci aşaması için Almanya’ya gidebilecekti.Fakat 2 Mart’ta, Ahmet Almanya’daki tedavisine annesiyle birlikte gitmesi atık işkenceye dönmüş durumdaydı. Anne ve oğul İstanbul Havalimanı’nda şok yaşadı. Zekiye Ataç, 24 Şubat’ta pasaportunu aldıktan bir gün sonra 25 Şubat’ta yurtdışı yasağı konduğunu havaalanında uçağa binmek üzere beklerken öğrendi. 24 Şubat’ta pasaportunu alan Zekiye Ataç’a, 25 Şubat’ta yeniden ‘yurtdışı yasağı’ konduğu ortaya çıkmıştı. Yıkıldılar…
BÜTÜN TÜRKİYE AHMET İÇİN AYAKTA
Bütün Türkiye tekrar seferber oldu.Oyuncu, yönetmen ve senarist Serra Yılmaz haberi, ““Merhamet! Artık sadece demode bir kelime!” notuyla paylaştı. Oyuncu Hazal Kaya ise “Neden?” diye sordu.Gazeteci-Yazar Ümit Kıvanç ise tepkisini, “Bu kadınla çocuk bu eziyeti hak edecek ne suç işlemiş olabilir? Böyle bir suç var mı? Bu eziyeti yapanlar kimlerdir, nasıl insanlardır? Sadece boş laf ediyoruz…” sözleriyle paylaştı.Yazar Alin Ozinian da “Bu kadına mı yetiyor gücünüz? Bu el kadar hasta çocuğa mı? Gün yüzü görmeyin!” dedi.Tepkiler sonuç verdi ve Ahmet ile annesi Almanya’ya uçabildi. Ama havalimanında işkenceyi aratmayacak kabalıklara maruz kaldılar.
HALUK LEVENT YOLCU ETTİ
Annelik kazanmıştı, sevgi kazanmıştı, dayanışma kazanmıştı… Sanatçı Haluk Levent, “Ve final! Az önce pasaporttan geçişte yanlarındaydım. Yolcu ettim. Ahmet ve annesini… Ümit ediyorum ki en kısa zamanda sağlığına kavuşarak dönecektir Ahmet” diyerek kanser hastası Ahmet Burhan ve pasaport sorunu çözülen annesi Zekiye Ataç’ı yolcu etmişti.
BİR ÇOCUĞUN HAYATIYLA OYNADILAR
Yurtdışı çıkış yasağı kaldırıldıktan sonra pasaport ve vize alan ancak İstanbul Havaalanı’nda ‘yeni bir yurtdışı yasağı’ olduğu gerekçesiyle çıkışlarına izin verilmeyen Zekiye ve Ahmet Burhan Ataç geldikleri Almanya’dan kısa sürede dönmek zorunda kaldı. Ahmet Burhan’nın tekrar Türkiye getirilmesinin sebebi ise doktorların tedaviye başlanabilmesi için çok geç kalındığının söylenmesi oldu.Çünkü, doktoru Ahmet’i görür görmez şok oldu diyen anne Ataç, “Normalde 27 Şubat’ta başlayacaktı tedavi, 5 Mart’ta başlandı. Engellendiğimizden dolayı gidemedik. Doktor, “Hiç böyle beklemiyordum” dedi. Sonra da, “Ahmet’i birinci tedavide belirli bir aşamaya getirdiğimiz için ikincisine çağırdım. Ama böyle bir durum karşısında şaşırdım. Yeni tümörler var, çocuğun hareketleri kısıtlı, kalçası çıkık, birçok yeri kırık. Kan değerleri düşük. Tedavi sırasında eğer yoğun bakıma alırsak bu vücut bu tedaviyi kaldıramaz” dedi. Bu sefer üzülen ve dünyası kararan ben oldum.” diyecekti.
“AHMET BİTMEYEN ZULÜMLERDEN DOLAYI BU DURUMDA”
Köln Havalimanı’nda son kez dünya gözü ile gördüğüm Ahmet yorgundu, kırgındı, kızgındı… Fotoğraflarını, görüntüsünü çekerken kendimden utanıyordum. Çok üzgün olduğu gözlenen anne Ataç, “Resmen bir çocuğun hayatıyla oynadılar” diyerek şöyle konuşuyordu:
“Açık söylüyorum, Ahmet Burhan bitmek tükenmek bilmeyen zulümlerden dolayı bu durumda. Düşünebiliyor musunuz, İstanbul’da tam uçağa bineceğiz, sedye olduğu için yanımızda sağlık personeli de var, birden polisler geldi, elimden pasaportumu aldı. “Hayır gidemezsiniz, yurt dışına çıkış yasağınız var” dedi. Mahkeme kağıtlarım var, gitmem lazım diyorum… Bütün bunları hasta bir çocuğun yanında söylediler… Ahmet revire geldi, oradan bekleme yerine getirildi. Bütün bu gel gitlerde Ahmet’i bir oraya bir buraya koydular, adeta sürüklediler çocuğu… Çocuğun sağ omuzunu kırmışlar. Bunu Almanya’da öğrendik. Almanya’daki evde, “Anne koluk çok ağrıyor, kolumu kaldıramıyorum” dedi, baktık hiç oynatamıyor. Öğrendik ki, kolu kırılmış. Sadece kolu mu, çocuğumun vücudunda belki onlarca kırık var. Resmen eziyet ettiler Ahmet’ime.”
Ahmet’e sahip çıkanlar çok ama susanlar, görmezden gelenler de çok olmuştu.
#AHMETİSEVİYORUM
İyi insanlar, güzel insanlar hep Ahmet’in yanında oldu. En son mart sonunda sosyal medyada insan hakları aktivisti Arlet Natali Avazyan’ın ‘ona mesaj gönderin’ çağrısıyla başlayan kampanya çığ gibi büyüdü. Yaşlısından gencine binlerce kişi video yayınlayarak, mesaj atarak “AhmetiSeviyorum” dedi.Atılan mesajları hastane odasından okuyan küçük Ahmet’in yüzü güldü….Önceki gün Ahmet tekrar hastanede haberini alınca Zekiye hanımı aramıştım. Sesi çok şey anlatıyordu. Bu gece yarısı ise duymak istemeyeceğim haber geldi. Ahmet artık kötülerin özgürce kötülük yapabildiği ülkede, dünyada yoktu. Fakat iyi insanlar hep bir ağızdan, “AhmetiSeviyorum” diyor…