Efendim atasözlerimiz arasında güzel bir söz vardır “Dertli söylegen olur.” ya da “Dert söyletir.” ve
yine güzel bir söz daha vardır der ki “Dervişin fikri neyse zikri de odur.”
Yaklaşık beş yıldır Hizmet Hareketini seven ve katkıda bulunan herkes gerek YouTube kanallarında
gerek sosyal medyada gerekse başka ortamlarda aynı derdi çeşitli şekillerde dile getiriyor.
Bu durum bazen değişik çevrelerce:
“Ya kardeşim bu zulmü bir siz mi gördünüz, eskiden neredeydiniz, aklınız yeni mi başınıza geldi?”
babında kısmen haklı eleştirilerle dile getiriliyor. Biz bunu anlayışla karşılıyoruz ve derslerimizi
çıkarıyoruz fakat tamamen haklı bulmuyoruz.
Gerçekci bir gözle baktığınızda bu olaylardan önce de hizmetin genel duruşu hep barıştan ve sulhtan
yana olmuş, toplumun tüm kesimleriyle çeşitli açılımlarda oturup kalkmış, mevcut dertlere çözüm
olmaya, ortaya bir icraat koymaya çalışmıştır.
Ehlivicdan ve biraz önyargısız bakan bunu kabul eder.
Hatta bu yönümüzden dolayı kendi mahallemizden bile dışlanmışızdır.
Son beş yıldır olan kıyımsa ortada; tarihimizin hiçbir döneminde böyle geniş çaplı bir sosyal kırıma
maruz bırakılmadı ülkemiz ve işin sonunun da nereye gideceği belli değil.
Evet PKK gibi mücadelelerde karşılıklı çok insan hayatını kaybetti ama rica ederim o bir silah ve şiddet
içeren uluslararası normlarda terör tanımlamasına giren bir eylemdi.
Şu an terörist diye yaftaladığınız bu insanlar ise silahı rüyasında bile görmemiş, memleketin en
kalifiye insanları. Suçsuz yere sudan bahanelerle yok etme operasyonlarıyla karşı karşıyalar bugün
itibarıyla.
Tamam doğruysa darbeye teşebbüs edeni gidin, bulun, alın her kimlerse. Fakat bir buçuk iki milyon
insana kan kusturmanın alemi ne?
Kaldıki bu kıyımı yapan bir de bizimle aynı mahallenin insanları. Üstüne üstlük karşı mahallede sana
pencerelerini, kapılarını kapatmış çoktan. Olan bitenden memnun bir şekilde iniltileri dinliyor sadece.
Böyle olunca sonuçta sürünmek de ölmek de bize düşüyor mecburen. Kendi ölümüze de kendimiz
ağlıyoruz tabii olarak.
Evet içimiz dolu çünkü dertliyiz bütün mevzular, programlar şiirlerin gelip çıktığı nokta bu insanların
dertleri. Biz de anlatmazsak kimse sahip çıkmıyor.
Başka mahallelerden bir avuç insan, kendi mahallemizden her riske rağmen, söz söyleyen kalem
tutan yine bir avuç insan, hepsi bu kadar.
İçimizdeki fikir ve dert bu olunca zikrimiz de derdimizde maalesef tekrar tekrar dile geliyor.
Demem o ki bizi maruz görün, bugün bizim cenazemiz var…
GELSEN YA RESULALLAH (sav)
Güllerin kokusunda kokun aradım Ya Resülallah,
Her nur çehrede Cemal’in gözledim Ya Resülallah,
Bin ah ile yıkılırken dizlerimin üstüne,
Salât u selamlarla andım Ya Resülallah
***
Kalbimin inkisarını bilmem nasıl anlatayım,
Bunca bozgun içindeyken bilmem ki ne yapayım,
Tam bahar geliyor derken yine hazanlardayım,
Taleal Bedru’larla gelsen Ya Ya Resülallah,
***
Zulümler, iftiralar, ihanetler türlü türlü,
Her bir yanda münafık, müslüman görünümlü,
Sözde yalan, özde riyâ hakikat terennümlü,
Mücrimlere şefâtinle gelsen Ya Resülallah,
***
Tefrika, nifak, haset kol geziyor her yerde,
Müslümanlık bir tarafa, insanlık mı nerede?
Tasalanmaz, umursamaz bir kez olsun bu derde,
Nurefşan cemalinle gelsen Ya Resülallah
***
Cahiliye devrinin hemen mesabesinde,
Vicdan, merhamet, müebbet hapishanesinde,
Zalimler, hainler saadet hücresinde,
Ali’nle Hamzan’la gelsen Ya Resulallah.
***
Adalet hak hukuk da ne, kimin umrunda?
Masumlar zindanlarda cânilerse dışarıda.
Asıl suçlu olan hakimi yargılamakta,
Ebubekir Ömerinle gelsen Ya Resülallah.
***
Bir oyundur oynanır, hem de kaç keresinde,
Yaradır ki açıyor ümmetin sinesinde,
Ne acılar çekiliyor hem de her seferinde,
Osman’ınla Yasir’inle gelsen Ya Rasülallah.
***
Bir Nesli Ceditti ki ümmetin duasında,
Altın Nesil yetişti onun gür sedasında,
Bir hâsit çıktı geldi bu defasında,
Musab’ınla Halid’inle gelsen Ya Resülallah.
***
Bitirmektir niyetleri yapılan tüm hizmetleri,
Kapattılar çökerek bütün müesseseleri,
Yıktılar gönüllerdeki kristal kuleleri,
Ashab-ı Bedir’inle gelsen Ya Resulallah.
***
Bak şimdi dardadır ümmetin dertlileri,
Tek gaye-i hayal sana kardeşlikleri,
Terk etmedin, terk etmezsin bu garipleri,
Şüheda-i Uhud’unla gelsen Ya Resülallah.