Gelecek Partisi lideri Davutoğlu: Huber Köşkü’nden çıkıp Ankara’ya gelip işinizin başında ülkeyi yönetecek kadar şartların düzelmediğine inanıyorsanız, neden AVM’leri açma kararı alarak milletimizin sağlığını tehlikeye atıyorsunuz?”
Eski Başbakan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, gündemdeki konulara ilişkin önemli mesajlar verdi. Davutoğlu, koronavirüsten darbe söylentilerine, ekonomik gidişattan gündemi meşgul eden diğer konulara kadar birçok değerlendirmede bulundu. Davutoğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“HUBER’DEN ÇIKIP ANKARA’YA GELMİYORSANIZ NİYE AVM’LER AÇILIYOR?”
“AVM’leri kapalı tutmayı gerektirecek bir tehlike yoksa, Cumhurbaşkanı neden kendisini Huber köşküne kapatmaya devam ediyor? Neden Ankara’ya, Külliye’ye gelip Bakanlar Kurulunu orada toplamıyor? Huber Köşkü’nden çıkıp Ankara’ya gelip işinizin başında ülkeyi yönetecek kadar şartların düzelmediğine inanıyorsanız, neden AVM’leri açma kararı alarak milletimizin sağlığını tehlikeye atıyorsunuz?”
“CUMHURBAŞKANINKİ CAN DA İŞÇİLERİN DEĞİL Mİ?”
“Bu arada son olarak da içim yanarak Koronavirüs konusunda İstanbul’da yapılmakta olan hastanelere tekrar değinmek istiyorum. Muhtemelen görmüşsünüzdür. Cumhurbaşkanı Erdoğan koronavirüs salgını nedeniyle Atatürk Havalimanının binlerce metrekarelik kapalı alanı bomboş dururken sıfırdan yaptırılan inşaatları gezdi. Erdoğan virüs kapmasın diye -ki burada önlem almak doğrudur, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının sağlığı son derece önemlidir- işçi kardeşlerimiz metrelerce uzaktan cumhurbaşkanını selamladılar ama o işçi kardeşlerimiz bunun için omuz omuza yan yana dizilmişlerdir. Allah aşkına o insanların canı can değil mi peki? O işçilerin evladı, bakmaları gereken aileleri, yakınları yok mu? Yazık ki ne yazık!”
“İKTİDAR MÜDAHALE ETMEDEN ÖNCE MASKE SORUNU YOKTU”
“İktidar böylesine rahat bir ortamda bile doğru kararlar almayı başaramıyor. Düz ve bomboş bir yolda trafik kazası yapmayı başarıyor. Hatta bu durum o kadar vahim bir hal aldı ki bu boş yolda aynı yerde kaza yapıp duruyor. Bakın işte şu maske meselesi. Hani şu Sağlık bakanına mecburi, Cumhurbaşkanı ve Hazine Bakanına serbest olan maske! Neredeyse Cumhurbaşkanı ve bütün bakanlar kurulu haftalardır çözemediler. Daha doğrusu iktidar müdahale etmeden önce ülkenin bir maske sorunu yoktu. Hatta sivil toplum, belediyeler ücretsiz maske dağıtıyordu. İnsanların ihtiyacı olan bir konuda iktidarın dışındaki aktörler rol aldığı için, maskelerin dağıtılmasını yasakladılar. Sadece biz satacağız dediler. Böyle şey olmaz diye itiraz ettik. Satmayacağız dağıtacağız dediler. Ama siz de haftalardır görüyorsunuz, beceremediler.”
“SANAL BAŞARI HİKÂYESİ VE HAYAL GÜÇLER” VURGUSU
“Salgının etkisinin kısmi olarak azalması ile birlikte salgın sonrası ekonomik hayatta ortaya çıkması muhtemel enkaz tablosu ile ilgili olarak şimdiden iki temel strateji benimsenmiş görünüyor: Bunlardan birisi sanal bir başarı hikayesi oluşturma; diğeri ise başarısızlıkları komplo teorileri ile yurtdışına operasyonlarına ve hayalet güçlere havale etme. Bunlar tipik ergen psikolojisine sahip öğrenci taktikleridir. Bütün iyi notları onlar almıştır; kötü notların müsebbipleri ise kendilerine takan hocalardır. İlk taktiğin bir gereği olarak, bugünlerde Sayın Erdoğan başta olmak üzere iktidar ortakları ve sözcüleri doların 7 TL’yi aşmış olmasının aşikar kıldığı beceriksizliğe gözleri kapatarak ekonomideki başarılardan bahsediyorlar…”
“BİR BAŞBAKAN’A PARTİ-İÇİ DARBE YAPMAYA DEĞDİ Mİ?”
“Halk nezdinde her geçen gün popülaritesi artıyor; şimdi durduramazsak bir daha durduramayız” diyerek seçilmiş bir başbakana parti-içi darbe yapmaya değdi mi? “Şeffaflık ve siyasi etik yasası geçerse ilçe başkanı bulamayız” diyerek yolsuzlukları meşrulaştırmak üzerinden kaynak israfı yapılmasına değdi mi? Yüksek profilli başbakanlığın önce profilini düşürüp sonra lağvederek bütün gücü tek bir kişide toplamaya ve örtülü bir ikinci adamlık ile nepotizmin en yıpratıcısını yapmaya değdi mi? 15 Temmuz’da bedel ödemeye hazır bir şekilde harekete geçmiş davaya samimi bir şekilde bağlı teşkilat mensuplarını dışlayıp eski Türkiye’nin aktörleri ile kol kola girmeye değdi mi?”
“LİYAKATSİZLİK VE CİDDİYETSİZLİK BAKANLIĞI”
“Hayaller İstanbul’u uluslararası finans merkezi haline getirmekti, maalesef bu iktidarın elinde İstanbul’u boş verin neredeyse Türkiye uluslararası finans sisteminin dışına çıkmak üzere. Liyakatsizlik ve ciddiyetsizlik. Bu ekonomi yönetiminin liyakatsizliğini artık belki de konuşmaya gerek yok. Bu ekonominin ciddiyetsizliğini cebinde, mutfağında, evinde, işyerinde hissetmeyen bir tek vatandaşımız kalmadı. Hazine ve Maliye bakanlığının ismini “liyakatsizlik ve ciddiyetsizlik bakanlığı” ile değiştirsek hiç kimse garipsemeyecektir. Zira bu ekonomi yönetimi Türkiye Cumhuriyeti devletinin ekonomi kurumlarının tamamının itibarını sıfırlamıştır.”
“SWAP KUYRUĞUNA GİRİNCE YERLİ VE MİLLİ Mİ OLUNUYOR”
“Yani IMF ile görüşme yapınca vatan haini, Amerikan Merkez Bankası’nın kapısında swap kuyruğuna girince yerli ve milli mi olunuyor? Türkiye’ye komplo kuran dış mihraklar siz onlarla görüşünce Türkiye dostu mu oluyor? Başkaları onlarla konuştuğunda ajan oluyor da siz görüştüğünüzde dünya lideri mi oluyorsunuz? Artık algı denizinin sonuna gelinmiştir. Ülkeyi yönetenler algı oluşturmaya çalışmaktansa görevlerini yapsınlar. En azından ülke ekonomisine daha fazla zarar vermesinler.”
“‘GELENEKSEL DARBE GELİYOR’ HAFTALARINI YAŞADIK”
“Resmen ülkenin iktidar partisi, cumhurbaşkanı, bakanları, milletvekilleri milletimize kendilerine karşı bir darbe girişimi olduğunu söylediler. Darbe gibi ciddi iddialarda bulunuyorlar ama gereğini yapmıyorlar. Adalet bakanlığı seyrediyor, savcılar seyrediyor, savunma bakanı seyrediyor, iç işleri bakanı seyrediyor. Bu bakanlıkların seyrettiği bir hikayeye milletimizin inanmasını bekliyorlar. Darbe iddiaları birer susturucu olarak kullanılıyor. Beceriksiz ekonomi yönetimini eleştiriyorsunuz, darbecilere destek veriyorsunuz diyorlar. Bir maske bile dağıtamayan hükümeti eleştiriyorsunuz, darbe girişimi var diye gürültüye getiriyorlar. Cumhurbaşkanının, iktidarın, hükümetin sınırsız koruması ve dokunulmazlığı var ama yetmiyor. Bir de en ufak bir eleştiri getiren herkesi darbeci olmakla suçluyorlar.”
“BİRİLERİ ÇIKIYOR SÜLALE OLARAK ŞU KADAR KİŞİYİ HALLEDERİZ DİYOR”
“Ciddidir; zira hiç şakası, spekülasyonu ve üzerinden rant devşirmesi olmayacak bir meseledir. Ne yazık ki korktuklarımızı tek tek görüyoruz. İşte birileri çıkıyor sülale olarak şu kadar kişiyi hallederiz, benim listem var deyip kendi komşularını tehdit edecek kadar vicdansız, gözü kara, akıl dışı uçlara savrulabiliyor. Ve en acısı bunlara karşı iktidardan tek bir cümle, sadra şifa tek bir itiraz yok. Üstüne destekleyenler var. Tekrar ediyorum. Allah aşkına siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Bu yolun nereye çıktığını görmüyor musunuz? Hadi tarih bilmiyorsunuz, geçmişi bilmiyorsunuz aklınız da mı yok, vicdanınız da mı yok? Bu tür sorumsuz adımların çevre ülkelerde nelere yol açtığını görmüyor musunuz?”
“DARBE İDDİALARI CİDDİYSE AVM’LERİ DEĞİL MECLİS’İ AÇIN”
“Sayın Erdoğan ve iktidar artık şunu anlamalıdır. Darbe bir sosyal medya kampanyası malzemesi olamaz. Darbe tartışması bir iktidar kampanyası malzemesi olamaz. Bu bir oyun değildir. Sizler sosyal medya fenomeni değilsiniz, trol değilsiniz, olmamalısınız. Sizler bu ülkeyi yönetme sorumluluğunu üzerinizde taşımalısınız. Eğer darbe iddialarınız ciddiyse, toplumun karşısına geçin ve bu iddianızın kaynağının ne olduğunu açıklayın. Kimler darbe yapıyor? Kimlerle bu darbeyi yapıyorlar? Hangi kurumlarla bunu yapıyorlar? Eğer bu konuda ciddiyseniz, epey bir süredir uğramadığınız Ankara’ya gelin kurumları ve mekanizmaları çalıştırın. Eğer bu iddianızda samimiyseniz, AVM’leri açacağınıza Meclis’i açın ve Meclis 15 Temmuz’da oynadığı tarihi rolü yeniden oynasın.”
“Hiç mi darbe tehdidi yok? Olmaz olur mu? Eski Türkiye’nin kirli, kanlı ve darbeci aktörleri, iktidar ve devlet mahfillerinde tekrar iade-i itibar kazanır da darbe tehdidi olmaz mı? Nerede bir 28 Şubatçı, 27 Nisancı varsa 15 Temmuz’dan sonra iktidar mahfillerinde, devlet kurumlarında, iktidar medyasında arzı endam etmeye başladılar. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünü kahraman milletimiz engelledi ancak eskiden darbe yapma teşebbüsüyle yargılanan kim varsa gelip milletimizin kazanımları üzerinden itibar ve makam sahibi oldular. Bugün iktidar 15 Temmuz ruhuna ihanet ederek ne kadar eski Türkiye’nin demokrasi düşmanı, İslam düşmanı, insan hakları düşmanı, adalet düşmanı ve hukuk devleti düşmanı varsa onlarla koalisyon halindedir.”
“SEÇİLMİŞLER HALK TARAFINDNA KORUNMAK İÇİN DEĞİL, HALKI KORUMAK İÇİN GÖREV YÜRÜTÜRLER”
“Ancak darbe söylentileri üzerinde zaten son derece kırılgan hale gelmiş demokrasimizi daha da zayıflatarak otoriterleşme eğilimine yönelen de kim olursa olsun karşı çıkacağız. Milli iradeyle seçilmiş liderler halk tarafından korunmak için değil halkı korumak için görev yürütürler. Burada en büyük sorumluluk Sayın Cumhurbaşkanı’na düşmektedir. Gerçekten binde bir bile olsa darbe ihtimali ya da istihbaratı varsa Ankara’ya giderek dizginleri eline almalıdır. Böyle bir ihtimal söz konusu değilse, çıkıp “herkes huzur içinde olsun, ülkemizde bir darbe ihtimali yoktur, herkes işine gücüne baksın” demeli ve halka güven vermelidir.”kronos