Samanyolu grubu adına yapılan yazılı açıklamada kendisini “demokrat” diye niteleyen, ancak Samanyolu TV’ye ”darbeci” iftirası atmaktan geri durmayan isimler kınandı.
Sevda Noyan’ın “Bizim aile rahat 50 kişiyi götürür. Bu konuda çok donanımlıyız. Maddi ve manevi hazırız.” tehditlerine itiraz etmek yerine, Noyan’ın eşi Engin Noyan üzerinden Samanyolu Yayın Grubu’nun karalanmasına Samanyolu TV’nin eski çalışanları tepki gösterdi.
Açıklamada Samanyolu Yayın Grubu’nun ekranlarını her görüşten insana açarak Türkiye’de yayın yapan televizyonların alışık olmadığı geniş bir yelpazede yayınlara imza attığı belirtildi.
ZALİMİN SAKIZINI ÇİĞNEMEYE DEVAM EDİYORLAR
Ayrıca ekseriyetle iktidar yanında saf tutmuş ve geçmişte Samanyolu TV’de ücretli program yapanlardan bazılarının isimlerinin de sıralandığı açıklamada, “Samanyolu Yayın Grubu’nu bir suç objesi olarak nitelemeye gayret etmek, eski çalışanlarına, programcılar üzerinden mesnetsiz suç uydurmak olsa olsa zalimin değirmenine su taşımaktır. Kimi korkudan, kimi hasetten, kimi menfaatten ‘özne’ye laf edemeyenler, zalimin sakızını çiğnemeyi tercih ediyorlar. Tarihteki zalimler ve payandalarının durumu malumdur. Ve tarih, günümüzün zulümlerini de zalimlerini de onların destekçilerini de tümüyle kaydetmektedir.” denildi.
İşte Samanyolu Yayın Holding adına yapılan açıklama:
3 Mayıs 2020’de Ülke Tv’de yayınlanan, Esra Elönü’nün sunduğu “Araftakiler” programında Sevda Noyan; “15 Temmuz (2016) kursağımızda kaldı. Vallahi yapamadık istediklerimizi. Bizim aile şöyle 50 kişiyi götürür, biz çok donanımlıyız bu konuda, maddi ve manevi olarak. Bizim hala sitede var, ayaklarını denk alsınlar.” diyerek infiale sebep olan açıklamalar yaptı.
Ne enteresandır ki televizyon ekranlarında nefret suçu işleyen Sevda Noyan’a tepki göstermesi gerekenler, eşi Engin Noyan üzerinden Samanyolu TV’yi karalamaya çalışıyorlar. Demokrat görünümlü bazı isimler Samanyolu TV’yi “darbeci” olarak sıfatlandırıyorlar.
Bu noktada kamuoyuna bir açıklama yapmak zaruri oldu.
1. Samanyolu Tv’nin de içinde bulunduğu grup, 14 TV kanalı, 3 radyo istasyonu, internet portalları ve dergileriyle Türkiye’nin buluşma noktasıydı. Samanyolu Yayın Grubu, ekranlarını her görüşten insana açarak Türkiye’de yayın yapan televizyonların alışık olmadığı geniş bir yelpazede yayınlar yapmıştır.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) yasal denetimi altında yayın yapan kanalda çalışmış olmayı, program yapmayı bir suç olarak göstermeye çalışmak suç üretmektir ve aklı selim ile izah edilemez.
2. Engin Noyan, 1996-1999 yılları arasında Samanyolu TV ile sözleşme yapan programcılardan biriydi. Tıpkı sözleşmeli, telif ücretli diğer yüzlerce programcı gibi. Noyan, sözleşme süresi bitince ayrıldı ve başka bir kanalda program yapmaya devam etti.
3. Madem Samanyolu Yayın Grubu’nda program yapanlar gündeme geldi.
Telif ücretlerini alarak Samanyolu ekranlarında program yapan bazı isimleri bir kere daha paylaşalım: Naci Bostancı, Saygı Öztürk, Yasin Atay, Ahmet Taşgetiren, Rasim Özdenören, Tuğrul İnançer, Fatih Çıtlak, Hayrettin Karaman, Hüseyin Gülerce, Derya Sazak, Mim Kemal Öke, Cüneyt Ülsever, Etyen Mahcupyan, Ali Bayramoğlu, Kürşat Bumin, Avni Özgürel, Levent Köker, Şebnem Bursalı, Serdar Tuncer, Mustafa Armağan, Mustafa Akyol, Hasan Ünal, Erol Mütercimler, Julide Övür, Kurtuluş Tayiz, Hasan Köni, Nevval Sevindi ve daha yüzlercesi.
4. Konuk olarak Samanyolu ekranlarına çıkanlarsa saymakla bitmez. Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Binali Yıldırım, Mahir Ünal, Süleyman Soylu, Mustafa Şentop, Doğu Perinçek, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Mehmet Ağar, Melih Gökçek, Gürsel Tekin, Nevzat Tarhan, Mustafa Destici, Can Ataklı, Hilal Kaplan, Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan ve daha binlercesi.
5. 14 Aralık 2014’te grup başkanımız Hidayet Karaca’yı tutukladılar. Tahliye kararına rağmen 5,5 yıldır demir parmaklıkların arkasında rehin tutuyorlar. Grubumuzun tüm kanalları 15 Temmuz kurgu darbesinden 6 ay önce Erdoğan rejimi tarafından 16 Kasım 2015’te karartıldı.
6. Samanyolu Yayın Grubu, Türkiye’deki her rengi bir araya getiren, ülkenin en geniş perspektifli yayın platformuydu. Herkes sesini duyurabilir, özgürce konuşabilirdi. Şimdilerde Türkiye’de bu formatta yayın yapan bir medya organı bulunduğunu kim söylebilir?
Ülkede ekranların ne hale geldiğini, stüdyoların ne tehditlere sahne olduğunu, onur ve haysiyetlerin nasıl ayaklar altına alındığını, kimlerin sessizce köşesine çekilmek zorunda kaldığını, kimlerin neleri yutkunup söyleyemediğini bizden çok, seviyesiz ithamlarda bulunan sözde demokratlar bilirler. Pek çoğu televizyon kanallarından ambargolular üstelik.
7. Son beş yıldır ağır bir sosyal soykırıma maruz kalan Hizmet Hareketi’ne zalimin dili ile hakaret etmeden söze başlayamayanların başvurduğu bu yöntem ne yazık ki utanç verici bir hâl aldı.
Samanyolu Yayın Grubu’nu bir suç objesi olarak nitelemeye gayret etmek, eski çalışanlarına, programcılar üzerinden mesnetsiz suç uydurmak olsa olsa zalimin değirmenine su taşımaktır.
Kimi korkudan, kimi hasetten, kimi menfaatten ‘’özne’’ye laf edemeyenler, zalimin sakızını çiğnemeyi tercih ediyorlar. Tarihteki zalimler ve payandalarının durumu malumdur. Ve tarih, günümüzün zulümlerini de, zalimlerini de, onların destekçilerini de tümüyle kaydetmektedir.
Kamuoyuna saygılarımla…
09.05.2020
KHK ile “gasp” edilen Samanyolu Yayın Holding adına
Rıdvan Kızıltepe