Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Genelkurmay emrine atanınca istifa eden Tümamiral Cihat Yaycı’yı savaştan kaçmakla suçladı: “İstifa etmek firar etmektir, askerseniz kurşuna dizerler. General olunca istifa eden onurlu istifa mı oluyor yani?”
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinden alınarak Genelkurmay Başkanlığı emrine verilen Tümamiral Cihat Yaycı’nın istifasını yankıları sürüyor. HaberTürk televizyonunda yayınlanan Türkiye’nin Nabzı programına katılan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Yaycı’nın istifasını doğru bulmadığını belirterek, “Askerlikte savaş sırasında istifa etmek firar etmektir, askerseniz kurşuna dizerler. General olunca istifa eden onurlu istifa mı oluyor yani?” dedi.
“RECEP İSTİFA EDEBİLİYOR MU?”
Akdeniz’de Amerika ve İsrail’in Türkiye’ye karşı tatbikatlar yaptığını, bu tatbikatlarda namlularını Türkiye’ye çevirdiğini öne süren Perinçek, “Bu savaş tehditi koşullarında Türk ordusu savaşırken hem içerde, hem güney sınırlarımızda teröre karşı savaşırken istifa olmaz. Recep, diyelim Turgut Reis gemisindeki Bahriyeli Recep istifa edebiliyor mu? Asker istifa edebiliyor mu, herhangi bir Mehmetimiz, Ahmetimiz, Hasan, Hüseyin… istifa edebiliyor mu? Komutanların da savaş koşullarında istifa etmeleri, silahını bırakıp kenara çekilmeleri bizim askerlik geleneklerimize hiçbir şekilde uygun değildir.” dedi.
“İSTİFA ETMEK FİRAR ETMEKTİR, ASKERSENİZ KURŞUNA DİZERLER”
Atatürk’ün askerlik yaşamından örnekler veren Perinçek sözlerini şöyle sürdürdü:
Bakınız Mustafa Kemal Atatürk, Sofya’da ateşe-militer yapıldı, o koskoca asker, komutan ateşe-militer olur mu? İstifa etmedi. Cihan savaşı başladığı zaman ben dedi, önce ön cephede olmak istiyorum dedi, onu geldi Hayraboluda bir kolordu komutanı yaptılar. Onu yedek kuvvetlerin komutanı yaptılar istifa etti mi? İstifa etseydi Atatürk olamazdı zaten. O savaş koşullarında bu tehditlerle karşı karşıyayken “ben görevimi beğenmedim”, bir de askerin görev beğenmeme hakkı yoktur. Asker verilen görevi yapar. Askerlikte efendim, ben genel kurmay emrinde bu görevi kabul etmedim, Donanma Komutanı olacağım, şu komutanı olacağım, bu komutanı olacağım, bunlar askerlikte olmaz. Olmaması gerekir. Askerliğin kendine özgü kuralları vardır. Tabi ki değerli bir komutan, değerli bir amiral, bugün Türk ordusunda bütün amirallerimiz, bütün generallerimiz değerli. Büyük bir temizlik yapıldı. “Fetö” metö kalmadı, temizlendi büyük ölçüde. Kalan bütün komutanlar aslan gibi, değerli komutanlar. Yetenekli, birikimli… Cihat Yaycı da kuşkusuz o komutanlardan biridir. Ama istifa etmesi bizim ordu geleneklerimize, askerlik geleneklerimize kesinlikle uymaz. Çünkü siz istifa ederek ne yapıyorsunuz, istifa etmek firar etmektir. Askerlikte savaş sırasında istifa etmek firar etmektir, askerseniz kurşuna dizerler. General olunca istifa eden onurlu istifa mı oluyor yani?
“KOMUTANLARIN TASARRUFU, ERDOĞAN’IN İMZASI”
Perinçek, konuşmasında, “Bir de siyasi irade siyasi irade, Türk ordusundaki atamalarla ilgili kanunlar, süreç, hukuk bellidir. Yani Donanma Komutanı, Deniz Kuvvetleri Komutanı, o komutanlarımızın belli tasarrufları olmadan, kararları olmadan bu süreçleri sırf yukarıdan siyasi irade ile de olmaz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bütün atamalar kanunlarımıza göre cumhurbaşkanı tarafından imzalandığı için o da imzalayacak. Şunu söyleyeyim, en önemlisini söylüyorum şimdi… Milli Savunma Bakanı sosyal medyada tweet atan adam değil ki. Bizim kanunlarımız var, anayasamız var, askerler nasıl tayin edilir, nasıl görevlendirilir… Yapılan kanunlara uygundur, değerlendirme doğrudur yanlıştır oralara burnunu kimse sokmasın. Bizim kanunlarımız var, anayasamız var, askerler nasıl tayin edilir, nasıl görevlendirilir, bunların hepsi kanunlara göre uygundur. ”
“ŞU ANKİ KOMUTANLARIMIZIN HEPSİ SİLİVRİ DÖNEMİNDE HAPİSLERDE YATTILAR”
Kimsenin ordudaki atamalarla ilgili “mütalaa” yapmaması gerektiğini savunan Doğu Perinçek, şunları kaydetti: “Türk Silahlı Kuvvetleri savaşırken herkes zaten kovid uzmanı kesildi. Herkes doktor, herkes sağlık bakanı, herkes hekim. Şimdide de başımıza genelkurmay başkanları çıktı. Herkes genel kurmay başkanı, herkes Türk Silahlı Kuvvetlerini yönetmeye kalkıyor. Türk Silahlı Kuvvetlerine komutan atıyor, komutan indiriyor, komutan kaldırıyor. Bunlar çok yanlış, çünkü Türk Silahlı Kuvvetlerine hiçbir siyasi tavırla müdahale edilemez. Yok sosyal medyadan, yok ordan, tweet atarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin işlerine müdahale etmemelidir. Vatan Partisi’nin prensibi budur. Silahlı kuvvetlerde bir atama yapılmışsa demek ki silahlı kuvvetler bunu uygun görmüştür. Burda mütalaa yürütmek, değerlendirme yapmak, onu almak, silkelemek, vurmak, kırmak falan bunlar ciddi tutumlar değildir, hele savaş koşullarında. Hiçbir siyasi güç, hiçbir siyasi parti, hatta hiçbir vatandaş bu atamalara kalkıp da müdahale etmemelidir. Görüyoruz. Ne biliyorsun sen, soruyorum. O sosyal medyada şurda burda tweet atan adamlara soruyorum, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Deniz Kuvvetleri’nin nasıl yönetileceğini, Donanma Komutanı bilmiyor, Deniz Kuvvetleri Komutanımız bilmiyor da onlar mı biliyor? Çok daha önemli bir şey söyleyeyim şu anda donanmamızın başında pırlanta gibi amirallerimiz var, komutanlarımız var. Bunların çoğu arkada kalan dönemde o Silivri döneminde hapislerde yattılar. Hemen hemen hepsi “fetönün” hücumlarına maruz kaldılar. Bugün donanmamızın deniz kuvvetlerimizin başındaki bütün komutanlar “fetöye” karşı mücadeleden yıllarca hapiste yatmış, bizim hapishane arkadaşlarımız. Onlar hala komutanın başındalar. Onun için biz o komutanlarımıza ve donanmamıza sonuna kadar güveniyoruz.”
“BU İÇİŞLERİ BAKANI’NIN SİYASİ PLANDAKİ İSTİFASI FALANLA KARIŞTIRILMAMALI”
Yaycı’nın istifasıyla ilgili ortaya atılan “ihale” meselesine ilişkin soruya da Perinçek, “Ben bu konuda konuşmam. Bunlar çok büyük yanlışlar. Ben silahlı kuvvetlerin içindeki hiyerarşik süreçlere, yasal süreçlere, ihale olaylarına vs kesinlikle müdahale etmem. Buralarda konuşmam. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yürütülen propagandalara, psikolojik harekatlara alet olmam. Bunun karşısına dikilirim. Ve dikiliyorum. Yani böyle oturacağız, kamuoyu, bakın bu İçişleri Bakanı’nın siyasi plandaki istifası falanla karıştırılmamalı. Askeriye başka, siyasi hayat başka. Siyasi hayatta İçişleri Bakanı istifa eder, tavrımızı alırız, ya istifa et deriz, istifa etme deriz ayrı ama silahlı kuvvetlerde, orduda siyaset adamları, partiler vs oraya müdahale edecekleri ordunun işlerine karışacaklar” şeklinde cevap verdi.
“FİTNE EVRELERİ KAMPANYAYA BAŞLADILAR”
Perinçek, “TSK’ya karşı bir psikolojik harekat mı görüyorsunuz?” sorusuna ise “Ben şu anda psikolojik harekat demeyeceğim ama bir sürü fitne fesat çevreleri isterseniz isimlerini de sayarım, birden kampanyaya başladılar. Ve bu çevrelerin hepsi, TSK aleyhine olan, sürekli TSK aleyhinde alet olan çevreler. Hep oralardan baş veriyor, çıban. TSK aleyhinde ne zaman bir kara propaganda var hep ordan baş veriyor” cevabını verdi.
“TÜRK ORDUSU SON 50 YILIN EN GÜVENİLİR ORDUSUDUR”
Perinçek, özlerini şöyle sürdürdü: “Bırakalım da ordu kendi atamalarını yapsın. Ordu gibi çok önemli olan ve bizim hayatımızı borçlu olduğumuz ve önümüzdeki dönemde de bizim güvenliğimizi sağlayacak, tehditleri göğüsleyecek, hele Doğu Akdeniz’de, hele Kıbrıs’ta, hele Ege’de… Şu anda Türk ordusunun başında Deniz Kuvvetlerimizin başında çok esaslı komutanlarımız var. Çok esaslı amirallerimiz var. Cihat Yaycı da onlardan biriydi. Ona da herhalde bu millet borçludur. Teşekkür ediyor bu millet, yaptığı hizmetler dolayısıyla. Ama efendim, Türk ordusun başında neye güveneceğiz filan. Hayır, Türk ordusu son 50 yılın en güvenilir ordusudur. İçindeki “fetö” Amerikan gladyosu, hele Deniz Kuvvetleri’nde. Bakın Deniz Kuvvetleri’nde en büyük tahribat oldu. İçeri attılar çok sayıda amiralimizi. O amirallerimizin çoğu görevlerinin başına döndüler. Biz onlara sonuna kadar güveniyoruz. Denizdeki kurmay kadromuz çok üstündür, çok esaslıdır, çok birikimlidir. Orduda hiçbir zaaf ve eksiklik söz konusu değildir. Türkiye’nin “fetö” gladyosuna karşı kararlılığında hiçbir zaaf olmayacağını ben kesin olarak biliyorum. Bu konularda yürütülen kampanyaların da gerçek olmadığını, gerçeğe dayanmadığını, burdan ifade ediyorum.”