Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te gündeme dair basın toplantısı düzenledi. 27 Mayıs Darbesi’nin yıldönümü nedeniyle “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak yeni adıyla açılan Yassı Ada’ya dair konuşan Oluç, “27 Mayıs’ta idama gönderilen milletin iradesiydi, çok doğru. Peki, cezaevlerine gönderilen, yerlerine kayyım atanan belediye eşbaşkanlarımız kimin iradesi? Bizim seçilmiş, rehin olarak tutulan vekillerimiz kimin iradesi? Onlar da milletin iradesi değil mi?” diye sordu.
‘O DARBEYİ YAPANLAR APOLETLİYDİ, BUGÜNKÜLER KRAVATLI’
Pandemi sürecinde HDP’li 13 belediyeye kayyım atandığını hatırlatan Oluç, “İktidar, halkın iradesini yok sayarak, 27 Mayıs’ta yapılan darbenin aynısını bugün yapıyor. O gün o darbeyi yapanlar, bizim lanetlediğimiz o darbeyi yapanlar apoletliydi, bugünküler kravatlı darbecidir. Yassı Ada’da Menderes, Ankara’da Kenan Evren olmakla demokrat olunmaz” diye konuştu.Oluç, şöyle devam etti: “Halkın gündemi işsizlik, yoksulluk, aş… Ve bunlar konusunda adımlar atılmasını, önlemler alınmasını, bu karşı karşıya kalınan krizden kurtulmak istiyor halk. Çok doğal olarak bütün kamuoyu yoklamaları da bunu gösteriyor. Peki, iktidar ne yapıyor? Meclis açılırken halkın bu gündemi konuşulmasın, ekonomideki bu kriz konuşmasın diye ne yapıyorlar? Toplumsal destek azaldıkça seçim kazanma yolu olarak seçim hilelerine, muhalefetin engellenmesine, yasaların, Anayasa’nın sonuna kadar zorlanmasına dair tedbirler alınması konuşuyor. Suni darbe tartışması yaratıldı, ardından MHP liderinin açıklamasıyla siyasi partiler seçim yasası ve diğer değişiklikler tartışıldı. Kendi içinde bir kriz yaşıyorlar. Büyük bir korku içindeler.”
İktidarın tek planının “kendi bekasını sürdürmek” olduğunun altını çizen Oluç, “İktidar polis şiddetiyle ne göstermek istiyor? Hani diyeceksiniz, şimdi İçişleri Bakanlığı öyle olursa, aşağıdaki polis bekçi de böyle olur. Doğru! O İçişleri Bakanı yol verdiği için, bu anlayışı büyüttüğü için bunlar yaşanıyor. Şiddet politikası aslında toplumu yönetemeyen, kriz yaşanan ülkede iktidarın topluma gözdağı vermesinden başka bir şey değildir. Polis ve bekçi şiddeti yeni normal dediklerinin ipuçlarıdır. Bazıları görevden alındı, haklarında sözde soruşturma açıldı. Bunun bir göz boyama olduğunu çok iyi biliyoruz” dedi.
‘PARTİ BİNAMIZI YAKMAK İSTEDİLER’
Partisinin Cizre İlçe binasına yönelik saldırıya değinen Oluç, “Arife günü, Roza Kadın Derneği başkan ve yöneticilerinin, MYK üyemizin de aralarında olduğu 18 kişi gözaltına alındı. 12 kişi tutuklandı. Roza Kadın Derneği yasal bir dernek. Şiddete uğrayan kadınlar için çalışma yapan, kadına yönelik şiddete karşı mücadele eden bir dernek. Saçma sapan iddialarla tutuklama yapılıyor. Cizre parti binamızı yakmak için bir girişimde bulunuldu. Bir kişi geldi kapısını yakmaya çalıştı, kundaklama girişimi oldu. Çok açık bir provokasyon. Biz de önlemlerimizi aldık. Parti binalarımızda, bizim elimizde de kamera kayıtları var. Kimin saldırdığı o kayıtlardan görülüyor. Suç duyurusunda bulunacağız” ifadelerini kullandı.
‘BUNUN DEMOKRATİKLEŞMEYLE ALAKASI YOK’
Oluç, gelecek hafta açılacak Meclis’in gündemine dair de şunları söyledi: “Siyasi partiler yasası ve seçim yasasında değişiklik yapılması gerektiğini çok uzun yıllardır söylüyoruz. Neden? Çünkü bu yasalar Kenan Evren cuntası döneminde hazırlanan yasalar. Ama bizim söylediğimiz seçim yasasında ve siyasi partiler yasasında yapılması gereken değişiklikler, anti demokratik maddelerin temizlenerek bunların demokratikleşmesidir. İktidar ne yapmaya çalışıyor? İktidar siyasal muhalefeti nasıl Meclis’e getirmekten alıkoyabiliriz, nasıl olur da AKP içinden çıkan iki yeni partinin seçimlere katılmasını engelleyebiliriz, kendi iktidarımızı sürdürebiliriz diye düşünerek, seçim ve siyasi partiler yasasını değiştirmeye çalışıyor. Bunun bir demokratikleşme adımı ile alakası yok.”artıgerçek