Bir diktatörle birlikte anılmak belki de bir hayvan için en aşağılayıcı durumlardan biridir. Kendi varlığınız yerine adınızın hep bir Firavun’la, Nemrut’la ya da kan dökücü bir yaratıkla yan yana gelmesi ve herkesin bunu gayet doğal karşılaması korkunç olmalı.
Bu da nereden çıktı derseniz geçenlerde rastgeldiğim bir haberden… Haberin başlığı “Hitler’in timsahı öldü.” şeklindeydi. Haliyle insan merak ediyor, hemen okumaya başladım.
Meğerse 1936 yılında Amerikalılar tarafından Berlin’deki hayvanat bahçesine hediye edilen Missisipi timsahı “Satürn” hayata veda etmiş.
- Dünya Savaşı sırasında 1943’te ağır bombardımandan hasar gören Berlin Hayvanat Bahçesinden kaçan Satürn, tam üç yıl boyunca savaşın tüm zorluklarına rağmen nasılsa hayatta kalmış. Daha sonra Berlin’e giren İngilizler, Satürn’ü bulup Ruslara hediye etmişler. Ruslar da bizim timsahı Hitler’in timsahı diye etiketleyip Moskova hayvanat bahçesine götürmüş ve yeni yuvasına yerleştirmişler.
84 yaşında hayata gözlerini yuman Satürn için bir taziye yayınlayan hayvanat bahçesi “Gayet saygıdeğer bir yaşta” hayata veda eden Satürn için üzüntülerini bildirmiş. Bakıcılarını çok iyi tanıdığı söylenen Satürn, en çok sırtına fırçayla masaj yapılmasından hoşlanırmış. Son gelen haberlere göre de Satürn’ün içi doldurulup mumyalanarak Moskova’da Biyoloji Müzesinde sergilenmesi bekleniyormuş.
Kuzey Kore diktatörü Kim’in de çok az besleyip genellikle aç bıraktığı köpekleri varmış. Kendi eniştesi dahil pek çok muhalif gördüğü insanı bu köpeklerin önüne atıp parçalattığı da adiyattan haberler arasında. Bir de güçlü görünme adına arada bir üzerine binip poz verdiği kır atı da sevdiği diğer hayvanlardan.
Kaddafi’ye gelince onun da merakı kaplan ve aslan beslemekmiş. Dünyada nadir bulunan ve oğluna hediye ettiği iki beyaz aslan bunların en meşhurlarından. Bir de çölde avlanmak için eğitip beslediği çok değerli şahinlerinin olduğunu da biliyoruz.
Bizimkilere gelince durum biraz farklı. Onlar gerçek hayvan beslemektense daha çok insan kökenlileri tercih ediyorlar. Mesela vatan topraklarında “çakal” yetişmediğinden ihtiyaç hasıl olunca “çakallaşmış” pek çok partili hemen imdada geliveriyor. Bunlar da kendi aralarında “ihale çakalı”, “hukuk çakalı”, “adam kayırma çakalı” gibi pek çok farklı türlere ayrılıyorlar.
Bunlar içinde en sevilen yaygın tür ise “köpek yavruları”. Sahibinin yiyip yuttuktan sonra attığı kemiklerle beslenen bu “kaselis” köpekler, beslendikleri sürece sahiplerine bağlılıkla hizmete devam ediyorlar. Havla denilen yerde havlıyor, ısır denilen yerde ısırıyor, şunu koruyup savun denilen yerde canla başla verilen görevi yapmaya çalışıyorlar.
Ne yazık ki elden ayaktan düşer ya da beklenen performansı sergileyemezlerse sahipleri bunlara hiç acımadan hemen kapının önüne koyuyor. Ne de olsa etraf ruhunu beş paraya satacak köpekten geçilmiyor. Biri giderse diğerini bulmak zaten sorun değil.
Bizimkilerin isimleriyle anılan hayvan çeşitliliği oldukça zengin, her türlü adaletsizlik ve hukuksuzluğa göz yumup kafasını kuma gömen devekuşlarından, sahibini memnun etme adına bin takla atan saray maymunlarına, masumların mallarına çöküp yağmalayan sırtlan sürülerinden her akşam televizyon ekranlarından aynı söylemleri tekrar eden papağanlara kadar…
Bu hayvan sürüsüne verilecek en iyi tavsiyeyi de ahanda buradan beş kuruş almadan fisebilillah, bedavadan yazıyorum:
Madem birinin emrettiğinde her türlü pis işini yapan bir hayvan olmaya karar verdiniz bari hayvan gibi bir hayvan olsaydınız. Hatta biraz çaba gösterseniz cennetlik bir hayvan bile olabilirsiniz.
Hiçbir şeyden anlamayan bir öküz olacağınıza bari Hz. Musa’nın sığırı gibi olaydınız. Her denileni yapıp her söylenene inanan bir koyun olacağınıza Hz. İsmail’in koyunu olaydınız. Karınca gibi gece gündüz durmadan çalışıp şer planlar yapacağınıza Hz. Süleyman’ı selamlayan karınca gibi olaydınız.
Pisliğe üşüşen sinekler gibi ballı ihalelere konmaktansa keşke Nemrut’u deviren sinek olaydınız. Yalılarda darbeler planlayan pelikan kuşları olacağınıza zalimlerin fil sürülerini yok eden ebabil olaydınız. Bu derece alçak bir köpek olacağınıza Ashab-ı Kehf’in cennetlik kıtmiri olaydınız.
Oysa siz ola ola bir zalimle anılan ve ismi kıyamete kadar hep onunla anılacak hayvanlar oldunuz. Yazık size ama safınızı kendiniz seçtiniz, iş işten geçince sakın gelip bize köpeklik yapmayın… yilmazhepcakar@yepyeni.zamanaustralia.com