Ramazan’ı en iyi şekilde değerlendirme konusunda Hocaefendi’nin yıllar önce cami kürsüsünden adeta cemaatten yalvarırcasına istirham ettiği, özellikle geceleri seccadelerinizi ıslatırcasına gözyaşları içerisinde ibadetle, dua ile geçirin tavsiyesini hatırlayalım.
Evet, hâlâ belki gözyaşlarımızla seccadelerimizi ıslatamadıysak, gözyaşları içerisinde izleyip hem dua edeceğiniz, ruhlarına Yasin-i Şerifler, Fatihalar göndereceğiniz “Zulümle biten hayatlara vefa” adlı özel Youtube programını izlemenizi tavsiye ederim.
15 Temmuz sonrasında maruz kaldığı hukuksuzluklara dayanamayıp Türkiye’de veya büyüdüğü, emek verdiği, aziz bildiği toprakları terk ederken, kimi de yeni bir yaşama tutunma gayreti içerisinde adım attığı gurbet de hayatını kaybedenler özel bir Youtube programıyla yâd edildi.
Merkezi ABD’de bulunan insan hakları kuruluşu Advocates of Silenced Turkey (AST) ve Biten Hayatlar Platformu’nun ortak düzenlediği “Melek Yüzlüleri Unutmayacağız” adlı program, Zeynep Kaya’nın sunumuyla 2 Mayıs’da canlı olarak yayınlandı.
Türkiye’deki zalimlerin zulmünden, adaletsizliklerinden kaçarken, ruhunun ufkuna yürüyen 500’e yakın şehit için hazırlanan bu programı izleme imkânı bulamayanlar, www.bitenhayatlar.com sitesinden tekrarını izleyebilir.
Editörümüz Enes Bey, okuduğunuz bu haftaki gazetenin sayfalarının düzenlemesini yapmıştı. Köşe yazılarının hangi sayfalarda yer alacağı, reklam ve diğer bölümlere kadar hepsi belirlenmişti. Bende bana ayrılan sayfadaki köşemde, bu hafta neyi yazacağıma karar vermiş, notlarımı ona göre almış ve yazmaya başlayacaktım.
Ancak 15 Temmuz’un ağır travmasından kurtulmak için yollara düşen masum insanların çektikleri acıların dile getirildiği, 2 saate yakın baştan sona gözyaşları içerisinde izleyeceğiniz ‘Melek Yüzlüleri Unutmayacağız’ programını izleyinceye kadar.
Sonra fikrimi değiştirdim. Daha önce yazmayı düşündüğüm konudan vazgeçerek vefa programına, vefasızlık yapmayayım diye, bu anlamlı ve özel yayını köşemde bahsetmeyi, hem kendimi “Vefalılar” sınıfında saymak, hem de bu programı izleme fırsatı bulamayan veya haberi olmayan varsa onları bilgilendirmek istedim.
Bu yayın, kaybedilen 500’e yakın insanın hayatlarını arşivleştiren, hayatta kalan mağdur ve mazlumların da çektikleri meşakkatleri kayıt altına almak için büyük çaba harcayan, insan hakları savunucusu kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan AST ile Zulümle Biten Hayatlar Platformu tarafından ortaklaşa hazırlanmış.
Yayında, Meriç’in soğuk sularında, eşini ve biricik yavrularının kendi ifadesi ile elinin altından kayıp gittiğini anlatırken (Allah sabırlar versin) baba Murat Akçabay’ın, buna yürek mi dayanır diyeceğiniz metanetini izleyeceksiniz.
Gözü dönmüş vicdansızların, önce darbeye iştirakle gözaltına aldığı ve işkenceyle hayatını kaybettikten sonra suçsuz ilan ettiği öğretmen Gökhan Açıkkollu’nun eşi Tülay Açıkkollu’nun, onu sürekli rüyasında gördüğünü dinleyeceksiniz. Ayrıca, Gökhan hocanın ailesini ziyarete gelişini, Tülay hanımın bunun kesinlikle rüya olmadığını aralarında neler konuştuklarını dinleyecek ve şehitlik mertebesine yükselenler için ‘Onlara ölü demeyiniz, onlar aranızdadır’ ayetinin tecelli edişini duyacaksınız.
Cezaevinde ihmaller ve ilaçlarının verilmemesi üzerine, göz göre göre evladı Hâlime’nin yaşama özgürlüğünün elinden alınması karşısında, anne Zeynep Gülsu’nun, kızının hatırasını yaşatmak için seferberlik ilan edercesine çalışmalar yapan yetkililere gönderdiği samimi, içten teşekkür mesajını dinleyeceksiniz.
Kim olduğuna bakmadan, her zaman mazlum ve mağdurun yanında olup, onların isimlerini tarihe kazımayı hayatımın gayesi edindim diyen Sanatçı Süvari Öztürk’ten, Anne Dondum’ şarkısını ilk defa dinleyeceksiniz. Sanatçı Öztürk’e bu bestesini yapmaya, babasına kavuşmak için Meriç’ten geçtikten sonra annesi Esma Uludağ’a ‘Anne Dondum’ diyen küçük kızın sözleri ilham olmuş.
Hatice Civelek, hapisteki eşini ziyaret dönüşü geçirdiği trafik kazası sonucu iki evladını, babasını ve kayınvalidesini kaybetti. Bu acı ve zor günleri ancak duaların gücü ile aşabildim dediğini duyacaksınız.
Programa katkı sağlayanlardan Dr. Figen Es’in yayının başlığı olan ‘Zulümle Biten Hayatlara Vefa’ için yaptığı yorum ise başlı başına izlenmeye değer. Biten kelimesinin Türkçe’de iki manaya geldiğini, birinin bitmiş, gitmiş, tükenmiş diğerinin ise beklenmedik bir anda ortaya çıkan özellikle Anadolu’da çok sık kullanılan yeşermek manasında kullanıldığına, zulümle tekrar yeşeren hayatlar gibi de düşünülmesi gerektiğine dikkat çekti.
Ruhunun ufkuna yürüyen bu güzel insanların, aziz hatıralarını yaşatabilmek ve canlı tutmak adına, zalimin zulmünün anlatıldığı her ortam ve her fırsat çok önemli ve elzem.
Gemi azıya alan hoyrat bir güruhun, zarif ruhlu bu insanlara çektirdiklerini fotoğraf sergisi ile dünyaya duyuran New York St. John Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Alex Morel’in çalışmaları da bu açıdan takdire şayan.
Daha bundan bir ay önce AST’nin Avustralya’daki muadili olan Advocates for Dignity, Melbourne ve Sydney’de, Prof. Morel’in “Suyun Ötesi” konulu fotoğraf sergisini organize etmişti.
Sergiyi izleyenler, Türkiye’deki insan hakları ihlalleri nedeniyle, Türkiye’den Yunanistan’a göç etmek zorunda kalıp bu ülkede hayata tutunmaya çalışan muhacir kardeşlerimizin umut dolu yeni yaşantısını Prof. Morel’den dinlediler.
Bebek, çocuk, genç, yetişkin, yaşlı yüz binlerce insanın yaşam haklarını ihlal ederek, onlara bu zulmü yaşatanların safında yer almamak ne kadar büyük bir onur. Vicdani rahatlık ve mutluluk…
Bu insanlardan 500’e yakını, kasıt ve ihmaller sonucu hayatını kaybetti. Onların aziz hatırasını yaşatma adına hazırlanan programda emeği geçen herkese canı gönülden teşekkürü bir borç bilirken, onlardan biri olan 28 Nisan 2018’de kasten ilaçları verilmediğinden dolayı cezaevinde hayatını kaybeden Hâlime Gülsu için, sanatçı Fikri Güneş’in yazdığı şiirden bir dörtlükle bitirelim:
Zindanlar yolundan döndüremedi
Aşkını, şevkini söndüremedi
Azmine zalimin aklı eremedi
Ahın başlarını eze Hâlime…
z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au