ABD’li ünlü gazete The Washington Post, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan kapatılan Zaman Gazetesi’nin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı ile ilgili geniş kapsamlı bir makale yayımladı.
Gazetenin Kreatif Direktörü Greg Manifold tarafından “Karanlığın sanatı” başlığı ile yayımlanan malede Fevzi Yazıcı’nın yaşadığı süreç özetlendi.Makalede Fevzi Yazıcı’nın mesleki hayatında ve cezaevinde yaptığı eserler de yer aldı. Yazının girişinde, “Fevzi Yazıcı ilk profesyonel sanat sergisinin açılış gecesini kaçırdı. Başka sanatçılar New York’un St. John’s Üniversitesi’nde bir galeride eserlerinin yanında gururla durup fotoğraflara poz verirken, Yazıcı 8,000 kilometre uzakta, Türkiye’de bir hapishane hücresindeydi. Yazıcı 2016 gözaltına alındı, ve 2019’da yayınlanan Gazetecileri Koruma Komitesi tarafından yayınlanan bir rapora göre, şimdi hapiste yatan 47 Türk gazeteciden biri.” ifadeleri yer aldı.
Gazetedeki makale hem İngilizce hem de Türkçe yayımlandı.
İşte Greg Manifold’ın o yazısı;
Karanlığın sanatı
Fevzi Yazıcı’nın gözaltına alınması ve hapsedilmesi sanatını nasıl değiştirdi
Fevzi Yazıcı ilk profesyonel sanat sergisinin açılış gecesini kaçırdı. Başka sanatçılar New York’un St. John’s Üniversitesi’nde bir galeride eserlerinin yanında gururla durup fotoğraflara poz verirken, Yazıcı 8,000 kilometre uzakta, Türkiye’de bir hapishane hücresindeydi. Yazıcı 2016 gözaltına alındı, ve 2019’da yayınlanan Gazetecileri Koruma Komitesi tarafından yayınlanan bir rapora göre, şimdi hapiste yatan 47 Türk gazeteciden biri.Neredeyse 15 sene boyunca Yazıcı Zaman gazetesinin Tasarım Yönetmeni olarak çalıştı. Dört sene önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hükümeti tarafından şiddetlendirilen bir baskı uygulamasından dolayı aleyhine dava açıldı ve gözaltına alındı. Ülkenin dört bir yanında gazeteler kapatıldı ve bazı gazeteciler hapse atılma riskini göze almaktansa yurt dışına kaçtı. Baskı uygulamaları Yazıcı’yı ömür boyu hapis cezası ile 9 No’lu Silivri Cezaevine koydu. Yazıcı şimdi 48 yaşında, ve ceza sürece azaltılmış olsa da 800 günü aşan bir süredir tecritte bırakıldı.
Yazıcı İstanbul’un Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesine gidip, birçok gazete toplantıları esnasında zamanını çizerek geçirdi. Bunlar Zaman’dayken yaptığı çizimlerden bazıları.
Yazıcı Trabzon doğumlu, İstanbul’a yakın okudu. Genç bir yaşta, kardeşlerinin boş defter sayfalarında çizime başladı. İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversite’sinde okuyup 1997’te grafik tasarım uzmanlığı ile mezun oldu. Çizimden gazeteciliğe kaysa da, sanattan hiç uzak kalmadı; New York sergisine Zaman’dayken peçete ve defterlerin arka kapakları üzerinde yarattığı çizimleri de dahil edildi.
Tasarım yönetmenleri genellikle gazete ve dergilere temel estetiklerini verirler; bu estetikle haberleri, imgeleri, ve başka bilgileri derleyip, hedef kitleyi okumaya davet ederler. Zaman’da Yazıcı’nın elemanları sık sık trend belirleyen ekip olarak tanınmıştı—Yazıcı’nın önderliği altında gazete 100’den fazla ödül kazandı. Aynı zamanda İstanbul’a dünyanın dört bir yanından tasarım öğrencileri ve profesyonellerine eğim vermeleri için konuşmacı getiren yıllık bir konferans düzenliyordu.
YUMURTA
“Kubbe yapısını çok seviyorum. Üstteki yapılanma adeta bir şemsiye. Kapalı bir alanda gökyüzünü hissetmenin en kolay yönü, kubbeli bir yapıya sığınmaktır.” —Yazıcı, bu eseri Kasım 2009’da, gözaltına alınmadan önce yarattı
Ben onunla ilk 2015’te, Haber Tasarımı Derneği’nin Dünyada En İyi Tasarım yarışmasının hakemliğini yaparken tanıştım. Yazıcı’yı Washington, D.C.’de ağırladım, ve o senenin sonunda İstanbul’da ağırlayacağı son konferansta, Zaman’da yarattığı etkiye kendim tanık oldum. Çalışanlar bana haber odasını gösterirken lobinin etrafında olası bir hükümet baskınını belgeleme amaçlı kurulan video kameralarını gösterdiler.
Mart 2016’da o kameralar polisleri ofisi basarken yakaladı. Zaman hükümet kontrolü altına alındı, ve daha sonra Fethullah Gülen ile olduğuna inanılan ilişkisinden dolayı kapatıldı.
Kral
“Bu çalışma, kağıdım ve kalemim tarafından özgür bir teknikle sergilenen bir dansın sonucudur. O karamsar ve karanlık bir kral. Fiziksel olarak bu dünyaya ait olmasa da, bizim dünyamızın bazı yönlerine sahip. Bence krallar her alemde yalnızdır.” —Yazıcı, bu eseri Şubat 2018’de hapishane hücresinde yaptı.
Zaman’dan sonra Yazıcı kısa bir müddet başka bir gazetede çalışıp sanat ve tasarım üzerine yazdı. Ama 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’deki bütün gazetecilerin yaşadığı tehlikeleri çoğalttı. “Kendi ülkemi tanıyamıyorum” demişti bana darbe esnasında. “Televizyon kanallarını kapatıyor, milleti susturuyorlar. Bu gerçek olamaz.”
Yazıcı 27 Temmuz 2016’da gözaltına alındı.
Esinlenme X
“Ben kendimin ele geçirilmesine izin verdim; durmaksızın çiziyorum. “Esinlenme X” çizimi benim için takıntı haline geldi, yanıyorum. Bu ipince, fazla ince, tükenmez kalem beni mahvediyor. Bitirmesi 2-3 gün süren çizim şimdi ikinci haftasında, hala bitmemiş. Her yer acıyor; tek düşündüğüm şey o. Bu bir hapis hikayesi. Başka bir zaman anlatırım.” —Yazıcı, bu eseri 2019’da hapishane hücresinde gerçekleştirdi.
Başka gazeteciler ile beraber Gülen ile ilişkili olma ve Türk hükümetini yok etmeye girişme suçlamalarıyla yargılandı. Yazıcı’ya karşı getirilen suçlamalardan biri, gülen bir bebek içeren bir reklam hakkında bir toplantıya katılmış olmasıydı. Hükümet, reklamın darbenin dokuz ay sonra yer alacağını bildiren gizli bir mesaj içerdiğini öne sürdü. Yazıcı süreç boyunca bütün suçlamalar karşısında masum olduğuna dair ısrar etti.
Dava Şubat 2018’te sona erince, altı sanığın hepsi suçlu bulundu. Birleşmiş Milletler, hükümleri şu sözlerle kınadı: “Bu yargı kararı, gazetecileri mesleklerinden dolayı, darbe girişimi bağlantılarına dair yeterince delil sunmadan ve adil bir yargı süreci sağlamadan, ömür boyu hapse mahkum ederek Türkiye’de gazeteciliği ve Türkiye’de az miktarda kalan ifade ve medya özgürlüğünü kritik tehlikeye getiriyor.”
Hücre ve Fetüs
“Kalem bir tükenmez kalem ve maalesef, bir sanatçıya fazla imkan tanımıyor. Karşılaştığım en kısıtlayıcı kalemlerde biri. Bu kalemle hiçbir akışkan şekil yapamıyorum. Çaresiz, bu talihsiz durumdan tek çıkış noktacılık tekniği oldu… Kalemin ucunu kağıtla birleştirmem hücre ve fetüs eseri ile sonuçlandı.”—Yazıcı, bu eseri Mart 2019’da hapishane hücresinde yaptı.
Yazıcı’nın sanatı gözaltına alınmadan önce daha hafif ve fütüristti—hayal diyarlarından alınma sahneler, ve sınırları belli olmayan, başka dünyalara ait geleceklerle doluydu. Yazıcı’nın sergisini ağırlayan Yeh Sanat Galeri Direktörü Owen Duffy’e göre: “Fevzi’nin sanatı neredeyse her zaman sürrealist bir eğilime sahip oldu. Erken eserleri (M.C.) Escher veya (Salvador) Dali’nin yaratıcı, şekil değiştiren dünyalarını dışa vuruyor.”
Gözaltına alındığından beri, çalışmaları daha karanlık ve koyu bir biçim aldı. Hapishane hücresi gün içinde çok az ışık görüyor, ve bu sanat üzerine çalışmasını zorlaştırıyor. Sadece basit bir tükenmez kalemi, ve A4 kağıtları var. Mecburen, bazen tek bir eser için bir ay gerektiren noktacılık tekniğini özenle kullanıyor. “Sokrates’i Tutuklayın” Yazıcı ve yanındaki tutuklu gazetecilerin sefaletini yakalıyor. “Hücre ve Fetüs”teki ince özen dikkat çekiyor—böyle itina isteyen bir stil sadece zaman sınırı olmadığında hayata geçebilir.
Cennetkuşu
Nisan, 2018: “Acı çekmek insanı zaman zaman değiştirir. Aklını, fikirlerini, hatta ruhunu değiştirir. Belki dua ettiğimizde insan anatomisi bile değişebilir. Benim ve başkaları gibi, bizi her hafta ziyarete gelenler için resimdeki bu kuşa benziyorum, özellikle eşim.” —Yazıcı, bu eseri Nisan 2018’de hapishane hücresinde yaptı.
Geçen sonbahar, Yazıcı’nın hapis cezası, terör örgütü üyeliği suçlamasından dolayı 12 ayın altına indirildi. Eşi Firdevs ve iki oğlu koronavirüs salgınından önce haftada bir ziyaret hakkına sahipti, ama eşi son dönemde Yazıcı’yı bir aydır göremediğini ve bütün ziyaretlerin yasaklandığını açıkladı. Bana verilen bilgilere göre ruh hali iyiymiş, ve yüksek mahkemeye temyiz talebini göndermiş.
Serginin açılış gecesi okunan bir mektupta, “Ben bir sanatçıyım, çizdiğim resimler kadar masumum,” diyor Yazıcı. “Ben bir gazeteciyim, düşüncelerim kadar özgür. Ama biliyorum ki hapsedilen ne ilk ne son masum adam olacağım.”
Fevzi Yazıcı geçen sene Silivri Cezaevine bir ziyarette oğlunun doğum gününü kutlarken. Dışardan yemek getirmek yasak olduğu için, çubuk krakerleri çikolataya batırıp, yıldönümü pastası ve mumların yerini alacak bir tatlı tasarlayarak kutlama yaptılar.